Babasından Yahya Boylu’ya mektup

Babasından Yahya Boylu’ya mektup

Yaptığı İslami faaliyetler nedeniyle 20 yıl önce cezaevine konan Fikri Boylu, yıllardır baba hasretiyle yaşama tutunmaya çalışan yüzde 99 engelli oğlu Yahya’ya cezaevinden duygulandıran bir mektup gönderdi.

Partisinin Diyarbakır’da düzenlediği AK Parti 5. Olağan Kongresi’ne katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, kongre çıkışı ziyaret ettiği Diyarbakır Valiliği’nde vücudunun yüzde 99’u engelli olan Yahya Boylu ve ailesiyle kısa bir görüşme gerçekleştirdi.

Valilik önünde başbakanın gelmesini bekleyen Boylu ailesi, yaptığı İslami faaliyetler nedeniyle 20 yıl önce cezaevine konan babaları Fikri Boylu’nun durumunu Başbakan Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu’na anlattılar.

“İnşallah baba özlemimi giderecekler”

Davutoğlu çiftiyle yaptıkları kısa görüşmenin kendisini umutlandırdığını söyleyen Yahya Boylu, babasına kavuşacağı günü özlemle beklediğini belirtti. Boylu, “Başbakan, eşiyle birlikte bana çok ilgi gösterdi. Elimden ve alnımdan öptü. Annemden telefon numaramızı aldılar. İnşallah baba özlemimi giderecekler.” dedi.

Anne Şüheda Boylu: Bizi arayacaklarına söz verdiler

Başbakanın Diyarbakır’a geleceğini öğrendiğinde çok sevinen oğlunu, ziyaret için valilik önüne götürdüğünü ifade eden anne Şüheda Boylu ise, “Yahya, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Diyarbakır’a geleceğini öğrendiğinde çok sevindi. Gidip başbakanı görmek istiyorum dedi. Ben de onu görüştürmek istedim. Gün boyu başbakanın peşindeydik ve sesimizi duyurabildik. Eşiyle birlikte otobüsten inerek oğlumu öptü ve ona oyuncak verdi. Sare hanım çok duygulanmıştı. Telefon numaramı istediler. Bizi arayacaklarına söz verdiler. İnşallah sesimize kulak verir ve özlemimizi giderirler.” şeklinde konuştu.

Ailesinin içinde bulunduğu sıkıntılar ve oğlu Yahya’nın yaşadığı dramın gündeme gelmesinden sonra baba Fikri Boylu, oğluna cezaevinden duygulandıran bir mektup gönderdi.

“Güzel Yahya’m! Seni o kadar çok seviyorum ki yazarak bitiremem”

Baba Boylu’nun oğlu Yahya’ya olan sevgi ve özleminin kaleme alındığı mektupta, “Güzel oğlum, Yahya’m! Hz. Yahya’nın (a.s) hayatı, şahsiyeti, konumu ve yüce Allah’ın onu övmesinden dolayı senin ismini Yahya bıraktım daha sen doğmadan önce. Bu satırları sana olan özlem, hasret, sevgi ve şefkatimle yazıyorum. Dedim ya güzel Yahya’m! Sana, Hz. Yakup’un Hz. Yusuf’a olan sevgi ve şefkati gibi sevgi besliyorum. Seni o kadar çok seviyorum ki, yazarak bitiremem. Yazdığım bu satırlar çok hem de çok azdır. (Belki bir katre gibi)” ifadelerine yer verildi.

“Yahya’ma bir şey olmasın, değil 30 yıl 60 yıl da zindanda kalırım”

Mektupta devamla şu ifadelere yer verildi:

“Hem zindanda oluşum, hem de senin yüzde 99 özürlü oluşun bu imtihanımı çok, hem de çok ağırlaştırıyor. Yüce Allah’tan (c.c)olduğu için bu imtihana sabrediyorum. Rabbimi kızdıracak ve imtihanı kaybedecek hiçbir hale girmem. Her ne kadar sana aşırı şefkatli sevgi besliyorsam da isyan etmedim, etmem de. Güzel Yahya’m! Telefonda sesini duymak beni çok mutlu ediyor. Her hafta telefonda sesini duymak için hasret çektiğimi, her an sana bir şey olacak endişesi beni huzursuz ediyor. İyi olduğunu duyunca,‘Rabbim, bu bana yeter’ diyorum. Yahya’m sağlam olsun, yaşasın, ona bir şey olmasın, değil 30 yıl 60 yıl da zindanda kalırım. Senin varlığın bana huzur veriyor.” (Hamza Adiyaman - İLKHA)

Fikri Boylu’nun oğlu Yahya’ya yazdığı mektubun tamamı:

                                                 

                                    Bismillahirrahmanirrahim                                           

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın adıyla…

“Ey Zekeriya! Sana, ismi ‘Yahya’ olan bir oğlan müjdelemekteyiz. Daha önce hiç kimseyi bu isimle isimlendirmedik.” (Meryem-7)

“Ey Yahya! Kitabı kuvvetle tut. Ona daha çocukken hikmet verdik. Tarafımızdan ona yumuşaklık ve temizlik de (verdik). O, çok takva sahibi biriydi. Anne babasına iyi davranırdı. O, isyankâr bir zorba değildi. Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün ona selam olsun.” (Meryem/12-15)         

Selamun Aleyküm. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinizde olsun.

