Beklediğim gün

Hep merak ederdim, bu Suriye savaşı ne olacak diye. Kendimce hayaller kurardım. Yani bitmesini istediğim bu kirli savaşın bitişine dair hayaller kurardım. Hem de savaş, bu kadar tahribat yapmadan, çok önce ta başladığı aylarda bu hayalleri kurardım.

Benim savaşı bitirme senaryomun ya da hayalimin bir tarafında hep israil vardı. Ah diyordum, taraflardan biri silahlarını israile çevirse, isterse o zaman iki ateş arasında kalsın, Allah'ın yardımıyla bu savaştan zaferle çıkılabilirdi. Ya da Allah israil'i kör etse de israil taraflardan birine saldırsa, diyordum. Haftalar aylar geçiyor, ancak israil sanki bir kutup ülkesiymiş gibi davranıyordu. Oysa bu savaşı bitirecek olan da, galip gelecek olan da, haklılığı tescillenecek olan da muhakkak ki israille savaşan taraf olacaktı. Mukaddes “bilad-ı Şam'da” israil gibi lanetlenmiş bir kavmin yanı başında Müslümanlar nasıl birbirlerine silah doğrultabilirlerdi. Hele israilin İşgali artarak devam ederken, her gün yeni işgaller, saldırlar, tutuklamalar tahrikler devam ederken nasıl olurda Kelime-i Tevhit sancağı altında topyekûn bir savaşa kalkışılmazdı?

Doğrudur, bilâd-ı Şam, Mısır, Ürdün, Bağdat, Bahreyn, Haremeyn-i Şerifeyn zalimlerin zulmü altında inliyordu. Bu diktatörler Müslümanlara zulüm yapmakta ittifak halinde idiler. Mazlumlar onlar kadar organize olmasalar da kendi aralarında ittifak kuramasalar da zalimler çok kolay anlaşıyor ve ittifak kuruyorlardı. Ama unutulmamalıdır ki bu zalimlerin varlık sebepleri, bunları birbirine bağlayan bağ Siyonizm idi. Siyonizm adeta bu zulüm şebekesinin trafosu hükmünde idi. Bu trafo patlatılırsa bütün diktatörlerin enerjisi, kuvveti, takati bitecekti.

Mazlumlar tarafı adeta kendi trafosuna dinamit koymakla meşguldü. Biz enerji kaynağımız olan aziz İslam dininin yerine kendi mezhep ve meşreplerimizi koymuştuk. Ayrı ayrı trafolardan beslenen enerji hatlarımız yer yer kontak yapıyor, şebekemizi tahrip ediyordu.

Evet, ümmetin salahı ve felahı için bu mikrop yuvasının, terör şebekesinin, Fitne ve fesada enerji sağlayan trafonun imhası gerekiyordu. Ümmetin her tarafında adeta güve gibi ümmeti içten kemiren içini çürüten, ırkçı, ulusçu seküler yapılar da bu Siyonist şebekeden besleniyordu.

Hamdolsun hayalim gerçekleşme sinyalleri vermeye başladı. israil kendi sonu için gerekli olan dinamitin fitilini ateşledi. İçinde Şehid İmad Muğniyenin oğlu ve İranlı bir generalin olduğu araca füze saldırısında bulundu. Çok geçmeden Hizbullah misillemede bulundu ve israilin bir tugay komutanı dâhil şimdilik sayısı tam olarak tespit edilemeyen israil askerlerini öldürdü. Bu olayın ilk tepkileri harika idi. Küresel emperyalizmin tuzağı boşa çıkıyordu. Yıllardır büyük emeklerle meydana getirilen mezhep fitnesinin ateşi “berden selama” dönüşmek üzeredir. Yıllarca karşı karşıya getirilmeye çalışılan Ümmetin iki göz bebeği HAMAS VE HİZBULLAH derhal omuz omuza vaziyeti almışlardır. Güçleri birleştirme çağrıları yapılıyor. Belki de hadisenin en değerli yönü budur. 

Umarım basireti bağlanmış mel'unlar geri adım atmazlar. BM olağanüstü toplanacakmış. Belli ki yeni bir savaşın başlaması, şer cephesinin planlarını alt üst edecektir. BM milletlerin toplantısı bu nedenle anlamlıdır. Zira onlar sadece şer cephesi tehlikeye girdiğinde toplanırlar. Öyle anlaşılıyor ki küresel emperyalizmin ileri karakolu ciddi bir tehdit almış ve havaya uçurulma tehlikesi altındadır.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamız “israil ancak kaba kuvvetten anlar!” demişti. Şimdi hem israile hem de yerli işbirlikçilerine anladıkları dilden konuşmanın zamanıdır. Mısır'da İhvan “ya şehitlik ya zafer” sloganınını “ya zafer ya zafer” olarak değiştirirken, polis şiddetine karşılık vermeye de izin çıkardı. Umarım gerekli hazırlık ve donanıma sahiptirler. Rabbim şimdi daha çok yardım eder inşaallah. Attıklarını isabet ettirir. Kâfirlerin kalbine korku salar. İhvan'ın bu kararı kanaatimce gecikmiş ve isabetli bir karardır. İhvanın fitne olmasın diye açıktan eleştiremediğimiz bu tavrı içimizdeki korkaklar tarafından aleyhimizde “şer'i delil” gibi sunuluyordu.

Şiilerin ve Sünnilerin birbirlerine karşı “sahte” zafer beklentisine sokulduğu bir dönemde topyekûn Müslümanların israile karşı zafer haberlerini duyacağımız günler yakındır inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.