Cumhurbaşkanı Erdoğan: IŞİD'i bitirmek için kara harekatı şart

Cumhurbaşkanı Erdoğan: IŞİD'i bitirmek için kara harekatı şart

Cumhurbaşkanı Erdoğan, IŞİD'in hava harekatı ile bitirilemeyeceğini, kara harekatının şart olduğunu söyledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan IŞİD’le mücadele konusunda yaptığı açıklamada örgütü hava operasyonları ile bitirmenin mümkün olmadığını savunarak kara harekatı yapılması gerektiğini söyledi.

New York dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandıran Erdoğan, “Bir defa mütemmim gücü karadır. Eğer karayla bağlantısı dışında bir de deniz varsa, deniz de buna dahil olur. Bütün olarak ele almak durumundasınız. Kara esastır; ben tabii asker değilim; ama hava lojistiktir. Karanın gitmediği yer hiçbir zaman kalıcı olmaz" dedi.

Sabah Gazetesi’nin haberine göre Erdoğan’ın uçakta yaptığı açıklamalardan satırbaşları şöyle:

“BM Güvenlik Konseyi toplantısı tamamıyla Irak-Suriye bağlamında olan bir toplantıydı. Özellikle yabancı savaşçılar hassasiyetle üzerinde durulan konulardandı. Burada Türkiye biliyorsunuz devamlı bir ithamla karşı karşıya idi. Fakat herkes orada itiraf etti. Fransa'dan 1000'e yakın İngiltere'den 600 civarında katılım olduğu açıklandı. Tabii bunların bir turist edasıyla gidip daha sonra, bölgeye girdikten sonra orada silahlandıkları anlaşılıyor. Böyle bir süreci kendi ifadeleriyle de ortaya koydular.

BİRİNCİ DERECEDEN ETKİLENEN ÜLKEYİZ

Burada, ikinci, üçüncü sınıf bir ülke konumunda değiliz. Burada birinci derecede etkilenen ülke konumundayız. Birinci derece etkilenen konumundaki bir ülke tabii ki önce ne yapacağının kararını kendisi bir defa vermesi lazım. Suriye tarafında tampon değil ama güvenli bir bölge kurulması gündemde. Silahlı Kuvvetler'imiz bize nerede gereklidir? Böyle anlarda gereklidir. Sınırlarımız tehdit altına giriyorsa bu adımların da atılması lazım.

REJİME KARŞI DA ADIM ATILACAK

Son açıklamalarda olay sadece IŞİD’e karşı değil, aynı zamanda Suriye rejimine karşı da bir adım atılması konuşuluyor. Tabii bu terör örgütünü bünyesinde barındıran bir ülke, bunun bedelini de ödeyecektir. Çünkü bu terör örgütünü palazlandıran bu ülke. Artık onun bedelini ödemek durumunda kalacaktır. Suriye'deki rejim, meşru değildir. Meşru olmadığı gibi, terör örgütlerinin cirit attığı bir alan haline gelmiştir. 200 bini aşkın insan ölmüştür. Yaklaşık 6 milyona yakın insan şu anda maalesef gerek Suriye içinde gerek dışında göçmen, sığınmacı, mülteci durumundadır. Dolayısıyla burada terör palazlanıyorsa, terör örgütleri buradan Irak'a, Türkiye'ye, Lübnan'a, Ürdün'e zarar veriyorsa, burada hakikaten atılması gereken bir adım, gereği yapılması gereken bir rejim vardır.

EĞİT-DONAT KONUSUNDA ISRARLIYIZ

Ayın 2'sinde tezkere Meclis'e gelecek. Teskere çıkar çıkmaz gerekli adımları atmamız gerekiyor. Zira şu anda Suriye'den 140 bin Kürt kökenli vatandaş, 40 bine yakın Ezidi Türkiye'ye girmiş vaziyette. Yani 1.5 milyonu toplamda bulduk. Bu tabii çok büyük bir potansiyel. Bu potansiyeli bölgede ne kadar absorbe edebiliriz, o ayrı bir sorun. Onun için de bizim üzerinde ısrarla durduğumuz konu, bir uçuşa yasak bölge ilanı, güvenli bölge ilanı, eğit-donat konusu. Eğit-donat konusu üzerinde ısrarla dururuyoruz.

GÜVENLİ BÖLGE FARKI

Cidde'den sonra bugün ABD, Arap ülkelerinden bazılarıyla birlikte ortak hava harekatı yaptı, 5 veya 6 ülke katıldı. Bu yapılırken, içeride de Özgür Suriye Ordusu'nun işini kolaylaştırdı. Kara harekatı orada yürüyor. Bundan sonraki süreç çok daha farklı olacak. Neden böyle diyorum; çünkü güvenli bölge Suriye tarafında oluşturulacak olan bir bölge. Bir diğer taraftan, burayı güvenli kılabilmek için de uçuşa yasak bölgenin sürekli kontrolü gerekiyor. Bunun koordinasyonu yapılıyor.

GEÇ KALINDI

140 bin kişi ülkeme geliyor. Öbür taraftan Yezidilerden 60 bine yakın. Şurada 1 hafta 10 günde olan şey... Böyle bir durum karşısında Türkiye'nin eli bağlı kalması doğru mu? Öbür tarafta ABD uçak gemilerinden müdahale ediyor. O müdahaleyi yapmamış olsaydı belki de bugün Kuzey Irak olmayabilirdi. ABD son yaptığı harekatlarda da yine Kobani'nin ele geçirilmesini engellemiştir. Bunlar son 10-15 günün durum tespiti. Ama geç kalınmıştır. 4 yıldır söylediğimiz ama uygulamada netice alamadığımız işler.

ÜZERİMİZE DÜŞENi YAPACAĞIZ

49 insanımızı bunların eline o şekilde bırakamazdık. 102 gün insanlarımız onların elinde rehineydi. Şu anda şartlar 102 gün öncesinin şartları değil. Dolayısıyla şimdi bu şartlar gereği değerlendirmek vaziyetindeyiz... Ve hükümetimiz, Genelkurmay, bütün istihbarat birimlerimiz çalışmalarını şu anda bu şekilde yürütüyorlar. Döner dönmez de oturacağız beraberce şu ana kadar varılan noktayı ele almak suretiyle yaptığımız son görüşmeleri de birlikte değerlendirerek ne yapacağımızı konuşacağız. İlgili ülkelerle de görüşmeler sürecek. Her ülkeye bir görev düşecektir. Türkiye de üzerine düşen görevi yerine getirecektir. Hudutlarımızı elbette korumak durumundayız.

PATRİOTLARI KULLANMA ZAMANI

İsrail'in adı hiç geçmedi. Bizim görüşmelerimizde adı geçen ülkeler ağırlıklı NATO ülkeleridir. Arap ülkeleridir. Fakat birinci derecede Türkiye'yi ilgilendiren bir konudur. Çünkü bin 250 km sınırı olan biziz. Dolayısıyla, sorumluluğumuzu bilmemiz lazım. Bu sorumluluktan da kaçamayız. NATO ülkesisin, kalkmışsın Amerika'dan, Almanya'dan, Hollanda'dan Patriot'ları almışsın, oralarda radar üslerini kurmuşsun... Neden kurduk biz bu radar üslerini? Kılıçdaroğlu'nun ifade ettiği şekilde kurmadık. Sadece gelebilecek bazı karşı saldırılara yönelik savunma sistemleri olarak kurduk. Aylar önce kendini göstermişti bu sorunlar.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum