Bangladeşlİ Müslümanlar Allah'tan yardım beklİyor

Bangladeşlİ Müslümanlar Allah'tan yardım beklİyor

Batinin Destekledİğİ İdamlara İslam Âlemİ Dur Dİyemedİ Muhammed Kamaruzzaman… O da tıpkı dava arkadaşı Abdulkadir Molla gibi kendisine yöneltilen aşağılık af dilenme teklifine karşılık, izzetli bir duruşla “Yalnız Allah'tan af dilerim” diyerek ölümsüzlüğ

MEHMET ÖZCAN / DOĞRUHABER-RÖPORTAJ

Bangladeş'te, Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman, geçtiğimiz hafta sonu idam edilerek şehid edildi. Bangladeş'in laik zalim Hasina rejimi, idama sebep olarak Kamaruzzaman'ın, 1971'de Bangladeş'in Pakistan'dan ayrılmasına karşı durarak savaş suçu işlediğini belirtiyor. Cemaat-i İslami'nin zindanda tutulan diğer liderleri de aynı saçma iddialarla suçlanıyor. Aynı suçlamalarla suçlanan Cemaat-i İslami Partisi'nin üst düzey yöneticilerinden 94 yaşındaki Gulam Azam ve Abulkelam Muhammed Yusuf, 2014 yılında cezaevinde hayatını kaybetmişti. 63 Yaşında Şehadet mertebesine kavuşan Muhammed Kamaruzzaman, 5'i erkek biri kız, altı çocuk babasıydı. 

Şehid Muhammed Kamaruzzaman da tıpkı dava arkadaşı şehid Abdulkadir Molla gibi kendisinden, af dilemesi karşılığında affedileceği belirtilen Hasina yönetiminin aşağılık uygulamasına karşılık yaptığı son açıklamasında, “Yalnız Allah'tan af dilerim. Münafık bir zihniyetten af dilemem. Hayalim Bangladeş'te İslam'ın hâkimiyetidir” oldu. Kamaruzzaman, bu yiğitçe duruşu ve İslam davası uğruna canından vazgeçerek izzetiyle ölümsüzlüğe adım atarken, İslam âlemi ise emperyalist zalimlere ve dünya müstekbirlerine karşı sessiz kalmaya devam ediyor.

İdam edilerek şehid edilen Abdulkadir Molla, Muhammed Kamaruzzaman derken, gözler, ülkede idam cezasına çarptırılan Cemaat-i İslami Partisi'nin diğer yetkilileri ve liderlerine çevrildi. Bangladeş'te haklarında verilen idam cezası hükümlerinin bozulması için temyize giden Cemaat-i İslami Partisi'nin beş üyesi daha zindanlarda bulunuyor. Bunlar arasında; Ali İhsan Mücahid, Parti Başkanı Motiur Rahman Nizami, Genel Sekreter Yardımcısı Azharhul İslam, Merkez Yürütme Kurulu Üyeleri Mir Kasım Ali ve Abdus Sübhan yer alıyor. Ancak İslam âleminden ciddi bir tepki gelmemesi halinde bu liderlerin de tek tek idam edileceği belirtiliyor.

Muhammed Kamaruzzaman'ın şehadeti dolayısıyla Bangladeş'teki Hasina rejiminin Müslümanlara yönelik uyguladığı baskı ve zulümleri anlatması için görüştüğümüz Pakistan Cemaat-i İslami Genel Sekreteri ve Dış İlişkiler Sorumlusu Abdulgaffar Aziz, gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Bangladeş rejiminin İslami hareketlere ve Müslümanlara yönelik büyük zulümler yaptığını belirten Aziz, Hindistan'ın Bangladeş'i arka bahçe olarak gördüğünü ve Amerika ile Avrupa'nın destek verdiği Hasina rejiminin asıl niyetinin Bangladeş'i İslami kimlikten uzaklaştırmak ve İslam ümmetinden ayırmak olduğunu ifade etti. İşte, Abdulgaffar Aziz'in sorularımıza verdiği cevaplar…

BANGLADEŞ'İN TÜM İSLAM ÂLİMLERİ CEZAEVLERİNDE

Bangladeş'teki Hasina yönetimi Muhammed Kamaruzzaman'ı, 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında savaş suçu işlediği iddiasıyla idam ederek şehid etti. Bangladeş'te neler oluyor genel anlamda değerlendirebilir misiniz?

Şu anda Bangladeş'te tam bir zulüm rejimi hâkim. Hasina Vacid yönetimi, İslami bütün hareketlere, Müslümanlara zulüm yapıyor. Onları tutukluyor, idam ediyor, hatta muhafazakâr olan Halide Ziya'nın partisinden bile birçok yetkili şu an cezaevinde. Yani Halide Ziya, İslami bir parti değil ama buna rağmen onlar da şuanda bu rejimin baskı ve sıkıntılarına maruz kalıyor. Şuanda Bangladeş'te 5 bin kadar siyasi tutuklu var ve bunların çoğu lider, İslami hareketlerin liderleri konumundalar. Bunlar arasında hayatını kaybeden, Gulam Azam vardı 94 yaşındaydı. Bildiğiniz gibi Abdulkadir Molla şehid edildi. İçlerinde müfessirler, Bangladeş'te eserleri olan bütün İslam âlimleri cezaevlerinde, zindanlarda. Ve bunlar arasında Bangladeş'in Bengal dilinde en iyi tefsiri yazan âlimi Ebulkelam Muhammed Yusuf vardı ki o da zindanda hayatını kaybetti. Kısacası Bangladeş'te tam bir baskı yönetimi var ve Müslümanlar sindirilmeye çalışılıyor.

ASIL MESELE BANGLADEŞ'İ İSLAMİ KİMLİKTEN UZAKLAŞTIRMAK VE İSLAM ÜMMETİNDEN AYIRMAK

Müslümanlara yönelik bu baskı neden ve operasyonların altında yatan sebep nedir? Hasina yönetiminin İslam'a olan düşmanlığı ve Müslümanlara yönelik uygulamalarından söz eder misiniz?

Tabii, gösterilen sebep ile amaçlanan aynı değildir. Yani zahirde gösterilen şey; güya bu Müslümanların 1971'de Bangladeş'in Pakistan'dan ayrılmasına itiraz ettikleri, buna karşı durdukları gerekçesi var. Ama bunun asıl sebebi Müslümanları cezalandırmak. Bangladeş'i, İslamî kimliğinden uzaklaştırmak, İslam ümmetinden ayırmak ve bağlarını koparmak gibi bir hedef var. Gösterilen hedef ile amaçlanan hedef farklı. Yani Bangladeş'i ulusalcı bir kimliğe büründürmeye çalışıyorlar, bu tür uygulamaları yaparak. Bu şekilde Bangladeş'i kimliğinden, tarihinden, köklerinden koparmaya çalışıyorlar. Nitekim Hasina Vacid rejimi, Bangladeş anayasasının en başında bulunan besmeleyi silerek çıkardı. Ayrıca anayasada Bangladeş'in dini İslam'dır yazıyordu, bunu da kaldırdılar.

ARKALARINDA HİNDİSTAN VAR.. AMERİKA, AVRUPALILAR VAR

Düşünebiliyor musunuz İslam'ı çağrıştıran her şey anayasadan çıkarılıyor? Güya bu yapılırken laiklik adına yapılıyor ama aslında laiklikten ziyade İslam'a açık bir düşmanlık söz konusu ve bu düşmanlık açıkça görülüyor. Ayrıca imamlar, medrese âlimleri baskı altında. İmamlar değiştiriliyor. Bu baskılar toplumun her tabakasında hissediliyor. Bu şekilde bir durum yani görünen ile hedeflenen arasında fark var. Dünyanın bütün laik güçleri Bangladeş rejiminin bu baskılarını destekliyor. Arkalarında Hindistan var. Amerikalılar, Avrupalılar destekliyor, kimse bu baskılara bir şey demiyor. Tüm bunlar bir araya gelince işte Müslümanlar orada çok zor durumda kalıyor.