Güzel ve beni çok etkileyen yukarıdaki ayet-i kerimeler ve Hz. Yahya (a.s) hayatı, şahsiyeti, konumu ve de yüce Allah’ın onu övmesinden senin ismini de Yahya bıraktım güzel oğlum! Bu satırları sana özlem, hasret, sevgi, şefkatimden, belki deniz bir damla olacak şekilde kelime döküyorum. Dedim ya güzel Yahya’m! Sana, Hz. Yakup’un Hz. Yusuf’a olan sevgi ve şefkati gibi sevgi besliyorum. Seni o kadar çok seviyorum ki, yazarak bitiremem. Yazdığım bu satırlar çok hem de çok azdır. (Belki bir katre gibi)

Güzelim, Yahya’m! Yukarıdaki ayetleri her okuduğumda sana müthiş bir sevgi ve hasretle doluyorum. Senin isminde bir isim görsem ona da sevgim oluşuyor. Yanıma geldiğinde seni o kadar çok öpüyorum ki, dayanamıyorum. Evlat sevgisinin zirvesindeyim. Hiçbir zaman aklımdan çıkmıyorsun. Hep hayalimde, zihnimdesin. Fotoğrafına bile bakamıyorum. Baktıkça içim kavruluyor. Her Yahya ismini duydukça bir hal oluşuyor bende. Tıpkı Hz. Yakup’un, Hz. Yusuf anıldığı zamanki hali oluşuyor… Yahya, Yahya ismi benim yavrumun da ismi olduğu için ve Hz. Yahya gibi olacak hayallerim beni bu âlemden götürüyor. Böyle bir imtihanı en iyi şekilde vermek için Rabbime yalvarıyorum. Ne müthiş sevgi ve şefkatle doluyum bilemezsin. Hem zindanda oluşum, hem de senin yüzde 99 özürlü oluşun bu imtihanımı çok, hem de çok ağırlaştırıyor. Yüce Allah’tan (c.c)olduğu için bu imtihana sabrediyorum. Rabbimi kızdıracak ve imtihanı kaybedecek hiçbir hale girmem. Her ne kadar sana aşırı şefkatli sevgi besliyorsam da isyan etmedim, etmem de.

Güzel Yahya’m! Telefonda sesini duymak beni çok mutlu ediyor. Her hafta telefonda sesini duymak içine hasret çektiğimi, her an sana bir şey olacak endişesi beni huzursuz ediyor. İyi olduğunu duyunca,‘Rabbim, bu bana yeter’ diyorum. Yahya’m sağlam olsun, yaşasın, ona bir şey olmasın, değil 30 yıl 60 yıl da zindanda kalırım. Senin varlığın bana huzur veriyor. Sen dünyaya gelmeden ismini Yahya koymuştum. Çünkü Hz. Yahya kıssası ve bu ismin bende bıraktığı tesirden dolayı derin bir sevgiyle sana Yahya ismini koydum. Ayetlerin tesiri ve çocuk sevgisi bende aşırı şekilde oldu. Yahya, Yahya. Hep söylemek istiyorum. Radyoda, sağda, solda Yahya isminde çocuk görünce kalbim orada sevgi besliyor. Peygamber ismi ve yüce Allah’ın koyduğu isimdir Yahya. Tesiri ve sana olan muhabbet, şefkatin asıl kaynağıdır. Zindan ve senin sağlığın denilse ömür boyu zindanı kabul ederim. Hele seni televizyonda seyretmem beni öyle hüzne boğdu ki, anlatamam. Sana hiç doyamıyorum biliyor musun? Ben doyamadım. Hem zindanda oluşun, hem de senin yüzde 99 özürlü oluşun, hem de sana karşı aşırı sevgim imtihanımı zorlaştırıyor. Ben dışarıda olsaydım her şeyimi senin iyileştirmek için verirdim. Seninle yürümek, bağrıma basıp doya doya öpemedim ben. Zindana girdikten sonra sen dünyaya geldin, babanı yanında göremedin. Annenle beraber aç kaldınız, korkutuldunuz ama annen de hem anne hem baba hem de Yüce Rabbimize iyi bir kul oldu. Onun saliha bir eş oluşu ve güçlü imanı sayesinde seni büyüttü. Hem benim zindanda oluşum hem de senin ağır özürlü oluşun annenin imtihanını da fazlalaştırdı. Güzelim, Yahya’m! Evlat sevgisinin bu kadar ağır imtihan olduğunu bilmiyordum.

Güzel yavrum! Seni çok sevmem, Yüce Allah’ın Hz. Yahya’ya bıraktığı isimden mi yoksa şefkatten mi, her halde Hz. Yahya ve onun beni çok etkilemesinden olsa gerek yavrucuğum! Ben mahalle, köy ve cami çocuklarını öyle çok seviyorum ki, bir defa bile yaramazlık yapan çocukları dövmedim, çocukları hep sevdim. Yeğenleri ve akraba çocuklarını öyle çok sevdim ki anlatamam.

