Benzeşme psikolojisi sendromu

HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, hakkımda suç duyurusunda bulunup dava açmış ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ettiğim suçlamasında bulunmuş. İşin ilginci; beni “ halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ile suçladığı olaylar da 6-7 Ekim olaylarıdır. O olaylar esnasında atmış olduğum tweetlerimi delil göstermiş.

Ne demişim o tweetlerimde:

“23 insanın ölümünden bu kadar işyeri, evin yakılmasından ve sokakların savaş alanına çevrilmesinden S. Demirtaş sorumludur. Hesabı sorulmalı. A. Öcalan dememiş miydi “olayların arkasında Jitem var. (Dolayısıyla sokak çağrısı yapan) S. Demirtaş Jitemin adamıdır. Ölen bu kadar Kürt, yakılan evler, işyerleri ve savaş alanına çevrilen şehirler S. Demirtaş'ın gözünde bir Atatürk büstü etmedi. Uyan ey Kürt halkı!”

Dün polis karakoluna gidip bundan dolayı ifade verdim ve az bile söylediğimi ifade ettim. Tweetleri yazdığım zaman olaylarda ölenlerin sayısı 23 idi, daha sonra bu sayı 51'e yükseldi. Bu 51 insanın ölümünden “her yer Kobani'ye dönecek” deyip, kitlesini sokaklara çağıran Demirtaş sorumludur.

Türkiye bir hukuk devleti olsaydı, Demirtaş hakkında dava açar ve bunun hesabını sorardı. Hem hukuki olarak hem de siyasi olarak cezalandırırdı. Türkiye'nin bir hukuk devleti olmadığını bilen Demirtaş bırakın sebep olduklarının hesabını vermeyi, devleti arkasına almış bizden hesap soruyor. Kime güveniyor dersiniz; geçmişin derin devleti ile ilişkili Kemalist yargıya mı, bugün kol kola girdikleri paralel yargıya mı yoksa çözüm süreci ile teslim almış oldukları Ak Parti yargısına mı, onu bilmem.

Bildiğim tek şey; yukarıda bilançosunu saydığım Kobani olaylarının sorumlusu Demirtaş'tan hesap sorulmadığı ve kendisinin mağdurlardan hesap sormaya başladığı. Bu konuda da güvendiği güç devlet.   

Hatırlar mısınız; 6-7 Ekim olayları esnasında pek çok cami, Kuran Kursu, medrese ve Müslümanların kutsal kitabı Kuran-ı Kerimler yakıldı. Tabi bunun yanında Demirtaş'ın sokağa davet ettiği kitle, kazara bir Atatürk büstünü tahrip etti. Camilerin, Kuran Kurslarının, Kuranların yakılması ve Müslümanların öldürülmesi karşısında sessiz kalan ve hala bir özür dilememiş olan Demirtaş, Atatürk büstünün tahrip edilmesini çıkıp alelacele kınadı ve bundan dolayı özür diledi.

Üzerinden cumhuriyet silindiri geçmiş, dini, sosyal, kültürel ve tarih bilincini kaybetmiş bir Kürt halkının uyanması zor elbet! Hele yüzyıllık bir plan dahilinde, Kürt halkını mazlumlaştıran olduğu halde şu anda kendisini Kürt halkını kurtaran konumuna getiren emperyalist Batı'nın oyunlarını görmesi çok zor. Bırakın her türlü bilincini kaybetmiş halkın bunu görmesini, İslamcı Kürtler dahi bunu görmüyor. Belki de görüyor ama başka kimlikleri İslami kimliğinin üzerinde tutarak bilinçli bir tercihte bulunuyor.

Bütün yaşananlara, tehlikelere ve (İslam düşmanlığında) her şeyin gün gibi ortada olduğu bir gerçekliğe rağmen HDP'yi destekliyor ve S. Demirtaş'ı masumlaştırıyor. Sonra da bizim İslam'dan bahsettiğimiz yerde tam da seçim öncesinde bizi suçlayan yazılar kaleme alıyor. Yani fiili olarak HDP'ye destek vermekle yetinmiyor İslamcı Kürt kardeşim, aynı zamanda HDP'nin rakip olarak gördüklerini yıpratarak da destek veriyor HDP'ye.

Seçim çalışmalarında “mecliste İslam'ın sesi olacağız” demişim, bunun üzerine bir yazı yazmış, bunu eleştirmiş ve bu söylemle kendimizi İslam'ın ve bütün Müslümanların temsilcisi yerine koyduğumuz, başkasını Müslüman görmediğimiz suçlamasında bulunmuş. Bu nasıl bir anlayış, bu nasıl bir mantıktır! Bilerek sergilenen bir mantık değilse, tam da bizim için tehlike olarak gördüğü harici ve tekfirci mantık budur. Anlayışını kaybetmiş düz mantıktır bu!

Yani şimdi biz “mecliste kadınların sesi olacağız, yetimlerin sesi olacağız veya mazlumların sesi olacağız” ya da “mültecilerin sesi olacağız” demiş olsak kendimizi kadın, yetim, mülteci olarak gördüğümüz manasına mı gelir veya kadınların, yetimlerin, mazlumların, mültecilerin tek temsilcisi biziz, bizden başka temsilcileri yoktur manasına mı gelir. Daha garibi bizden başka kadın, yetim, mazlum, mülteci yoktur manasına mı gelir!

Yapma İslamcı(lığını kaybetmiş) Kürt kardeş! Senin durumun neye benzer biliyor musun? Hz. Osman diyor ki; “zina eden kadın bütün kadınların kendisi gibi zina etmiş olmasını ister.” Çünkü herkesin kendisine benzeşmesi ile normalleşme psikolojisi yaşar.

Evet, İslamcı(lığı kalmamış) Kürt kardeş! Normalleşme psikoloji yaşamak için bizim de senin gibi olmamızı istiyorsun ama kusura bakma, biz izzet yolunu seçtik bir kere. Ş. Said, İskilipli Atatürk'e destek vermeyip karşı çıktıkları için asıldılar, Said Nursi ve Süleyman Hilmi Tunahan da zulüm gördüler. Senin gibiler de Atatürk “büyük Türkiye”yi kuruyor diye ona destek verdiler ve Ş. Said'i Said Nursi'yi, İskilipli Atıf Hoca'yı suçladılar kendileri gibi olmadıkları için. Şimdi

sorayım sana, onlar suçlu muydu ve omurganı kaybettin diye biz de mi kaybedelim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.