Hükümlü, Tutuklu ve Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Yusufi-Der) Başkanı Avukat Mirhan Özbekli, ceza infaz kurumlarındaki açık görüşlerin idare ve gözlem kurulu kararıyla iki ayda bir uygulanmasının, insani ve hukuki bir gerekçesinin olmadığını söyledi.

Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikten yapılan değişikliği değerlendiren Yusufi-Der Başkanı Özbekli, bazı suçlar kapsamındaki hükümlü ve tutuklular için ceza infaz kurumlarındaki açık görüşlerin 2 ayda bir yapılmasına yönelik düzenlemeyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

“Açık görüşlerin asıl amacı dışarıdaki yakınlardır”

Açık görüşün tutukluyu veya hükümlüyü ilgilendiren ve ona yönelik bir düzenleme olmadığını belirten Özbekli, “Burada açık görüşlerin asıl amacı, cezaevindeki şahıstan ziyade şahsın dışarıdaki eş ve çocuklarının kendisiyle iletişimi, diyalogudur. İnsani veya hukuki açıdan da düşündüğümüzde burada aile birlikteliği, bir çocuğun baba duygusunu yaşaması için fiziki bir temas var. Çocuk gidiyor babasının elini tutuyor. Bu toplumun veya ailenin geleceği birlikteliği açısından önemli bir olaydır, gereklidir ve zorunludur. Bu anlamada geçmişte yapılan yasal düzenleme çok insani ve hukukiydi. Türkiye hukukuna da çok ciddi anlamada bir kazanım getirmişti.” dedi.

“Şu anki uygulama insani olmaktan uzaktır”

Özbekli,  “Bunun ne insani bir gerekçesi var ne de hukuki bir gerekçesi vardır. Çünkü şu an itibariyle 15 Temmuz 2016’dan sonraki gelişmeleri bir kenara bırakırsak, ondan öncesi ‘Terörle Mücadele Kanunu’ kapsamında yargılanan veya hüküm giymiş kişi sayısı çok da yüksek değildir. Kaldı ki T Tipi, F Tipi ve D Tipi cezaevleri de bu açık görüşlerin yapılmasına çok müsait cezaevleridir. Bu açıdan şu anki uygulama insani değildir ve insani olmaktan uzaktır. Türkiye’deki hukuki kazanımlar açısından bizi, toplumu geriye götürdüğü için yeni düzenlemeye karşı çıkılması gerekir.” ifadelerini kullandı.

Açık görüşlerde nispeten de olsa çocuklar babalarıyla sıcak bir iletişim kurabiliyor

Görüşlerinin 2 aya çıkarılmasında en çok ailelerin mağdur olacağını belirten Özbekli, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu düzenlemenin en çok mağduru da aileler olacaktır. Eş, çocuklar ve yakın akrabalar olan, kardeşler, anneler, babalardır. Olayın bu yönüyle değerlendirilmesi gerekiyor. Zaten Türkiye’de beklenilen ve yapılması gereken şey, en azından ceza infaz hukuku açısından bir indirime gidilmesi gerekiyordu. Özellikle hükümlüler kendi eş, aile ve çocuklarının ikamet ettiği şehirden bin kilometre uzağa sürülmüşleridir. Bütün bunlar zaten büyük bir problem olarak önümüzde duruyordu, bu kazanımın da tutuklu, hükümlünün elinden alınması ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Bunun en önemli ayağı; çocuklar, eşler, anne, baba ve kardeşlerdir. Özellikle bir çocuk eğer bir yıl veyahut 3-4 ayda bir de olsa babasının eline dokunamıyorsa, babasının o sıcaklığını, o sevgisini hissetmiyorsa bu çocuk yarın toplum ve ailesi için faydalı olabilir mi? olamaz. İnsanın fıtratında olması gereken nedir? Sıcak bir aile ortamıdır. Eğer sıcak aile ortamı sağlanamıyorsa burada en azından, 15 günde bir bu açık görüşün yapılması lazımdır. Çünkü çocuk burada o sıcak ortamı görecek, ailenin ne olduğunu, babalığın ne olduğunu görecek ki yarın ailesine ve topluma faydalı olabilsin.”

İLKHA