Aksa muhafızlarına selam olsun

Bir bir çiğneniyor haremler ve biz buna alıştık.

Öfkelendik kimi zaman, yumruklar sıktık, en üst perdeden “kahrolsunlar” ile yükselttik sesimizi; ama haremler çiğnenmeye devam etti.

Haçlı belası ve Moğol musibeti üzerinden yüzlerce yıl geçti ve “zafer ve yenilgi günlerinin deveranında” ağır aksak sürdürdük yaşamımızı. Yanıldık bazen, ayağımız sürçtü kimi yerde; ama ışıltılı adalet örneklerini de sunduk dünyaya.

Kazandığımızda aziz ve adil, kaybettiğimizde aziz ve şerefliydik. Canımız pahasına sahip çıktık haremlere ve düşman cesedimizi çiğnemeden giremedi bir yere.

Ve bu zamana geldik.

Herkesin elindekiyle sevindiği, herkesin hesabının ümmet hesabının üzerine çıktığı meşum ve sisli bir çağ…

Herhalde ihanetin bu kadar komplike bir hal aldığı, ihanetlerin iç içe geçtiği, mazlum kanının bu kadar ucuz olduğu bir dönem daha yaşanmamıştır tarihimizde.

Öfkelerimiz o kadar büyük ki, gözlerimizi kapatıyor ve sadece sesler duyulmasına yol açıyor. Ölçüler birbirine girmiş ve çıkar hesaplarını her şeyin üstüne çıkarmışız.

Evet, haremler çiğneniyor.

Müslümanın canı, malı ve namusu tehdit altında ve maalesef bu tehdidin sebebi Müslüman görünümlü taraflar.

Aramızda en hızlı yayılan ideoloji “tekfircilik” olmuş ve herkes bir yerlerden bu korkunç hastalığa yakalanmış maalesef. Bu hastalıkta en büyük tehlike ise ümmetin değerlerini ayaklar altına alan zalimlerden daha çok tekfir edilen grupların hedefe konmasıdır.

Daha açık konuşayım.

Siyonist terör çetesi, haremlerimizden el Aksa’yı necis ayaklarıyla kirletti; ama birbirinin kanını akıtmakta çok istekli olan gruplardan bu alçakça harekete karşılık vermek için hiçbir girişim yok!

Bir avuç insan, bir milyar insanın yükünü omuzlamış onurlu ve izzetli bir direniş sergiliyorlar.

Değerlerini kaybetmiş ümmet bileşenlerinde utanacak bir yüz bile yok maalesef.

Yardım etmek, destek vermek bir yana aziz el Aksa için yapılan direnişi “Filistin” ve “Arap” kafesine hapsederek içlerini rahatlatmak, bu arada siyonist şebekeyi de zımnen desteklemek gibi alçakça bir duruş da var ki onun tarifini bile yapmak zor.

Muhammed aleyhissalatu vesselamın davasına iman etmiş biri, nasıl aziz el Aksa’yı Arapların meselesi olarak görebilir, gerçekten anlamak çok zor.

Muhacir ve Ensar, Araplıklarıyla değil İslam için yaptıkları fedakârlıklarıyla simgeleşmişlerdir.

“Kâbe Arap’ın olsun/Bize Çankaya yeter” diyen faşist ile “Hâlihazırdaki savaş İslam-Yahudi savaşı değil, Arap-israil savaşıdır diyen faşist arasında bir fark yoktur.

Oysa tablo tüm netliğiyle ortada…

Liberal ve ulusalcı Araplar işbirlikçi rejimlerin desteğini alarak direniş göstermemekte, Siyonistlerle ticaret yaparak paralar kazanmaktadırlar. İslami direniş hareketleri ise hem işbirlikçilerden hem de ulusalcı Araplardan düşmanlık görmekte ve Siyonist çetenin hedefi olmaktadır.

Kimse hatadan hali değil ve hiçbir Müslüman yapılan bir hatayı temize çıkarmak zorunda değildir. Hata hatadır ve reddedilmelidir; ama yapılan hatalardan yola çıkarak yeni stratejiler geliştirmek ne İslami, ne ahlaki ne de ilkeli bir turumdur.

Hele bir de kendilerini başkalarının yanlışları üzerinden tanımlayarak konumlandırmak gibi çıkarcı bir siyaseti önerenler yok mu?! Onları da anlamak zor.

Aksa, ümmetin şiarlarındandır ve Aksa’nın hareminin çiğnenmesinden dolayı içi yanmayan kişi kendini sorgulasın.

Aksa için direnen aziz yiğitlere selam olsun!

Aksa muhafızları direnişlerin, savaşların, meşrep ve ideolojilerin kirlendiği bir zamanda ümmetin onurunu koruyor ve canları pahasına direniyorlar.

Aksa’ya bir şey olursa Aksa muhafızları direndikleri için Allah’ın huzuruna rahatça çıkabilecekler; ama onlara çamur atmaya kalkışanlar ne diyecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.