Büyük şeytanı yıkacak olan fırtına

Çok hızlı öğrenen, çok süratli yaşayan ve çok çabuk elde eden bir neslin inşa etmekte olduğu dünya maalesef in- san odaklı değil, tamamen çıkar orjinli.

Karşımızda hüsran çerçeveli bir asrın tablosu var ve bu tabloda çocuklara ör- gün ve yaygın olarak öğretilen en keskin bilgi ve davranışlar maalesef; sadece kendi rahatları, kendi güvenlikleri, kendi gelecekleri.

Mazlumun bedduasıyla Allah arasında perde yoktur, amenna ve hiçbir duamız da boşa gitmemektedir ama iyiliği em- redip kötülükten yasaklamanın bana ne-sana ne denilip tehlike sayıldığı, in- fakın unutulduğu, i'sarın(diğergamlığın) geçmişte terkedildiği, ilmin birleşmek yerine ayrışmak maksadıyla artırıldığı, herkesin Müslümanlığının kendine ka- bul edildiği bir İslam coğrafyasından, yakın zamanda müspet dönüşüm bekle- mek, herhalde iyimserlik israfı olacaktır.

Öyle ABD'deki bir iki alevden yıkıcı yangın rüyası görmek, aç tavuğun kendi- ni darı anbarında görmesi gibi bir şey. Ya şunu unutuyoruz.

Şeytanın taktik hata- ları onu yıkmaz, en fazla gömlek değişt- tirir. Adı önce Roma olur, Bizans olur, sonra Birleşik Krallık, sonra Birleşik Devletler, sonra ne bileyim Trumpistan gibi bir şey olur ama şerrinden çok da bir şey kaybetmez. Şeytanı yıkacak olan tek güç, iman edenlerin, “Hiç ayrılmadan hep birlikte Allah'ın ipine sarılmasından” başkası değildir.

Hz. Cabir(RA), “Peygamber Efendi- miz'den(sav) şöyle duydum” demektedir: “Şeytan mü'minlerin kendisine kulluk etmelerinden ümidini iyice kesmiştir. Fakat onları birbirlerine düşürmeye, aralarını açmaya çalışacaktır.” (Müslim, münafıkîn 65; Tirmizî, birr 35; Ahmed b. Hanbel, III, 313,354,366, 384; IV, 126; V, 73)

İmam Nevevî'ye göre Peygamberi- mizin(sav) bir mucizesi niteliğindeki şu Hadis-i Şerif acaba İngiltere ve ABD gibi denizin ortasındaki ülkelere de işaret etmiyor mu: “İblisin tahtı denizin üze- rindedir. Oradan çetelerini Müslümanlar üzerine salar. En büyük tahribat yapan, onun katında en yüksek itibara sahiptir.” (Müslim, münafıkîn, 65)

Evet, hiç şüphesiz onların ördüğü ankebut ağını savuracak olan da, onların kendi aralarındaki seçim sonuçları filan değil bizim vahdet fırtınamızdır. “Birbi- rinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapı- lırsınız da zaafa düşerseniz ve rüzgârınız gider.”(Enfal 46) “İnkâr edenler birbirle- rinin velisidirler. Siz bunu yapmazsanız, yeryüzünde fitne çıkar ve büyük bir fesat meydana gelir.”(Enfal 73)

Bir yerde Müslümanlar katlediliyor, birbirine düşürülüyor, hakları elinden alınıyor, sömürülüyor, cahil bırakılıyor ve yoksul hale getiriliyorsa, tarihten, sosyolojiden, jeopolitikten ve zahiri se- beplerden dem vurup çok uzun analiz kasmaya gerek yok. En yakınımızdan uzağa kardeşliğimizi, ittihadımızı, ittifa- kımızı ve birlikteliğimizi gözden geçir- memiz yeterli.

Bakın şu coğrafyadaki uhuvvet için çok büyük bedeller ödemiş Bediüzzaman ne diyor: “Böyle küçük mes'eleler için kıymetdar vaktimi sarfetmekten ise, o çok kıymetli vaktimi zikir ve fikir gibi kıymetdar şeylere sarf edeceğim deyip çekilerek, ittifakı zaîfleştirmeyiniz.”(Yir- minci Lem'a)

Varsın birileri bu sözlerimize ‘papağan gibi yuvarlak tekerleme' filan desin. Ma- dem ki Üstadın dediği gibi “Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihad-ı İslâm- dır.”(Sada-yı Hakikat) Bize düşen ise mezkûr vazifedir, ki- min nasıl kınadığı çok da umurumuzda olmasa gerek.

Şimdi vahdeti baltalayıp da namaz kılanların vay haline! Birbirlerine sırt çevirip de aynı kıbleye döndüklerini zannedenlerin vay haline.

Kardeşlerinin gönül evini; fikir, düşünce, mezhep, meşrep, çevre ve amelde farklılık ge- rekçesiyle tarumar edip fillerin önüne attıktan sonra Allah'ın evi için Ebabilleri gözleyenlerin vay haline…

Ve vay haline, her vahdet ve kardeş- likten bahsedildiğinde: “geç o edebiyatı” diyenlere...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.