Beraat`ımızı alabildik mi?

Beraat`ımızı alabildik mi?

İslam alimleri bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle mübarek gece; günahların affı ve kulların temize çıkarılması sebebiyle Beraat gecesi ve kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle de Rahmet gecesi gibi adlar vermişlerdir.

Berat, sözlükte, ``bir zorluktan kurtarmak ve ondan berî olmak`` demektir. Arapçada temize çıkıp aklanma, borç, ceza veya herhangi bir sorumluluktan kurtulma gibi mânâlara gelir. Bu açıdan baktığımızda Berat gecesi, Allah`ın normal zamanlardan daha çok rahmet, lütuf ve mağfiretiyle tecelli ederek, kullarına bağışlanma kapılarını ardına kadar araladığı; müminlerin dualarına icabet ettiği, günahlarını affettiği, zimetlerindeki borç ve cezalardan kurtardığı, yapılan ibadetleri normal zamanlardan kat kat daha fazla mükâfatlandırdığı bir rahmet ve lütuf gecesidir.

İslam alimleri bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle mübarek gece; günahların affı ve kulların temize çıkarılması sebebiyle Beraat gecesi ve kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle de Rahmet gecesi gibi adlar vermişlerdir.

Aslında bütün günler, geceler, aylar, haftalar Allah’ındır (cc).  Bu açıdan baktığımız zaman hepsi aynı gibi gözüküyorlar. Ancak İslam bazı hikmetlerden dolayı bazı yer ve zamanları mübarek kılmıştır. Bunların mübarekliği ayet ve hadislerle sabit olmuştur. Örneğin; yüce Allah’ın beldeler içinde Mekke ve Medine’yi, aylar içinde Ramazan`ı, günler içinde Cumâ`yı, geceler içinde Kadir Gecesi`ni, aylar içinde haram ayları üstün kıldığı ayet ve hadislerle sabittir. Öyleyse şöyle diyebiliriz; Zaman ve mekanlar, aynen insanlar gibi, Allah’ın onları yaratmaları bakımından eşittirler, ancak faziletleri bakımından birbirlerinden farklıdırlar.

Tevbe suresi 36. ayeti kerimede rabbimiz; “Allah`ın gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, haram [hürmetli] olan aylardır”, diyerek bu dört ayın farklı olduğunu bildirmiştir. Haram aylar, Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharremdir. Ramazana gelince onun faziletiyle ilgili yüzlerce ayet ve hadis vardır. İşte bu aylardan ard arda gelen Receb, Şaban ve Ramazan’a eskiden beri Müslümanlar kısaca Üç aylar demişler ve örf’te ayrı bir değer vermişlerdir. Resulullah Efendimizin şu Hadis-i Şerifi de bu fazilete işaret eder: "Ya Rabbi, Receb ve Şabanı bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazana eriştir."

Bu mübarek aylar ve içindeki gün ve geceler, imanımızdan gelen ayrı bir heyecanla ibadet hayatımızın daha da canlandığı, rahmeti bol, bereketli zamanlardır. Recep ayında, Regaip ve Mi’râc; Şaban ayında Berat; Ramazan ayında ise Kadir Gecesi gibi dört ayrı gece bulunmaktadır. Bu geceler, üç ayların manevî atmosferinin bereketli ve hikmetli yıldızları gibidir.

İşte yine bir beraat gecesini büyük bir heyecan ve aşkla idrak ettik. Şaban ayının on dördüncü gününü on beşinci gününe bağlayan gece olan Berat gecesini inanarak ve sevabını Allah’tan umarak ibadet ve taatle geçirmenin pek çok sevabı, feyiz ve bereketi vardır. Mübarek Berat Kandili hakkında Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde (kandilden sonraki gün) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca, Allah`u Teâlâ o andan sabah fecir vaktine kadar seslenir:

"Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir belâ ile) müptelâ olan yok mu, ona kurtuluş vereyim" (İbn Mâce)

Bu Hadis-i Şeriften de anlaşılacağı gibi, Berat Kandili Gecesi İlâhi rahmet’in coştuğu bir gecedir. Allah’ın kullarına seslendiği, af ve rahmetine çağırdığı bir gecedir. Bu fırsatı değerlendirip günahlarını affettirebilen, gönülden dualarla, bütün samimiyetiyle Cenab-ı Hakka yalvarıp isteklerine kavuşan insan ne kadar akıllı bir insandır. Yine bu gece, her tarafı kuşatan sonsuz rahmet tecellisinden gafil olan, farkında olmayan ve bundan istifade edemeyen insan ise ne kadar bedbaht bir insandır.

Bir beraat Berât Gecesi’nde Peygamber Efendimizin sabaha kadar durmaksızın ibadetle meşgul olduğunu gören Hz. Aişe annemizin şefkat damarıyla Resulullaha sorduğu soruya, bakın Efendimiz nasıl cevap veriyor;

- Yâ Resûlallah, Allah’ın en sevgili kulusun! Buna rağmen niçin bu kadar kendini yoruyorsun?

- Ey Âişe, ben şükredici bir kul olmayayım mı? Ey Âişe, sen bu gecede, neler olduğunu bilir misin?

- Bu gecenin diğer gecelerden farkı nedir yâ Resûlallah? 

- Bu sene içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bu sene içinde öleceklerin isimleri bu gece özel deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertip edilir. Bu gece herkesin ameli Allah’a arz olunur. Bir kimse, evinden ayrılıp yolculuğa çıkar. Hâlbuki, onun adı yaşayanlar defterinden, ölüler defterine geçirilmiştir.”

Ne mutlu Rablerinin rahmet sofrasından gafil olmadan, bu gecenin feyz ve bereketinden istifade ederek Beraatlerini alabilenlere ve yazıklar olsun Allah’ın af, mağfiret ve rahmet çağırısına gâfil kalıp bundan istifade edemeyenlere…

M.Müfit Yaray/Doğruhaber

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.