Devlet Müslüman Tutuklulara Adil Davranmıyor

Devlet Müslüman Tutuklulara Adil Davranmıyor

İslami çalışmalarından dolayı 14 yıldır eşi cezaevinde tutulan mahkûm ailesi, devletin tüm kesimlere eşit ve adilane davranmadığını ifade ederek, eşi ve diğer mahkûmların yeniden ama adil bir şekilde yargılanması gerektiğini söyledi.

AĞRI – 2000 yılında İslami faaliyetlerinden dolayı yakalanarak cezaevine konan 46 yaşındaki eşi Nihat Özmen’in suçunun İslam için yaptığı mücadele olduğunu söyleyen Şefika Özmen, adil bir yargılama yapıldığı takdirde eşi ve arkadaşlarının suçsuz olduklarının anlaşılacağını söyledi.

36 yıl hapse mahkum edilen eşinin 2000 yılında tutuklanarak Erzurum Cezaevine konduğunu, ardından il il dolaştırılarak, kendilerine sıkıntı yaşattırıldığını kaydeden Şefika Özmen, kendilerine çektirilen sıkıntı ve mağduriyetinin bir nebzecikte olsa giderilmesi için eşinin yakınlarında bulunan çevre illere getirilmesi gerektiğini ifade etti.

“Günlerimiz yollarda geçiyor”

Şefika Özmen, eşinin 2000 yılında tutuklanarak ilk olarak Erzurum Cezaevine konulduğunu ifade eden Şefika Özmen,  “Erzurum Cezaevi`nden sonra Gümüşhane cezaevine eşimi gönderdiler. Tekrar eşim Erzurum Özel Tip Cezaevi`ne gönderildi daha sonra sırasıyla Elazığ, Siirt ve Ordu cezaevine gönderildi. Şu anda Ordu Cezaevinde kalıyor. Bizim için Ordu ili uzun bir mesafedir. 2 günümüz yolda geçiyor. Yolda uzun olduğu için sıkıntı yaşıyoruz hem maddi hem de manevi olarak sıkıntılarınız çoktur.” dedi.

“Çocuklarımız yollarda büyüdü”

Devlet tarafından yapılan bu uygulamaların bir zulüm olduğunu ve derhal bu sistematik zulme son vermeleri gerektiğinin altını çizen mağdur eş Şefika Özmen,” Devletin bu zulme artık bir son vermesi gerektiğine inanıyoruz. Ayda bir defa görüşleriniz mevcut. Kış aylarında özellikle gidemiyoruz. Kışın yollarda yaşanabilecek olumsuzluklardan dolayı gidip de ziyaret yapamıyoruz. Aynı zamanda o kadar kilometre yol kat ediyoruz. Sadece bir saat görüşmemize izin veriyorlar. Bu da bir sıkıntıdır bizim için. Çocuklarımız yollarda büyüdü. Eşim ve kardeşlerimiz artık yaşlandılar. Biz de yaşlandık. Uzak illerle gidip ziyareti getirmek bizi sıkıntıya düşürüyor. Yakın illerde bulunan cezaevleri mevcuttur. En yakınımızda olan Van Cezaevi 3 saatlik uzaklıktadır. Ama eşimi alıp kilometrelerce öteye götürmeleri bizim için çok sıkıntılı. Bu zulüm daha nereye kadar devam edecek. “ diye sordu.

“‘Rabbim Allah`tır”

“Geçmişte Müslümanların çektiklerini, 21’inci Yüzyıl Müslümanları olarak kendilerinin de yaşadığını sözlerine ekleyen Özmen, tarihin kendileri için tekerrür ettiğini ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:” Tarih tekerrürden ibarettir. Bunu yaşayarak öğrendik. Söz konusu İslam, Müslümanlar olunca çifte standart meydana getiriliyor. Balyoz, KCK, Ergenekon sanıkları tahliye edilirken, sadece ‘Rabbim Allah`tır’ diyen mahkûmlar görmezden geliniyor. Adaletten, insan haklarından, eşitlikten dem vuranlar bugün üç maymunu oynuyorlar. Bizden önceki Müslümanların yaşadıklarını 21’inci yüzyılda yaşayan Müslümanlar olarak biz de yaşıyoruz. Şu anda bunu herkes görsün. Başbakan Erdoğan mağduriyet yaşamış İslamî hassasiyeti olan bir Başbakan olarak görüyoruz. Filistin’e Mısır`a sahip çıkması takdire şayan bir durumdur. Ama yanıbaşında kendi ülkesinde Müslümanların mağduriyet yaşaması kabul edilecek bir şey değildir. Aslında istese bu mağduriyetleri giderebilir. Mazlumların yanında olduğunu söyleyen Başbakan, biz mazlum insanların yanında görmedik. Mütedeyyin Müslümanların mağduriyetleri görmezden gelinmesin. Eşim ve arkadaşları adil bir şekilde yargılanmalı onlar için yeniden yargılama yolu açılması lazım. “  ifadelerine yer verdi.

Zindandaki Müslümanların özgürlüğü için başlatılan ‘Yusufilere Özgürlük’ kampanyasının kendilerini memnun ettiğini söyleyen Özmen,” Yusuflere Özgürlük adı ile başlatılan kampanya bizi çok sevindirdi. İnşallah bu kampanya dikkatleri zindandaki mağduriyetlere çekebilir. Bu kampanya umut verici bir kampanyadır. Bu kampanyayı başlatanlara teşekkür ediyoruz. Bu kampanya ile inşallah bu haksızlıklar giderilebilir. “şeklinde başlatılan kampanya hakkında duygularını dile getirdi.

“Eşimi yaralı bir şekilde ölüme terk ettiler”

Devletin söylendiği ‘Şefkat elini’ hiç görmediklerini ifade eden Özmen, eşi Nihat Özmen’in yaralı olarak gözaltına alındığı ve bir hücrede tek başına ölüme terk edildiğini belirtti.

Özmen daha sonra şöyle devam etti:,,” Eşimin anlattığı bir olayı anlatayım. Eşim yaralı bir şekilde gözaltına alınıyor ve yarası çok kanıyor. Her zamanda devletin şefkat eli diye bir şey söylüyorlar ya. Hiçbir zaman biz bu şefkati görmedik. Eşimin kollarına bağlı olan serum şişe takılı bir şekilde yalnız başına olduğu bir hücrede tabiri caizse ölüme terk ediyorlar. Tabi ecel Allah’ın elindedir. Allah istemediği sürece bunu gerçekleştiremezler. Hücrede kontrole gidiyorlar, bakıyorlar ki eşim daha ölmemiş. Serum şişesini alıp kafasında kırıyorlar. Allah intikam sahibidir. Allah kimsenin hakkını kimseye bırakmaz. Biz buna iman etmişiz. Biz onlara yalvarmıyoruz çünkü suç işleyecek hiçbir şey yapmadık.  Biz Allah`ın davası için çalıştık Allah rızası için gayret gösterdik. Birileri bunları kabul etmese de gerçek budur. Yaptıkları zulümler bizi yıldıracağını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Bilsinler ki zulmün sonu yok oluştur. Dünyada rezillik, Ahirette de perişanlıktır. Artık bu zulümlere son versinler.”

“Alimlerimize zulüm yapan zihniyet ile eşim ve arkadaşlarına bugün zulüm yapan zihniyet aynıdır”

Çifte standartlara son verilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Özmen, “Bizler Şeyh Said`in yaşadıklarını yaşıyoruz. Şeyh Said`i darağacında sallandıran zihniyet ile bize bu zulmü yapan zihniyet aynıdır. Üstad Bediüzzamanı zindanlardan zindana sürgüne gönderen zihniyet ile Atıf Hocayı idam eden zihniyetle bugün ki zihniyet aynıdır. Bu zihniyetin artık değişmesi lazım. Bu zulüm bize ne kadar reva görülecek. Evladını son bir kez dünya gözü ile göremeyen hayatını kaybeden annelerin vebali ağırdır. O vebal altında ezileceksiniz. Bizim sahibimiz Allah’tır, biz yaptıklarımızdan pişman değiliz. Biz Allah’ın davasına iman ettik. Biz Müslüman’ız kimseye zarar vermedik. BOTAŞ kuyularında insanları öldürmedik diri diri. “  ifadeleri ile mağduriyetlerini dile getirdi.

Bahsi yapılan hukuk devletinin gereği yapılması gerektiğini vurgulayan Şefika Özmen son olarak,” Ergenekon davasından, KCK ve Balyoz davalarından yakalanalar kadar suçlu değiller bu insanlar. Artık çifte standartların önüne geçilsin. Hukuk devleti gereğini yapıp hukuku herkes için uygulamaları gerekmektedir. Ama çifte standartlar başını almış gidiyor, kişiye özel af, kişiye özel yargı uygulanıyor. Bunu ne Allah ve nede kul kabul eder. “ ifadelerini kaydetti.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.