KİMSE, HİNDİSTAN'IN YAPTIĞI VE YÜZBİNLERİN ÖLDÜĞÜ KATLİAMLARI GÜNDEME GETİRMİYOR

Sayın Abdülgaffar, bu baskılar Bangladeş'in ulusalcı bir kimliğe bürünmesi için. Peki, şu anda gerçekten Bangladeş'in Pakistan'la birleşmesini isteyen kimse var mı ki böyle bir duruma maruz kalınıyor?

Hayır hayır… Şu anda bütün Cemaat-i İslami de dahil artık herkes Bangladeş'in mevcut durumunu kabullenmiş durumda. Yani Bangladeş'i Pakistan'a bağlama gibi bir çalışma yok. Fakat bu bir proje  tabii. Nitekim 1971'de, aslında katliamlar yapan Hindistan'dır. Çünkü Pakistan - Hindistan savaşında Doğu Pakistan diye bilinen Bangladeş ayrıldı. Burası Hindistan tarafından işgal edildi ve ayrı bir devlet kuruldu. Burada yüzbinlerce insan katledildi. Kimse o zaman Hindistan'ın yaptığı katliamları hiç gündeme getirmiyor. Yani Bangladeş'in ayrılması öyle kolay olmadı, yüzbinlerce insanın canına mal oldu. Buna rağmen şu anda yine suçlananlar Müslümanlar oluyor. Oysa Hindistan büyük bir kin ve nefretle Bangladeş halkını kıyımdan geçirdi. Hatta o zamanlar Hindistan Başbakanı olan İndira Gandhi, dedi ki; “şimdi biz intikamımızı aldık. Pakistan 1947'de bizden ayrıldı işte biz de onları böldük, parçaladık.' Ayrıca şunu da söylüyordu İndira Gandhi, ‘biz şu teoriyi de yıktık. Müslümanlar ve Hindular diye bir halk yok.' Böylelikle İslami kimliği kabul etmemiş oldular ve böylece ülkeyi bu şekilde baskı altında tuttular. Ve hala bütün bunlar yetmiyormuş gibi Bangladeş'in Müslüman halkına kinlerini kusmaya devam ediyorlar.

HİNDİSTAN BANGLADEŞ'İ TAMAMEN ARKA BAHÇESİ GÖRÜYOR

Bazı hususların daha iyi anlaşılabilmesi için aydınlatılması gerekiyor, önemi bakımından. Şu anda Bangladeş'te tutuklu olan âlim ve lider şahsiyetlerin Pakistan'a yakın durmalarından mı tüm bu baskılara maruz kalıyorlar?

Elbette tüm zahiri suçlamalar, işte bunların güya Pakistan'ın casusları oldukları yönünde. Ama öyle bir şey yok. Bunlar sadece kendilerini Bangladeş'li olarak kabul ediyorlar. 1971'de Bangladeş Pakistan'dan ayrıldığında bunlara uzun süre vatandaşlık hakkı verilmedi. Uzun süre bu insanlar bunun mücadelesini verdi ve vatandaşlık hakkı elde ettiler. Yani Hasina'nın babası Muciburrahman, bu insanlara vatandaşlık bile vermiyordu. Ama belli ki bu kin bitmiyor, hala devam ettiriyorlar. Fakat bunun sadece bir boyutu yok. Bangladeş yönetimi, İslami kimliği hedef alıyor. Öte taraftan Hindistan'ın da intikam duyguları devam ediyor. Yani Hindistan iki taraftan kârlı çıkmış oluyor. Birincisi; Pakistan ile Bangladeş arasındaki duygusal kardeşlik bağını koparıyor. Bangladeş'in tamamen kendisine bağımlı olmasını sağlıyor bu yolla, intikamını almış oluyor. İkincisi; ayrıca Bangladeş'in kuzeydoğusunda yer alan ve Hindistan'la fiilen bağlantısı çok zayıf yedi tane eyaleti var. Bunlara ulaşmak Hindistan açısından çok zor. Ancak Bangladeş aracılığıyla bu eyaletlere ulaşabiliyor. Bunlar neredeyse ayrı bir bölge, bunlar yedi tane eyalet. Bu şekilde Hindistan Bangladeş'i tamamen kendine bağlı bir arka bahçe durumuna getirmiş durumda. Oradan bu eyaletlere rahatça ulaşabiliyor, ticaretini rahatça yapabiliyor ve Hindistan'a inanılmaz imtiyazlar tanınmış durumda. Dolayısıyla bunun çok boyutu var; Müslümanlar arasında kin ve nefreti yerleştirmek ve Bangladeş'i İslami hüviyetinden uzaklaştırmak. Ayrıca Bangladeş'i Hindistan'ın bir eyaleti durumuna getiren durumu var. Tüm bunlar yapılırken tabii ki dünyada mevcut “sistem” buna maalesef destek veriyor, sessiz kalıyor. Hatta açık bir şekilde idamları desteklediklerini ifade ediyorlar.

AMERİKA'NIN DESTEKLEDİĞİ İDAMLARA İSLAM ÂLEMİ DUR DİYEMEDİ

Bu olanlara karşı maalesef başta İslam âlemi olmak üzere dünyadan hiç bir tepki duymuyoruz. Peki, Pakistan'da durum nasıl, tepki var mı? Dünya kamuoyu ve uluslararası camianın idama sessiz kalmasına yönelik neler söylemek istersiniz? 

Tabii Pakistan'ın durumu belli, büyük tepkiler var ama gücü belli, sınırlı. Şu anda hükümet bu konuda gerçekten çok üzgün, çok büyük bir sıkıntı var, acizlik durumu var. Hatta İçişleri Bakanı bu olaylara karşı çok büyük bir üzüntü içinde olduklarını ifade etti. Yani Pakistan, bir şey yapamamanın acizliği içinde. Fakat halk nezdinde öfke büyük, tepkiler var. Ama maalesef Pakistan yönetimi, yaptırım boyutunda tepki vermekten aciz. Oysa Pakistan'la birlikte İslam âlemi de desteğini verir ve Bangladeş'e baskı yaparsa eminim durum değişecektir. Ama maalesef İslam Âlemi Pakistan'ı yalnız bırakıyor, kimse destek vermiyor. Bangladeş halkının maruz kaldığı baskı görmezden geliniyor. Bu  nedenle şu anda durum bu. Ama Bangladeş rejimine baskı uygulanırsa eminim, Hasina yönetiminin tavrı değişecektir. Ayrıca şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; Amerika bu baskıyı, idamları açıkça destekliyor. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, sözcüsü aracılığıyla bunu ifade etti. Tabii Amerika tavrını böyle açıktan yapınca İslam ülkeleri, İslam âlemi tavrını açıkça ifade etmekten çekiniyor. Bu tavır Bangladeş yönetiminin geri adım atmasını sağlamadığı gibi üstüne üstlük cesaretlendiriyor. Basında yer alan haberlere göre idamlar devam edecek. Yani bunlar arasında Ali İhsan Mücahid, Parti Başkanı Motiur Rahman Nizami, Genel Sekreter Yardımcısı Azharhul İslam, Merkez Yürütme Kurulu Üyeleri Mir Kasım Ali ve Abdus Sübhan yer alıyor. Ki, Ali İhsan Mücahid, Bangladeş'in en tanınmış ve en kaliteli müfessirlerinden ve âlimlerinden biridir. Ancak İslam âleminden ciddi bir tepki gelmemesi halinde bu liderler de tek tek idam edilecek.

Sayın Abdulgaffar Aziz, gerçekten Bangladeş'teki bu kahramanlık bütün ümmete bir örnektir. Verdiğiniz bu bilgiler için çok teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ediyorum.

Kamaruzzaman'ın kİşİlİğİ ve son anları

Sayın Abdulgaffar Aziz, Muhammed Kamaruzzaman'ın öz bir şekilde hayatı ve son anlarına dair bildiklerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Kamaruzzaman, tam bir İslam aşığıdır. Yayınlanmış çok sayıda eserleri vardır. Kendisi iletişim fakültesi mezunudur. Hayatı boyunca yaptığı gazetecilik döneminde de sürekli İslam'ı ve Müslümanları savundu. Son derece İslami şuura sahip, davayı kendine dert edinen biriydi. Nitekim son anları da bu yaşamına uygun olmuştur. Cezaevi kaynaklarından edindiğimiz, sızan bilgilere göre Kamaruzzaman, tam bir kahramanlık örneği göstermiştir. Kendisine idam hükmü tebliğ edildiğinde affedilmesi için suçunu itiraf etmesi veya başbakan Hasina'dan af dilemesi gerektiği söylendiğinde kendisi bunu şiddetle reddetmiş ve ‘Ben ancak Allah'tan af dilerim. Benim hayatım ve ölümüm onun elindedir. Ben kimseden af dilemem' demiştir. Cezaevinden sızan kaynaklar da bize aynen şu bilgiyi verdiler; 11 Nisan cumartesi gece saat 22.10'da asılarak şehid edilmiştir. Ve Kamaruzzaman, idamdan hemen önce akşam namazı ve sünnetlerini sonra yatsı namazı ve sünnetlerini edâ etmiş ve hiçbir şey yokmuş gibi kılmıştır. Ardından Kur'an-ı Kerim okumuş, tabi akabinde ona idam edilenlerin çıkardığı son sesler dinletilmiş. Fakat Kamaruzzaman hiçbir şekilde soğukkanlılığını kaybetmemiş, metanetini son ana kadar korumuştur. İdama giderken de büyük bir metanet, cesaret ve imanla gitmiştir. Onu alanlar bu hayretlerini gizlemeden edemiyorlar. Kamaruzzaman işte böyle şehid olmuştur. O da Abdulkadir Molla gibi aynı kahramanlığı aynı metaneti göstermiş, o şerefli hayatını böylelikle noktalamıştır.

Türkİye'lİ Müslümanlar neyİ beklİyorsunuz?

Bu İdamları durdurun!

Son olarak bir mesajınız var mı?

Evet, Bangladeş'te tam bir zulüm ve kıyım söz konusudur. İdamı bekleyen daha birçok büyük şahsiyet âlim vardır. Artık bu konuda üzüntü belirtme dönemi geçmiştir, idamı bekleyenleri kurtarma zamanıdır. Ben sizin gazeteniz aracılığıyla Türkiye kamuoyuna ve Türkiyeli yetkililere seslenmek istiyorum; bu konuda harekete geçmek gerekir. Zaten şehid olanlar şehid olmuş ama en azından sırada olanları kurtarmak lazım. Çünkü Bangladeş basını bu idamların devam edeceğini yazıyor. Sıranın diğerlerine geleceğini yazıyor. Ve burada sırasını bekleyen çok sayıda büyük âlim ve lider vardır. Cemaat-ı İslami'nin liderleri vardır, müfessirler, âlimler vardır. Muhakkak ki kamuoyunun duyarlı olması ve harekete geçmesi gerekir. İslam âleminin bu idamlara karşı sessizliği gerçekten çok onur kırıcıdır.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.