Empeyalist Yıkım Getirir

Fransa’nın Mali’ye yönelik işgal hareketinin asıl nedeninin ekonomik krizden kurtulmak için yeni bir sömürgecilik hareketine girişmek olduğu konusunda genel bir kanı vardır.


“Neden Mali?” diye soranlara bu işin aslında zengin petrol rezervinden dolayı Libya ile başladığını hatırlatırız. Libya’ya yönelik saldırıda da Fransa kimseye sormadan saldırıya girişmişti.


Mali’nin işlenmemiş geniş arazilere ve zengin uranyum madenine sahip olması Fransa’nın iştahını kabartmaktadır.


Fransa’nın nükleer reaktörleri için gerekli olan uranyumun % 70’ini Mali’den temin ettiğini bir tarafa not edin.


Elbette antiemperyalist İslami hareketlerin idareyi ele geçirecek olması da Fransa’nın kudurmasında önemli etkiye sahiptir; ama işgaldeki asıl neden doymak bilmeyen emperyalist iştahıdır.


Aslında ikisi arasında da önemli bir ilişki vardır.


İslami hareketler idareyi ele alırlarsa halkın kaynaklarını emperyalistlere peşkeş çekmeyeceklerdir. Bu durum da krizlere sebep olabiliyor.


Onlar hesaplarını çıkarlarına göre yapıyorlar.


Aklıma çok eskiye gitmeye gerek kalmadan iki örnek geldi.


Birincisi İran devrimiyle alakalı.


Alev Alatlı, Amerika’nın devrime tepki göstermesinin asıl nedeninin ekonomik olduğunu söyler. Alatlı’nın dediğine göre devrimden hemen sonra Amerika’daki enflasyon oranı % 3’ten % 19’a çıkmıştır.


İkincisi Afganistan işgali…


Afganistan, uyuşturucu üretim yeriydi. Üretilen uyuşturucu İran üzerinden Türkiye’ye oradan da Avrupa’ya pazarlanıyordu.
İstihbaratlar, kirli işlerde kullandıkları paraları genellikle uyuşturucudan elde ederlerdi.


Büyük paralar dönüyordu ve hepsi de kayıt dışıydı.


Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi ve uyuşturucu ticareti yapanları ölümle cezalandırması tezgahın bozulmasına neden oldu.
Şimdilerde tezgah yine işlemeye devam ediyor.


İnsan haklarından söz eden Avrupa ve Amerika’nın aslında bunlarla hiç ilgilenmediği, sadece çıkarlarını düşündüğü bilinen bir şeydir ve buna verilebilecek çok sayıda örnek vardır.


Mesela Arakan’da insanı içini sızlatan olaylar yaşanmaktadır.


Son haberlere göre katliamdan kaçan bazı Arakanlı Müslümanlar köle olarak satılmış.


İslam dünyasından zaten ses yok!


Ses çıkarabilecek güçleri de yok!


Onlar peygamberlerinin öğüdünü bir tarafa bırakıp birbirlerinin boynunu vurmakla meşguldürler.


Çok işleri var çoook.


Ve bu ortamda emperyalistler rahat çalışma alanı buluyorlar.


Süslü sözlerin arkasına saklanmanın anlamı yok!


Onlar sadece sömürebilecekleri yerleri arar ve orada insani hiçbir değere itibar etmeden faaliyetler yürütürler.
Noam Chomsky’nin anlattıkları değişen sömürge konseptini anlamak açısından oldukça önemlidir: 


“Mesela Haiti’yi ele alalım. Bir zamanlar dünyanın en zengin sömürgelerindendi. Fransa’nın ana zenginlik kaynaklarından biriydi. 1789’da dünyada üretilen şekerin %75’i buradan geliyordu. Sanayi Devrimi’nin erken döneminde petrolün yerini tutan pamuk yağı için ekilen pamuk üretiminde başı çekiyordu. Zamanla sömürgeci güçlerin politikaları ve köleliğe dayalı ekonomiyle birlikte tarıma elverişli araziler ve ormanlar yok edildi. Adaya köle getiren Fransız gemileri Haiti kerestelerini yüklenip Avrupa’ya döndüler. Fransız idarecilerin ormanları yok etmesi yoksulluğa, erozyona ve nihayetinde yıkıma yol açtı.”


Emperyalistin elinin değdiği her yerde yıkım yaşanmıyor mu?


Bu dün de öyleydi, bugün de öyle.


Bu emperyalist çarkı bozmak zor değil aslında.


Ama önce düşünce ve yaşam tarzımızı dayatmadan da kardeş olabileceğimizin farkına varalım.


Gerisi kolay.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.