Arakan'ı İslamsızlaştırarak yer altı kaynaklarına hâkim olmak istiyorlar

Arakan'ı İslamsızlaştırarak yer altı kaynaklarına hâkim olmak istiyorlar

Myanmar'da Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırıları lanetleyen HÜDA PAR Gençlik Kolları Genel Başkanı, bölgenin İslamsızlaştırılarak, yer altı kaynaklarına hâkim olunmaya çalışıldığını belirtti.

HÜDA PAR Gençlik Kolları Genel Başkanı İlyas Kaya, Myanmar'ın Arakan eyaletinde ordu ve Budist çetelerin Müslümanlara yönelik katliamlarına ilişkin basın açıklaması yaptı.

HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığında basın açıklaması yapan Kaya, Myanmar hükümeti ve Budist çeteleri, işledikleri insanlık dışı suçlar nedeniyle lanetlediklerini söyledi.

Myanmar yönetiminin hedefinin Arakan'ı tamamen İslamsızlaştırarak, bölgenin zengin yer altı kaynaklarına hâkim olmak olduğunu belirten Kaya, yaşananlar karşısında sessiz kalan bütün kesimlerin, Arakan halkının dökülen kanlarında sorumluluklarının bulunduğunu unutmamaları gerektiğini dile getirdi.

Son iki asırdır yoğun bir şekilde Batılı emperyalistlerin işgal ve sömürü politikaları ile karşı karşıya kalan İslam coğrafyasında her geçen gün çok daha büyük acıların yaşandığını ifade eden Kaya, "Kaynaklarımız sömürülmekte, şehirlerimiz yok edilmekte ve Müslüman kardeşlerimiz acımasızca katledilmektedir. Yürekleri dağlayan, insanı insanlığından utandıran katliam görüntüleri, halkların kanıksayacağı boyuta taşınmak istenmektedir. Coğrafyamızın bir bölgesinde akan kan durmadan, feryatlar dinmeden diğer bir bölgesinden acı haberler gelmektedir. Son günlerde kamuoyunun gündemine gelen yeni mesele ise İslam ümmetinin adeta yetimi konumunda bulunan Arakan ve Rohingyalı Müslümanlara yönelik gerçekleştirilen soykırımdır. Son bir hafta içerisinde Myanmar hükümet ordusu ve Budist çeteler tarafından gerçekleştirilen saldırılarda binlerce Arakanlı Müslüman katledilmiştir. Tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilen bu katliamlar karşısında uluslararası kuruluşlar, İslam ülkeleri ve insan hakları örgütleri bu yaşananları izlemekle yetinmiştir." dedi.

"Asya'nın çeşitli ülkelerinde uygulanan sinsi İngiliz politikaları günümüze dek süregelen sorunları ortaya çıkarmıştır"

"8'inci yüzyılda İslam ile tanışan Arakan'da, 18'inci yüzyıldaki İngiltere işgaline kadar İslam'ın huzur ve adaleti hâkimdi." diyen Kaya, sözlerine şöyle devam etti:

"İngiltere'nin 1784'te başlayan işgal hareketi, bu sömürgeci ülkenin 1826 yılında Burma'ya hâkim olmasıyla neticelenmiştir. Bu tarihten itibaren bölgede mevcut olan huzur ortamı yok edilmiş ve yerli halklar arasında ayrılık tohumlarının temeli atılmıştır. Bölgedeki istikrarı yok etme ve sömürgeci faaliyetlerine karşı bir direnişin oluşmaması adına Budistler, Müslümanlara karşı sistematik olarak kışkırtılmıştır. Güneydoğu Asya'nın çeşitli ülkelerinde uygulanan sinsi ve kışkırtıcı İngiliz politikaları günümüze dek süregelen sorunları ortaya çıkarmıştır. 1940'lı yıllarda bölgeyi terk eden İngilizler, gücünü sürdürmek adına yönetimi Budist çetelere devrederek ve Müslüman halkların yönetimde söz sahibi olmasını engelleyerek, Arakan'da günümüze kadar devam edecek olan olayların da temelini atmıştır."

"Tarihte yüz binlerce Müslüman sistematik şekilde katledilerek, soykırıma tabi tutulmuştur"

Yönetimi ele geçiren Budist çetelerin, ilk olarak Arakanlı Müslümanlara yönelik katliamlar gerçekleştirdiklerine değinen Kaya, "80 yıla yakındır Arakanlı Müslümanlara yönelik başlatılan bu soykırım faaliyetleri günümüze kadar getirilmiştir. Özellikle 1954 Muson Operasyonu, 1978 Kral Dragon Operasyonu, 1990 olayları ve 2012 yılı saldırılarında, tarihte eşine oldukça az rastlanan katliamlar gerçekleştirilmiş ve yüz binlerce Müslüman sistematik bir şekilde katledilerek soykırıma tabi tutulmuştur. Yerleşim bölgeleri yıkılmış, konutlar yakılmış, Rohingyalı Müslümanlar yaşadıkları bölgelerde zorunlu göçlere tabi tutulmuştur. Müslümanların katledildiği ve sürüldüğü bölgeler ise Myanmar yönetimi tarafından Budistleştirilmiştir." ifadelerini kullandı.

