Bayram mı tatil mi?

Selam olsun bir ay boyunca mağfiret ikliminde umudu seccade kılıp üzerinde arşa; hatimler, salâvatlar, niyazlar, dualar gönderip arı duru bir şekilde selamet sahiline ulaşan müminlere.

Aslında Bayram, umut taşıyan bir müjde ve toplumsal birlikteliğin bir garantisi hükmündedir. Öyle ki; klasik anlamda ifade edildiği gibi, küslerin barıştığı, uzakların yakınlaştığı günlerken, yaşadığımız çağda ise ayrılıkların, uzaklaşmanın vesilesi haline gelmiş durumda.

Her ne kadar halen toplumun tamamına kadar inmemiş olsa bile, Bayram’ın tatil gibi algılanması ve ekonomik bir dönem haline getirilmesi en azından Ramazan Eğlenceleri kadar iç acıtıcı ve yozlaştırıcı bir durumdur.

İbadet ayını, eğlence adıyla mecrasından çıkarmaya çalışan anlayış, Bayramlara da tatil gölgesi düşürerek asıl mecrasından çıkarmaya çalışıyor. Bir de bu yetmezmiş gibi bayram kredisi altında sergilenen faiz oyunlarıyla ibadet günaha sebep kılınıyor.

Yurt içi yurt dışı tatil turları, tatil paketleriyle, bir araya gelme vesilesi olan Bayram, adeta çil yavrusu gibi dağılmanın vesilesi haline getiriliyor. Bayramlar aile yapısının güçlendirilmesi açısından çok büyük bir öneme sahip olmasına rağmen, ibadetle bağlantısı kopartılmak suretiyle bir tatil mecrasına dönüştürülüyor.

Toplumsal olarak Sıla-i Rahim’den fersah fersah uzaklaşmış durumdayız. Bu adeta kötülüklerin ve yozlaşmanın hareket noktası haline geldi. Aile, akraba, kardeş, bacı gibi değerlerden uzaklaştıkça toplum, özellikle de gençlik arayış içerisine girmeye başladı. Oluşan boşluk harici kötülüklerce dolduruldukça insanlar ailelerinden uzaklaşıyorlar. Aileden uzaklaşmak ise değerlerden, kültüründen, inanç ve düşünceden uzaklaşmanın kapısını aralıyor.

Sıla-i Rahim’in ikamesi her şeyden önce toplumun selameti için elzem bir durumdur.  Elimizde kala kala bu konuda sadece Bayramlar kalmış durumda. Ama gelin görün ki; vahşi kapitalizm onu da elimizden almak için uğraşıp duruyor.

Bayramların asıl amacından uzaklaştırılmasına inat, Müslümanlar bayramları yaptıkları ibadetlerin mükâfatı olarak algılamaya ve Sıla-i Rahim’in ikamesi için vesile olarak görmeye devam etmelidirler.

Ramazan Ayı’nın sona ermesi ile başlayan günler oruç tutanlar için Bayram, tutmayanlar için ise tatil olarak algılanmaya başlandı. Malum sebeplerden dolayı oruç tutmayanlar Bayramı daha büyük bir heyecanla beklemeye başladılar. Demek ki herkesin nasibi, niyeti ve anlayışı kadarmış.

Yıllardır Bayramları bayramların uğramadığı gurbette yaşayan biri olarak şunu açıkça ifade edebilirim ki; Bayram vesilesi ile elleri öpülecek bir Anne-Babaya sahip olmak hakikatten de büyük bir nimet. İmkânı olanın bu nimetten uzak durması akıl kârı bir şey olmasa gerek.

Ne var ki bunda, istersem anamın elini her gün öperim, diye düşünenler de olacaktır elbet. Onlara derim ki; ne mutlu size!  İnsan uzak kalınca nimetin eksikliğini ta yüreğinde hissediyor.

Ne diyelim, Rabbim bize, muhacirlere ve Yusufilere de özgür bayramlar nasip eylesin. Bayramınız mübarek olsun…

Selam ve Dua ile

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.