Sen dünyaya gelmeden önce hayal kurardım. Kendi çocuğum olacak, onunla camiye gideceğim, ona ders vereceğim, ona dinimizi öğreteceğim, Hz. Yahya gibi yetiştirme hayalim vardı. Sen dünyaya gelmeden ismini Yahya koydum ve öyle çok hoşuma gidiyordu ki Yahya’m olacak diye, seninle yatacak, seninle gezecek, bakkala gidecek, seni salıncağa bindirecektim. Eve gelirken senin koşarak boynuma sarılacağını, ‘Baba, baba hoş geldin. Bana çikolata getirdin mi?’ diyeceğini hep hayal ederdim. Artık benimde çocuğum olacak onunla ilgilenecek ve doya doya sarılıp seni öpecektim. Sana karşı çok hayalim vardı ve seni görmeden cezaevine girdim. Sen benden 6 ay sonra dünyaya geldin. Kader çok hayaller kurduğum Yahya’m, canım özürlü geldi dünya hayatına. Ben yinede cezaevinde değil yanında olsaydım babalık görevimi tam yapsaydım tedavini yapsaydım belki yürür ihtiyacını görebilirdin. Sana sahip çıkan olmadı, Yahya’mı tedavi edecek kimse çıkmadı. Müslüman eş dost kardeş sahip çıkan olmadı. Zindanda oluşum sen annenle tek başına sahipsiz kalman ve sesimi sesinizi duyan Müslüman olmadığı için tedavi edilmedin. Hem zindan imtihanı hem senin özürlü oluşun ve sahip çıkanların olmayışı seni yatağa mahkûm etti. Babasızlık zor be oğlum baba insanın yanında olmayınca soran olmuyor. Kendi kardeşlerim bile sahip çıkmadı. Keyif ve zevklerine harcadıklarını senin tedavine verselerdi sen yürürdün şimdi belki ve sende evlenir baba olurdun. Bende doğumunda yanında olmadığım Yahya’mın çocuklarını koklar öperdim. Annenin fedakârlığını unutmam o bana Allah (c.c) lütfüydü. Size anne olması yükümü azalttı ve o cennet kadınlarının en iyisidir.

Oğlum senden tam 20 yıldır ayrı uzak ceza evlerinde kaldım. Seni yıllarca göremedim, doya, doya koklayamadım. Başkasının çocuğunu çok seven biri kendi yavrusuna olan sevgi ve şefkati anlatılamaz. Müslüman olarak bize de ayrılık zindan düştü. Sana da babasız ve özürlü büyümek düştü. Bakıyorum solcu halk ve insanlık düşmanı cezaevine düşüyor ve onları seven basın yayın öyle propaganda yapıyor ki, çocukları televizyona çıkıyor babamız 1 yıldır cezaevindedir diyorlar ve birde bakıyorum idam cezası alan tahliye oluyor. Ama Yahya’m 20 yıldır babasız ve çok hasta olmasına rağmen Müslüman basın sahip çıkmıyor. Onlar ahrette Allaha nasıl hesap verecekler. Süs püs hareketsiz Müslümanlar nasıl hesap verecekler. Hâlbuki ben tüm Müslümanları Türk Kürt fark etmez çok seviyorum. Onlara ve onların çocuklarına gelen zarar bana gelsin onlara değen taş, yara, kurşun bana değsin diyordum. Ama Müslümanlar Yahya’mı ve annesini tek başlarına bıraktılar. Güzel Yahya’m babalık ve evlat sevgisinin ne büyük bir nimet olduğunu çok iyi anladım. Hele senin gibi yavrum olunca (diri ve canlı) babalık bir başka oluyor. Sanki hayalim ahrete kaldı. Hep böyle baba oğuldan ayrı kalacak, her biri bir yerde gözyaşı dökecek ve dinsizler de Müslümanlara her istediğini yapacak. Ama yavrucum kalbi ölmeyen Müslümanlarda var ki sana sahip çıkıyor ve Yahya’nın sesine ses veriyorlar. Duyarlı tüm Müslümanlara teşekkür ederim. Senin fotona hiç bakamıyorum, televizyonda o halini görünce kalbim duracaktı ağladım, ağladım, ağladım acı ve ızdırapla durdum. Şefkat ve sevginin en zirvesine ulaştım. Ruhum canım sana feda olsun dedim. Hani sen radyoya konuştuğun zaman diyordun ya; baba canım feda sana diyordun bende zindanda karşılık veriyordum oğlum Yahya’m benim canım ruhum ömrüm sana feda olsun diyordum. Hep duam şudur; sen iyileş sağlam ol ben ölene kadar zindanda kalırım. Güzel yavrucuğum seni görünce kaç gün kendime gelemiyorum. İmtihanın en ağırını ben ile annen yaşadık. Ama Rabbimizi kızdıracak hiçbir söz söylemedik. Seni çok hem de çok seviyorum. Seninle imtihan edildiğimi biliyorum bende çok sabır edecek imtihanı kazanacağım.

Allah’a (c.c) emanet olunuz. (Fiemenillah) Baban....

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler