Mustafa KARAKAŞ

Mustafa KARAKAŞ

Abdullah Zengin cezaevinde...

Sitede haberi okuyorum..

“HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu Şanlıurfa'da 25 yıldır cezaevinde bulunan Yusufi Abdullah Zengin'in düğününe katıldı”

Düğünde damat yok; çünkü cezaevinde...

25 yıl geriye sarıyorum zihnimi... 14 yaşındayım.. Cuma ezanı okunuyor... Ezanı HÜDA PAR sözcüsü Mehmet Yavuz'un merhum babası Mustafa amca okuyor... öyle bir ezan okuyuşu vardı ki insanın yüreğine işlerdi (tabi bu durumu sonraki yıllarda daha iyi hissettim).

Camiye yakın bir yerden geçiyordum, durdum ezanı dinledim, öyle muhteşem bir ezan okuyuşu var ki camiye koşar adım gitmek istiyorum ama namazın nasıl kılındığını bilmiyorum. Yolun ortasında durdum iç geçirdim “keşke namaz kılmayı bilseydim” dedim. Gitmedim/gidemedim camiye...

İşte benim camiye gidemediğim o yıllarda Abdullah Zengin, gençler, çocuklar camiye gidebilsin diye uğraş vermiş, sonrasında cezaevine girmişti.

17 yaşıma geldim. Allah lütfetti namaz kılmayı öğrendim. Abdullah Zengin cezaevindeydi...

Camiye gitmeye ve başka gençler de dinini-diyanetini öğrenebilsin diye çalışmalara başladım Abdullah Zengin cezaevindeydi...

Sohbet halkaları oluşturdum... Gençlerle Atatürk İlkokulunun bahçesinde oruçlu halimizle saatlerce top oynuyoruz Abdullah Zengin cezaevinde...

Üniversiteyi kazandım, ilk ve derin şokumu otogarda yaşadım kadınlar göbeği açık elbiselerle sokakta dolaşabiliyordu ve utanmıyordu Abdullah Zengin ise hala cezaevindeydi...

Okula kaydımı yaptırır yaptırmaz başörtü eylemlerine katıldım, robokoplar eşliğinde okula girmeye başladık, başörtülü kızlar edebiyatın önünde kar-kış dinlemeden direniyor Abdullah Zengin ise hala cezaevinde...

2000 yılına giriyoruz, binlerce Müslüman gözaltına alınıyor.. Şaşkınız, hatta biraz bunalım takılıyoruz, yenilmişlik duygusu böğrümüzde paslı yaralar açıyor ama Abdullah Zengin hala cezaevinde...

Afganistan işgalini protesto ediyoruz, polisin gazını ciğerlerimizde hissediyoruz, tomadan fışkırtılan su ile tanışıyoruz... Genciz ya direnmenin ihtişamını yaşıyoruz ama Abdullah Zengin cezaevinde...

Okul bitiyor... KPSS koşuşturması...Ücretli öğretmenlik... Bizim için zaman su gibi akıyor… Kız isteme merasimleri, sözlenme, nişan, nikâh, düğün... dedik ya su gibi akıyor zaman ama Abdullah Zengin cezaevinde...

Sonra ilk çocuğumuz dünyaya geliyor, emekliyor, yürümeye başlıyor büyüyor...büyüyor...büyüyor... şimdilerde gençlik kokusu geliyor kendisinden... Neredeyse babasının ilk ezanla sarsıldığı yaşa gelecek ama Abdullah Zengin amcası hala cezaevinde...

Abdullah Zengin abimle ne akrabalığım vardır ne tanımışlığım vardır kendisini ne de görmüşlüğüm... Ben bu 25 yılı kendi hayatım üzerinden özetledim.

Abdullah Zengin abimin hayatını da özetledim aslında...

“Cezaevinde...”

Evet, hayatının tüm özeti bu...

Bu 25 yılın 15 yılı AK Parti dönemine tekabül ediyor...

Bunun adı zulümdür...

Bir insanın kendi düğününde olamaması zulümdür...

Daha yazmaya, konuşmaya hacet var mı!

Bunun adı zulümdür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.