Emin miyiz, Emin misiniz?

Resulullah (sav)'in mübarek siyerini mütalaa ederken daha başlarda öyle naif, öyle latif ve munis bir ünvan karşılar ki sizi, onu yâd edince sadrınız inşirah bulmaya başlar: “Muhammed-ül Emin!”

Adeta beşer içinde isimlerin Mahbubuna Habib olmuş bir ünvandır: Emin!

Bu ünvan ile namdar bir de sahabi efendimiz var: Ebu Ubeyde bin Cerrah.

Yalnız arada şöyle ince bir fark var:  Hz. Muhammed (sav)'i bu vasıfla ananlar ve bu sıfatla zikredenler, O'na(sav) ilerde düşmanlık edenlerin de içinde bulunduğu tüm toplum iken, sahabiye o sıfatı veren Resulullah (sav) idi.

Tabi ki Ebu Ubeyde'ye (ra), Suriye'nin fethi, silahtan ziyade, “Ümmetin Emini” lakabına liyakati vesilesiyle müyesser oldu.

O'nun ne kadar güvenilir olduğunu görenler paralarını, şehirlerini ve kalplerini O'na sunmakta tereddüt etmediler.

Modern zamanların yol açtığı bütün manevi hastalıklara karşı kullanılacak ilk ve en etkili ilaç “eminlik” olsa gerek.

Keşke Endüstri 1,2,3,4 diye saymadan önce, emin yakınlık, emin arkadaşlık, emin akrabalık, emin komşuluk, emin ortaklık gibi hedeflerden konuşsaydık.

Eğitimin; emin talebe, emin hoca, emin bilgi, Ticaretin; emin tüccar, emin alışveriş, Tarımın; emin çiftçi, emin tohum, Sağlığın; emin hekim, emin ilaç, emin gıda, Ailenin; emin koca, emin eş, emin yuva, Sanayinin; emin işçilik, emin, emin malzeme, Siyasetin; emin temsilci, emin yönetici ve hakeza diğer tüm alanların en önemli vazifesi; emin insan, emin iş, emin ürün yetiştirmek olmalı değil miydi?

Sadece savaşın hilesinden söz edilirken her konuda ve her yerde hilenin savaşını veren bir canlı türünün tuzuna, standardına, normuna, hukukuna ve anlaşmalarına güvenmek ne kadar da zorlaşmıştır.

Sözün sened kabul edildiği bir medeniyetten, verilen söz için sened istenen bir deniyyete inerken, yükselen imdatların da manası “eminlik” olsa gerektir.

Emin adımlar, ancak emin adamlarla atılabilir.

Güvenilir yarınları da, “kendine güvenen” değil “kendisine güvenilen” yiğitler inşa edecektir.

Ve güven tazelenmeden imanın tazelenmeyeceği unutulmamalıdır.

Hangi memleket daha güvenlidir? sorusunun cevabı da herhalde ‘bireylerinin birbirine güvenlerinin arttığı bir ülke' olacaktır.

Sorunlarını güven temelinde çözen devletler geleceğe güvenle bakabilir.

O yüzden en temel mesele “emin” olma azmidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.