Ergenlik döneminde kişi ve ailesinin birbirine yaklaşımı nasıl olmalıdır?

Ergenlik dönemi geçişinde birçok sosyolojik ve psikolojik sorunlar yaşayan çocukların bu süreçteki tutumlarını anlatan Uzman Psikolog Sadık Sun, anne babaların olaylara yaklaşım tarzı ve süreci yönetmedeki rolünün önemli olduğuna vurgu yaptı.

Kişinin çocukluktan sıyrılıp yetişkinliğe adım atma süreci olarak tanımlanan ergenlik döneminde, çocuğun gerek aile içi gerek sosyal çevrede ve gerekse okul içerisindeki iletişimde sorunlar yaşayabiliyor.

Özellikle ergenlik döneminin sağlıklı yürütülmesi hususunda ailenin rolünün önemli olduğuna dikkat çeken Uzman Psikolog Sadık Sun, doğru yaklaşım ve iletişimin yöntemleri konularında bazı öneri ve tavsiyelerde bulundu.

"Ergenlik dönemi kişinin duygusal ve fiziksel olarak değişiklik gösterdiği bir yaştır" diyen Psikolog Sun, "Yani kişi artık çocukluktan yavaş yavaş sıyrılıp yetişkinliğe adım atmaya başlıyor. Kişi yetişkinliğe adım attığı bu süreçte hem kendini tanıyamaması hem de yaşadığı değişimlerin kendisi için ne anlama geldiğini bilememesinden dolayı onlar için de çok zor bir süreçtir. Onlar için de hayatlarında kendilerini en kötü hissettikleri bir dönem içerisinde yer alıyorlar." ifadelerini kullandı.


"Aile, yaşanan değişimi anlayamadıklarından hatalı ve yanlış davranışlar sergileyebilir"

Bu süreçte çocukların geçirmiş olduğu değişimle kendilerini tanıyamamaları ve yaşadıkları hale hazır olmamalarını hem kendilerini hem de ailelerini etkilediğini belirten Sun, "Nitekim ailelere de baktığımızda onları halen çocuk olarak kabul ediyorlar. Bir anlamda aileler de onların yaşadıkları değişimi anlayamadıklarından dolayı hatalı ve yanlış davranışlar sergileyebiliyorlar. Yani hem ergenin hem de ailenin bu değişimi kabul edip eski halleriyle değil, kabuk değiştirmiş haliyle yeniden tanımaları ve ona göre davranmaları gerekiyor." şeklinde konuştu.

Ergenin "ben kimim, bundan sonraki süreçte nasıl bir hayatım olacak, kime benzemeliyim" gibi soruları dolaylı ya da doğrudan kendine sorabildiğini, o döneme kadar aslında okula gitmek veya ders çalışmak dışında gerçek manada bir sorumlulukları olmasa da ergenlik dönemiyle beraber ailelerin onlardan beklediği sorumlulukların başladığına dikkat çeken Sun, bu süreçte hem ailelerin hem kendi beklentilerinin artmaya başladığını söyledi.

"Bu süreçte özellikle aileler çok sabırlı olmaları gerekir"

Yetişkinliğe geçiş yaptıkları dönemde geleceğe yönelik hangi işi yapacakları veya hangi mesleği seçecekleri yönündeki kaygıların kendini göstermeye başladığını sözlerine ekleyen Sun, şöyle konuştu:

"Ergenlik dönemi öncesine kadar anne babasını birer kahraman olarak gören, onlar gibi olmaya çalışan çocuklar ergenlik dönemiyle beraber anne babaları dışında yeni idoller aramaya başlıyorlar. Bu bazen öğretmeni, bir sanatçı, futbolcu olabiliyor. Bu duruma anne babalar da hazır değil, bir anlamda şaşırmış vaziyetteler ve çocuklarının bir anlamda eskisi gibi davranmalarını bekliyorlar ama maalesef öyle değil. O süreç bir kimlik arayışı dönemi olduğundan anne babaya bağırıp çağırma olabiliyor, karşı karşıya gelme durumlarına dönüşebiliyor. Bundan dolayı ailelerin çok sabırlı olmaları gerekir. Yani çocuk ne kadar kendi öfkesini ifade etse dahi ailenin kendilerini yatıştırırcasına sakin kalmaları gerekir."

Sun, "Anne baba ne kadar sakin kalırsa gençler bir anlamda yatıştıktan sonra yaşadıkları durumun yanlış olduğunu daha fazla düşünmeye başlıyor. Anne baba da onlara bağırıp öfkelerine hâkim olamadıklarında çocuklar yaptıkları hatayı düşünmek yerine anne babaya öfke duymaya başlıyor. Bu açıdan özellikle anne babaların çocuklarını iyi dinlemeleri, anlamaya çalışmaları gerekiyor. Yani çocuğun kendisini açabileceği ve konuşabileceği bir ortamın oluşturulması ve nasihatten uzak durulması gerekir. Çünkü ergenlik çağındaki çocuğa nasihat tarzı konuşmalar onların anne babadan daha fazla uzaklaşmasına yol açıyor." diye belirtti.

"Çocuk, yaşadığı durumu ailesiyle paylaşamayacağını düşünürse yanlış kararlar alabilir"

Çocukların okuldan kopuk olmaları, kaçma durumları ya da ders başarısının düşmesinin aslında bazı durumların yolunda gitmediğinin göstergesi olduğuna dikkat çeken Sun, "Bu sadece okulla ilgili olarak düşünülmemeli. Mesela okuldaki ders başarısı düştüyse başka bir alanda farklı sıkıntı yaşadığının göstergesi olabiliyor. Belki okulda akran zorbalığı yaşıyor ya da herhangi birisi tarafından haksızlığa uğradığı durum içerisinde olabilir. Ondan dolayı derslerdeki düşüklüğü konuşmak yerine bunun nedenleri araştırılmalıdır. Çocuk, yaşadığı durumu ailesiyle paylaşamayacağını düşünürse problemini anne babaya aktaramamakla beraber iç dünyasında muhasebesini yapıp yanlış kararlar alabilir. " dedi.

Ailenin bu süreçte okul öğretmenleriyle işbirliği içerinde olması gerektiğinin altını çizen Sun, "Bu durumlar olumsuz şekilde okuldaki davranışlarına da etki edebiliyor. Böylesi durumlarda öğretmenle iş birliği içerisinde olmak, okuldaki rehberlik birimiyle görüşmeler gerçekleştirmek, çocukla temas içerisinde olup daha kaliteli vakit geçirmek gerekir. Çocuğunda bir anlamda 'sıkıntımı anlatırsam anne-babam destekçim olur, kızmaz, eleştirmezler' düşüncesine kapılması gerekir. Zaten bu ortam kişinin kendisini çok daha iyi açmasını, yaşanabilecek sıkıntıların büyümeden önüne geçilmesini sağlayacaktır." ifadelerini kullandı. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.