Cezayir'de İslami hayat çok canlı

Cezayir'de İslami hayat çok canlı

130 yıllık Fransız işgalinde iki milyon Müslüman katledildi. Zulüm ve katliamlar, 1962'de bağımsızlık sonrası bu kez askeri cuntayla günümüze dek devam etti. Cezayir'deki mevcut durumu konuştuğumuz Cezayir Adalet ve Beyan Partisi Genel Başkan Yardımcısı M

HABER MERKEZİ - Bir kuzeybatı Afrika (Mağrip) ülkesi olan Cezayir; kuzeyden Akdeniz, doğudan Tunus ve Libya, güneydoğudan Nijer, güneybatıdan Mali ve Moritanya, batıdan Fas ile çevrilidir. Tahmini 32 milyon civarında olan ülke nüfusunun yüzde 78'i Arap, yüzde 20'si Berberi, yüzde 1`e yakını Fransız ve yüzde 1`den daha azı ise Yahudi'dir.
Ülkenin resmi dili Arapçadır. Ancak yakın zamana kadar resmiyette Fransızca birinci sırada geliyordu. Halkın yüzde 90`dan fazlası Fransızca biliyor. Halkın yüzde 99`a yakını Müslüman olan ülkenin resmi dini İslam'dır.

130 yıla yakın Fransızların işgali altında kalan Cezayir`de, direniş gösteren iki milyon civarında Müslüman halk en acı şekilde katledildi. 1962`de bağımsızlığına kavuşan ülkenin günümüze kadar gelinen süreci ise askeri cuntanın zulüm ve katliamlarıyla dolu. Ancak tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen İslami faaliyetler, geçmişte olduğu gibi günümüzde de aktif bir şekilde devam etmektedir. Cezayir`de her ne kadar ara sıra seçimler yapılıyorsa da halen 16 Ocak 1992`de yönetime el koyan askeri cunta işbaşındadır. Sivil yönetim her bakımdan askeri cuntanın kontrolünde ve güdümündedir. 1999'da ülkede yapılan göstermelik cumhurbaşkanlığı seçimlerinde askeri cuntanın tek aday olarak gösterdiği Abdülaziz Buteflika, günümüze kadar yani 14 yıldır ülkeyi yönetiyor.

Cezayir'deki mevcut durum ve şartlar ile Müslümanların durumu hakkında konuşan Cezayir Adalet ve Beyan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve müsteşarı Muhammed Salihi sorularımızı yanıtladı.

BUTEFLİKA ASLINDA ÜLKEYİ YÖNETEBİLECEK DURUMDA DEĞİL, ANCAK...

Cezayir'in mevcut durumu hakkında bilgi verir misiniz? Ayrıca Buteflika'nın hastalığı ne durumda?

Buteflika şu anda hasta, her ne kadar kameralar karşısına çıksa da aslında ülkeyi yönetebilecek durumda değil. Fakat dengeler hızlı bir geçişe izin vermiyor. Cezayir farklı bir ülke. Cezayir tipi yönetimlerde şahısların değişmesi kolay olmuyor. O bakımdan hasta olmasına rağmen işlerin başında Buteflika bulunuyor. Ancak bu durumun uzun süre devam edeceğini düşünmüyoruz.

KRONİK SORUN BÖLÜNMÜŞLÜK CEZAYİR'DE DE AYNI

Cezayir'de olası seçimlerde İslami hareketlerin ortak bir aday çıkarma gibi bir durumları söz konusu olabilir mi? Ve çıkarılacak adayın seçilmesi mümkün olur mu?

Doğrusunu söylemek gerekirse Cezayir'de Müslümanlar bölük pörçük olmuş durumda maalesef. Müslümanların kronik bir sorunu olan bölünmüşlük ve parçalanmışlık, Cezayir'de de Müslümanların belini büküyor, elini kolunu bağlıyor. Tabi eğer Müslümanların birleşme ve ortak hareket etme kültürü olursa elbette ciddi bir güçtürler, fakat en azından şu an için ben şahsen umutlu değilim. Böyle bir ortak hareket etme durumu şu an için olmaz diye düşünüyorum.

ALİ BELHAÇ, HALK TARAFINDAN SEVİLEN ÖNEMLİ BİR ŞAHSİYETTİR

90'ların tanınmış isimlerinden Ali Belhaç hakkında bize bilgi verir misiniz? Şu an ne yapıyor, halk arasında bir ağırlığı var mı?

Ali Belhaç'ın halk arasında çok büyük bir ağırlığı var. Halk tarafından sevilen, çok büyük bir şahsiyettir. Ancak şu anda siyasi yasaklı durumdadır ve bir nevi gözetim altındadır. O bakımdan hareket alanı kısıtlıdır. Fakat ilmi olarak ve irşad çalışmalarında faaliyetlerini devam ettiriyor. Gerçekten Ali Belhaç, Cezayir İslami Hareketi'nde önemli bir şahsiyettir. Hakkında hiçbir iftira atılamıyor. Çünkü geçmişi son derece temiz ve son derece istikametli bir şahsiyettir.

MEVCUT MECLİS HİLE SONUCU TEŞKİL EDİLMİŞTİR

Cezayir'de yürürlükte bir meclis var mıdır ve meclisinin işleyişi nasıldır?

Cezayir'de sözde bir meclis var, şeklen. Ancak bu meclisin hiçbir rolü ve yetkisi yoktur. Ayrıca bu meclis, en son yapılan meclis seçimlerine hile karıştırılarak teşkil edilmiştir. O bakımdan Cezayir'de meclis mefhumu, içi çok boş ve işlevsiz bir mefhumdur diyebiliriz.

İSLAMİ HAYAT ÇOK CANLI AMA BİRLİKTELİK YOK

Cezayir'de genel olarak Müslümanların durumu ve toplumun durumu nasıldır? Ve İslami hareketlerin üzerinde bir baskı söz konusu mudur?

Hayır, doğrudan İslami hareketlerin üzerinde bir baskı yok. Ancak zaten Müslümanların birbirleriyle uğraşmaları yetiyor. Müslümanların rakipleri kendileridir. Yani şu anda doğrudan rejimin Müslümanlar üzerine baskısı yok. Toplumsal hayata gelince her ne kadar Cezayir'in toplumsal yapısında bazı sorunlar olsa da kesinlikle İslami hayat çok canlı, çok güçlü. Tabi Arapça'ya karşı bazı menfi propagandalar var. Çünkü Cezayir sistemi, halkı Arap kimliğinden de uzaklaştırmaya çalışıyor. Yani Arap kimliğiyle İslam kimliği çok yakından bağlantılı olduğu için Fransız dili ve kültürü yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Ama her şeye rağmen İslami hayat çok canlı. Cezayir'de İslami bilinç toplum içinde iyidir diyebiliriz.

MISIR'DA SÜREÇ DEVAM EDİYOR

Arap Baharı ile ilgili değerlendirmenizi ve özellikle Mısır'la ilgili, darbeyle alakalı görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Tabi, Arap Baharı, Güney Amerika'dan Uzakdoğu Asya'ya kadar geniş bir coğrafyada destek buldu ve umutla karşılandı. Ama maalesef son zamanlarda meydana gelen karşı devrimler ya da darbeler, bu umudu bir ölçüde olumsuz etkiledi. Ancak biz yine de Tunus'ta, Libya'da ve özellikle Mısır'da cereyan eden darbeye rağmen umudumuzu koruyoruz ve bu sürecin devam edeceğine inanıyoruz.

İSTANBUL ENDÜLÜS ROLÜNÜ OYNAYABİLİR

İstanbul'un yeni Endülüs rolünü oynayabileceği şeklinde bir düşüncemiz var. Sizin bir Cezayirli akademisyen ve önemli bir şahsiyet olarak bu konudaki görüşünüz nedir?

Bu konu çok güzel bir konudur. Ancak içeriğinin iyi doldurulması gerekir. Hakikaten ilginç bir vizyon olarak görüyorum bunu. Ancak ben şunu söyleyebilirim ki ilk elden başlangıç itibarıyla Türkiye, daha doğrusu İstanbul bu rolü oynayabilir. Çünkü kültürüyle, tarihiyle, sanayisiyle bu konuda gerçekten İslam âleminde önemli bir role sahiptir. İslam âlemi içinde Müslümanların ilgisini ve takdirini kazanıyor. Sanayisiyle, tarihi birikimleriyle ve kültürüyle İslam âlemi içindeki yerini alıyor. Biz güçlü Müslüman'ın zayıf Müslüman'dan hayırlı olduğuna inanıyoruz. O bakımdan konum ve tarihi itibarıyla güçlü bir İstanbul'un bu rolü oynayabileceğine inanıyoruz. Bunu büyük bir memnuniyetle karşılarız ve üzerimize düşeni yaparız.

Sayın Salihi, verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ediyorum, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
(Mehmet Özcan / İLKHA)



 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.