Ezilen Kürt - Yasin -

Günlerdir Afrin'le oturup Efrin'le kalkıyoruz. Yazım hatası sanmayın, yazımında bile bir ittifak yok… Manipülatif haberlerin bini bir para…

Gezi'deki kalkışmayı yedi sekiz ağaca bağlayıp bunu binlerce insana yutturan sol basın Afrin'le ilgili neler uydurmaz ki?...

Hele bir de bunun bölge versiyonu…

İşte bu yüzden ben bugün ne Afrin'i yazacağım ne de zeytin dalı veya barış güvercininden söz edeceğim.

Ebabil'lerden yardım beklediğimiz günü unutup kargalarla gözyaşı dökmeye de hiç niyetim yok.

Ölümlerin an be an yaşandığı bir anda papatya falıyla haklı mı – haksız mı oyunu da oynamayacağım. Elbette kanın ve gözyaşının olduğu yerde mağduriyetler olacaktır.

İşte bugün ben de size medya söyleminden etkilenmeden, yakinen bildiğim bir ezilen Kürt'ten söz edeceğim…

Hatırlanacağı üzere, Kobani saldırı altında olduğu bir sırada sazcı SILHO, ABD'de bir pazarlıktaydı ve tarihler 5 Ekim'i gösteriyordu.

Pazarlık dediysem hayvan pazarındaki celeplerin kıran kırana pazarlığı canlanmasın zihninizde.

Bir planın icracısı ABD,  yavere yapacakları anlatıyordu.

Plan açık ve netti:

HÜDA PAR, aylar öncesinde kan içici ABD'nin Diyarbakır'da devşirme ve dönüştürme amaçlı vereceği iftarı engellemek için bürokratik bütün yolları denemiş, sonuçsuz kalınca da ABD'nin taşeronlarına kurdurttuğu iftar çadırlarını büyük bir kitleyle gidip dağıtmıştı. Dolayısıyla ABD bu sevaptan(!) mahrum kalmış intikam duygusuyla fırsat kolluyordu.

HÜDA PAR'a bunun cezasını ödetip “Ortadoğu'da da benim borum öter” mesajını vermeye çalışan ABD, 5 Ekim'de ipi ABD'nin elinde olan medyanın parlatıp şirin gösterdiği SILHO'ya görevini anlatıyordu.

Kobani bahanesiyle Türkiye'nin her tarafında bir kalkışmada bulunulacak, yağmalama ve vandalizmle Türkiye halkının gözünde korku ve kâbus yaşatılacak, aynı anda HÜDA PAR'ın parti binalarından kendisine yakın vakıf ve derneklere kadar ne varsa yağmalanacak, taraftarları öldürülecek, dükkânları yağmalanacak, HÜDA PAR'a saldırı altında diğer mütedeyyin vakıf ve derneklere de saldırılacak ve bunlar da gösteri zayiatından sayılarak bir taşla kuş sürüsü avlanacaktı.

Peki, SILHO ve yandaşlarının bunda kârı ne olacaktı?

Öncelikle ABD'nin hamiliğini kazanacak, Kobani'yi düşürmek üzere olan DEAŞ'a okyanus ötesinden “geri çekilin” faksı gelecek ve YPG/PYD halkların gönlünde yenilmez bir güç olarak yer edinecekti. Dolayısıyla HDP, Güneydoğu'da HÜDA PAR'dan kurtulurken PYD de Ortadoğu'nun yıldızı parlayan örgütü olacaktı.

Bütün bunların dışında mayın katırının da kazanımları sorgulama melekesi de olamazdı zaten.

Ruhuna ihanet sirayet etmiş bir yapıdan feraset veya basiret beklenmediğine göre plan tam da ABD'nin istediği şekilde işlendi.

Başta Kobani'den gelen Kürtler olmak üzere mağdur ve muhacir durumundaki halklara yardımı şiar edinmiş Yasin ve arkadaşlarının ne ABD'den haberi vardır ne ABD'nin beslediği sokak köpeklerinden.

Hele bu köpeklerin kuduz olduğuna dair en ufak bir bilgileri yoktur.

Yaşları itibariyle de ne Pınarcık'ta annesinin kucağında ranza altına gizlenen çocukların parçalanmış bedenlerinden haberleri vardır ne de Oğuzlar'dan, Yavi'den, Cevizli'den, Peçenek'ten, Er'lerden, Kavakbaşı'ndan…

Yüzlerce Kürt köyünün çoluk çocuk katledilmesinden habersizdirler…

Ancak babası tarafından şehit edilen Küçük Ali'den, Karacadağ köyünde yola döşenen mayından dolayı parçalanan bedenlerden, Susa'da camide katledilen yiğitlerden, İdil'de bedeninin parçaları toplanan Hediye Teyze'den haberleri vardır. Zira bunlar üzerine söylenen ağıtlarla büyümüşlerdir.

Ancak tehlikenin farkında değillerdir…

Ve kesilen kurbanların etleri beklemeye gelmezdi. Dahası yollarını gözleyen yığınca mağdur ve muhacir vardı.

*****

Yasin, ismini kitaptan alan Mus'ab yüzlü mütebessim…

Yasin; önünde Yusuf, sağında Hasan, solunda Hüseyin…

Yasin zemheri kışın ortasında açılan bir kardelen…

Yasin'le beraber olacaklardan habersiz bir şekilde yolunda ilerler dört civanmert…

*****

Sokak köpeklerinin kendilerine doğru koştuklarını görürler ilkin… Anlam vermeleri mümkün değil.

Bir kuduzun “bunlar da IŞİD'çi” sözüyle vahameti anlar yaşça büyük olan Hasan…

Var güçleriyle koşarlar…

Bir binaya sığınırlar…

Gerisi malum…

Ne zılgıtlar anlatılabilir, ne parçalanmış bedenlerin üçüncü kattan atılıp sokakta ateşe verilmesi…

İki çocuk sahibi bir kancığın cesetlerin üzerinden arabayla geçişi ve alkışlar… Zılgıtlar… Biji Şerrok sloganları…

Yusuf olayın şahidi ilahi bir sır olarak kurtulur/bırakılır…

Görüntüler ihanet sarmalındaki bir gencin vicdan yapmasıyla günümüze gelir…

Yıllardır bölgede yaşanan olaylardan sadece bir tanesinin görüntüleri dünya vahşet sayfalarına derkenar olur ve bölge halkında derin kırılmalara sebep olur…

Hatice Ana'nın ahıyla gök arasındaki perdeler yırtılır…

Yakın zaman olayları Yasin'den önce ve Yasin'den sonra diye değerlendirilir…

Yasin bir milat olur.

Yasin bir esrarengiz bir sır olur…

Yasin, Ebrehe ordusuna yağan bir kahır olur…

Öyle ya hangi şehidin sağında Hasan, solunda Hüseyin var?

Allah, yarına bırakır ama asla zalimin yanına bırakmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.