Eylül, Hazana; Leyla Geceye Gebe

Eylül, hazan mevsiminin aylarından bir ay…  

Dibacesi olur her daim hüzün ayının…

Leyla, ismini gecenin karanlığından almış kır çiçeği…

Kararan yüreğimize bir kor gibi düşer…

Eylül bir firak, bir ayrılık zamanı, sararmış yapraklar gibi dökülür…

Hazan, hüzne; hüzün gözyaşlarımızla çağlayan misali…

Bir hüzün ki adamın yüreğine çöker karabasan misali…

Dedim ya eylül hazana, hazan da hüzne gebe…

Leyla gönül ağrısı olur sevdiğinin… Çöllere düşürür Kays'ı… Adını Mecnun'a çıkarır…

Şairler adlarına şiirler yazar firak kokan, âşıklar türküler söyler çağdan çağa… Bir çağlayan olur, zamana akar, zemini aşar…

***** 

Eylül, bugün vahşi bir yaratığın pençesinde, parçalanmış ürkek bir ceylan… Dibine gömüldüğü direk feryat eder.

Leyla insanlığımızın kayboluş vesikası…

Leyla'nın atıldığı nehir, ortak olmak istemez, katlanmaz bu zulme, kenara atar minik cesedi.

Mevlüt Bengi'nin direğe bağlanmış cesedinin görüntüsü gözlerimizin önünden geçmemişken Ağrı, ikinci bir ağrı bırakır yüreğimizin en hassas noktasına…

İdam vaveylaları, bizim terapi senfonilerimiz…

Siyasiler oy devşirme amaçlı twetler atsın, haberciler en orijinal haberlerini yapma telaşesini sunsun.

Ağrı'daki ağrı bizi insanlığımızdan vurdu.

*****

Bu ülkede;

Kimin, kimi, kiminle aldattığı programları bu ülkede reyting rekoru kırıyorsa,

İktidarlar bu programların yayınlanmasına engel olamıyorsa,

Kedicikler, köpekçikler ve envai enik türleri körpe çocukların ağız suyunu akıtıyorsa,

“Arkadaş kandırmanın” her gece hayatta kalma yarışması(!) diye evlerimizin en değerli misafirleri oluyorsa,

Dizilerde ihanet aşk olarak tanımlanıyorsa,

Kötüler daima güçlü, iyiler ezilmeye mahkûm gösteriliyorsa,

Erkeğin ihaneti masum, kadının ihaneti suç olarak sunuluyorsa,

Okul çağındaki gençleri sevgili bulmaya, çocuklar lüks yaşama özendiriliyorsa,

Kavga eden, şiddet uygulayan, hırsızlık ve gasp yapan başrol oyuncuları güler yüzlü, yakışıklılardan seçiliyorsa,

İmamlar çirkin, dindarlar cahil olarak sunuluyorsa,

Paranın miktarı, nerden ve nasıl geldiğinden önemli sayılıyorsa,

Bizim daha nice Eylüllerimiz, nice Leylalarımız bu vahşi arenada cellatların elinde yaralı bir serçe misali çığlıklar atacak.

Biz bu çığlıkların ardından “idam isteriz” diyerek yüreğimizdeki harareti söndürmeye çalışacağız yalnızca.

Ancak yaralı yüreğimize su vermenin bedeni ölüme terk etmek olduğunu göz ardı etmemeliyiz.

*****

Öyleyse;

Kokuşmuş bedenimizin arınması için,

Yeni Leylaların, yeni Eylüllerin ölmemesi için,

Bunun son acımız olması için,

Sonuçlarla değil sebeplerle mücadele etmek gerekiyor.

RTÜK, yeniden revize edilmediği müddetçe

İnsani ve İslami hassasiyet RTÜK'ün temel düsturu olmadığı müddetçe,

Bütün siyasi partiler ortak insani değerde uzlaşmadığı müddetçe,

Ahlaksızlık ve arsızlık medeniyet olarak pazarlandığı müddetçe,

Her türlü özgürlük, özürlülük olarak tanımlanmadığı müddetçe,

Evlerimizde öfke patlaması olarak attığımız İDAM çığlığı salvoları boş bir vaveyladan ibaret olur.

Leyla, karanlık gecenin kasvetli vesikası…

Eylül, hazan mevsiminin en kabahatli hüznü…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.