Gürültü var, görüntü yok

Çocukken ön tarafında bir sürü dönerli düğmesi olan bir televizyonumuz vardı. Çocukluk merakından olsa gerek o düğmelerden birisini kurcalamış ve sonuçta televizyonu izlenemez hale getirmiştim. Gürültü var, görüntü yok… O zaman evin en yetenekli teknik elemanı abim gelmiş, onu düzeltmeye çalışıyordu. Ben takipteyim. Ama sürekli başka başka düğmelerle uğraşıyor. Haliyle sonuç yok. Televizyonun üstüne-arkasına terbiye amaçlı birkaç el darbesi de fayda vermedi. Cesaretimi topladım, suçluyu –yani kendimi- ifşa pahasına o malum düğmeyi işaret ettim ve “burasıyla oyna, burasıyla” dedim. Mesele halloldu.

Hatırayı neden anlattım… O zaman sıkça tartışılan “televizyonun haramlığı” ile ilgili değil. Zaten İslamî kanalların çıkmasıyla, her aracın kullanım amacına göre meşruiyet kazandığını anladık. Çocukken televizyonu çizgi film için kullanırdık. Vazgeçilmez gördüğümüz bu filmlerin aslında karakterimizde ne tür çizgiler çizdiğini ve böylece nesillerin geleceğini ne tür dolaplarla şekillendirdiğini de anlatmayacağım. Onu da herkes biliyor. “Biliyor da önlem mi alıyor?” diyeceksiniz, o konu herkesin sorumluluk anlayışına bağlı artık.

Esas meselemiz anayasadır bizim efendim. “Hoppala” demeyin hemen, anlatacağım. Okulu bitirip elimize kendi ekmeğimiz geçtiğinden beri güncel durumlardan haberdarız. Bu arada günceli takibin ekmekle de alakası vardır. Yunan filozoflarının ağırlıkla mirasyedi tok kişiler olduğunu bilin yeter. Evet, kısacası yaklaşık 10–15 yıldır güncel meseleleri takip ediyoruz. Bu zaman süresi, aynı zamanda Ak Parti iktidarı ile de aynı zamana denk düşüyor.

Şimdi, yıllardır bir anayasa ihtiyacı dillendirilip duruluyor. Her düzey ve fikirden insan buna dair “toplumsal konsensüs” halinde… Nitekim haklıdırlar da… Anayasaya baktığınızda sorun var. Hatta bakamıyorsunuz, ses de bozuk görüntü de... Yalnız tamir için anayasa cihazının etrafında dolanan her teknik eleman, hep ayrıntı bölümlerle uğraşıyor. Meselenin esas bozuk kısmı olan baş tarafı ile değil, bu bozuk sistemin nasıl daha işler olabileceği ile ilgili kafa yoruyor.

Daha açık konuşalım. İnsan haksızlıklarından ırkçılığa, toplumun ifsadından adaletsizliğe kadar her sorunun başı, bu baş taraftaki ulusalcılık ve laiklikten kaynaklandığı halde onlara kimse dokunamıyor. Kimse de cesaretini toplayıp “burasıyla oyna, burasıyla!” diyemiyor. Yine aylarca bu mesele konuşulacak, insanlar bu konu sebebiyle tartışacak. Hatta icap ederse mazlum millet mecburen “yetmez; ama evet” de diyecek. Ama bu kadar gürültüye rağmen bu halkın ne insani ne de İslami talepleri karşılanmayacak.

Şunu kesinlikle bilin ki; ulusalcılık bitmeden huzursuzluk, şiddet, “terör” bitmez. Laiklik var diye toplumun dinini yok sayarak dinden uzak kanunlarla adalet sağlanmaz. İslami değerler doğrultusunda faizden kumara, içkiden zinaya her kötülük yasaklanmadan toplumsal huzur oluşmaz. Ha eğer, derdiniz koltukların devamı ve sağlamlaştırılması ise veya koltuk korkunuz varsa teferruatla uğraşmaya devam edin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.