"Müslümanların dini özgürlükleri ortadan kaldırılmıştır"

Myanmar yönetiminin, Arakanlı Müslümanları her insanın doğuştan sahip olduğu temel hak ve hürriyetlerden yoksun bıraktığının altını çizen Kaya, ülkede Müslümanlara yönelik hak ihlallerini şu sözlerle anlattı:

"Ülkede Müslümanlara kimlik verilmemektedir. Ülkede Müslümanların hiçbir sosyal ve hukuki hakkı bulunmamaktadır. Herhangi bir Budist, bir Müslümana suç isnat ederse Müslümanın buna itiraz hakkı bulunmamakla beraber peşinen Müslüman suçlu kabul edilir. Haksız ve hukuksuz şekillerde tutuklanan Müslümanların çoğundan bir daha haber alınamamaktadır. Müslümanlara başka bölgelere seyahat etme hakkı verilmemektedir. Müslümanların evlenme ve çocuk sahibi olma hakkı kısıtlanmaktadır. Müslümanlar sadece ilkokul eğitimi görebilmektedir. Eğitim hakkı ancak din değiştirip Budist olanlara verilmektedir. Müslümanların telefon ve motorlu taşıt sahibi olması yasaktır. Polisten izinsiz akraba ziyareti yapmaları da yasaktır. Müslümanların dini özgürlükleri ortadan kaldırılmıştır. Kur'an-ı Kerim okumanın ve başkalarına öğretmenin cezası idamdır. Camilerde ezan okunması ve cemaatle namaz kılınması yasaktır. Cami yapımına izin verilmemektedir. Mevcut camiler de ya yıkılmakta ya da kapatılmaktadır. Bölgede yeni ev yapımı izne tabidir. Yapılacak evlerin de betondan olması yasaktır ve yapılan evler kişilere değil, devlete aittir. Budist çeteler tarafından Müslüman kadınlara yönelik tecavüzler yaşanmakta ve bu insanlık suçuna ceza uygulanmamaktadır. Vefat eden Müslümanların İslami usullere göre defnedilmesi dahi yasaktır."

"Bölgenin Müslümanlara ait olduğunu gösteren kanıtlar yok edilmekte"

Bu insanlık dışı uygulamaların, Arakandaki Müslümanların gördüğü zulümlerin sadece bir kısmı olduğuna vurgu yapan Kaya, "Katliam ve sürgünlerle Müslümanlardan arındırılan ve boşaltılan yerlerde aziz İslam'ın şiarları ve kültürel yapılar yıkılmakta (camiler, mezarlıklar, tarihi eserler…) ve bölgenin Müslümanlara ait olduğunu gösteren tüm kanıtlar yok edilmektedir. Bu bölgelere Budist tapınaklar inşa edilmekte ve Budist yerleşim bölgeleri kurularak, soykırımın kültürel boyutu da en sert şekilde uygulanmaktadır." şeklinde konuştu.

"Esas hedef, bölgeyi tamamen İslamsızlaştırmaktır"

Arakan'da insansızlaştırma ve İslamsızlaştırma politikalarının yürütüldüğünü belirten Kaya, "Myanmar yönetiminin esas hedefi; Arakan'daki Müslümanları bölgeden çıkartarak, bölgeyi tamamen İslamsızlaştırarak bölgenin zengin yer altı kaynaklarına hâkim olmaktır. Bu hedefe yönelik gerçekleştirilen insansızlaştırma politikalarının neticesinde 1,5 milyonun üzerinde insan mülteci konumuna düşmüştür. Can havliyle kaçan Arakanlıların sığınabildikleri Myanmar'ın komşusu olan Bangladeş'te de bu mazlumlar Bangladeş yönetiminin zulmüne maruz kalmaktadırlar. Son olarak 2012 yılında şiddetlenen saldırılarda, Müslümanlara ait binlerce konut yakılmış ve 1,5 milyon Müslümana yönelik gerçekleştirilen sistematik saldırılarda binlerce Müslüman katledilmiştir." dedi.

"Arakan'ın ateşe atıldığını ve soykırıma tabi tutulduğunu bilmek zorundayız"

Bölgenin, jeostratejik olarak oldukça önemli bir konumda olduğunu dile getiren Kaya, "Bölgede bulunan doğalgaz rezervleri ve değerli madenler de emperyalist devletlerin bölge üzerinde kirli hesaplar yapmasına ve küresel güç mücadelesinde önemli bir yer edinmesine sebep olmaktadır. Çin'in bölgede etkin olması, ABD'nin ve İngiltere'nin bölge üzerinde yoğunluklu hesaplar içerisine girmesinin esas nedeni hem bünyesinde barındırdığı zengin kaynakları hem de jeostratejik konumudur. Emperyalist devletlerin bu kirli hesapları sebebiyle Arakan'ın ateşe atıldığını ve soykırıma tabi tutulduğunu bilmek zorundayız." dedi.

"İslam ülkelerinin yöneticileri, dünya mazlumlarının müdafaası için çaba sarf etmeli"

"Hiçbir şey yapmadan bu vahşetleri seyretmekle yetinen İslam ülkelerinin yöneticileri de Arakan'da yaşanan katliamlarda sorumlulukları olduklarını bilmelidirler." diyen Kaya, açıklamasına şu sözlerle son verdi: "Yaşanan bu olaylar karşısında sessiz kalan tüm kesimler, mazlum Arakan halkının yaşadıkları sıkıntılarda ve dökülen kanlarında sorumluluklarının bulunduğunu unutmamalıdırlar. Myanmar hükümetini ve Budist çeteleri işledikleri insanlık dışı suçlardan dolayı lanetliyoruz. İslam ülkelerinin yöneticileri, topraklarımızı fiili işgal ve katliamlara maruz bırakacak ve emperyalist ülkelere peşkeş çekecek siyasetleri acilen terk etmeli ve birlik şuuruyla harekete geçip, dünya mazlumlarının müdafaası ve hürriyeti için çaba sarf etmelidir."

İLKHA





Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.