Hamas’ın oğlu

Mus’ab Hasan Yusuf; Hamas’ın yedi kurucusundan biri olan Şeyh Hasan Yusuf’un en büyük oğlu.

Batı Şeria Ramallah’da doğan Mus’ab, İslami terbiye ile büyür. Bütün yaşıtları gibi Siyonist işgalcilere karşı mücadele içerisinde yetişir. Siyonist işgal ve zulmü iliklerine kadar hisseder. Küçüklüğünden itibaren açlık, yokluk, zindan ve işkence ile tanışır. Gözleri önünde nice çocuk, Siyonistlerin kurşun ve bombalarıyla can verir. Boş arazilerin masum bedenlerin cenazeleriyle mezarlık olmasına tanıklık eder.

Mus’ab, lise öğrencisi iken Siyonistlerce gözaltına alınır. Acımasız işkenceleriyle meşhur gizli servis Şin Bet’in eline düşer. Haftalarca süren işkencelerde diğer Filistinlere yapılan ajanlık teklifleri Mus’ab’a da yapılır ve ne yazık ki Mus’ab zaafiyet gösterir ve bu teklifi kabul eder.  

Teklifi kabul etmesi cezaevine girmemesi için yetmez. Mus’ab, Hamas üyesi suçlamasıyla 16 ay Hamaslılarla birlikte zindanda kalır. Hamas’ın diğer tutuklulara uyguladığı güvenlik prosedürü kendisine uygulanmaz. Aksine güvenilir olarak görülür ve zindanda Hamasın yazıcılarından olur. O dönem zindanda amcası İbrahim ve babası Şeyh Yusuf ile de birlikte kalır.

On altı ay sonra bir kahraman olarak dışarı çıkar. Bu süre zarfında Şin Bet, kendisiyle hiçbir temasa geçmez. Ta ki dışarı çıkması üzerinden iki ay geçtikten sonra.  Tahliyesinden iki ay sonra Mus’ab, ‘Yeşil Prens’ koduyla Şin Bet’ten Yüzbaşı Luey’e bağlı bir muhbirdir.

Mus’ab’dan sonra babası da bırakılır. Artık Mus’ab, sürekli babasıyla birlikte olur. Yerine göre koruması, yerine göre şoförü olur. Babasıyla birlikte en mahrem toplantılara katılır. Babasının kendisine sağlamış olduğu konum ve Şin Bet’in yönlendirme ve taktikleriyle çok mahrem bilgilere ulaşır.

Hamas’a ve El Fetih’e karşı yapılan operasyonların bilgi kaynağı olur. Batı Şeria’ada girip çıkmadığı yer, bilmediği isim ve hücre neredeyse yoktur. Batı Şeriada irtibatsız kalan, yolunu kaybeden ne kadar Hamaslı ve sorunu olan varsa babasına ve ona başvurur. Mus’ab, artık Şeyh Yusuf’un velaihtı ve geleceğin Hamas liderlerindendir. Şam’da bulunan Halid Meş’al ile irtibata geçer. Gazze’de bulunan İsmail Heniyye ile telefonla görüşür. Salt muhbir değil, ilerleyen süreçte Şin Bet’in üst kademesiyle ileriye dönük analiz ve değerlendirmeler yapan bir uzmandır.

Mus’ab’ın Verdiği bilgilerle istişhadi eylem yapacak çok gizli Hamas hücreleri çökertilir, onlarca eylem akamete uğratılır, onlarca Hamas yönetici ve militanlarına karşı suikastler gerçekleşir, yüzlercesi yakalanır. Mus’ab’ın babası Şeyh Yusuf, suikast listesinin ilk sıralarında yer almasına rağmen bilgi kaynaklarını kaybetmemek için Siyonistler bunu yapmazlar. Aksine onu suikastken korumak için zindana atarlar. Çünkü Mus’ab ve babasının durumunu Şin Bet’in elit yöneticisi dışında kimse bilmez.  Öyle ki Mus’ab’ın deşifre olmaması, üstündeki şüpheleri izale etmek için evine baskın yapılır, arananlar listesine konur ve büyük şovlarla yakalanıp tekrar zindana atılır.

Bu süre zarfından Mus’ab, eski Mus’ab olmaktan çıkar. Siyonist ajanı ve hain olması onu İslam ve Müslümanlıktan koparır.  Kudüs’de Hristiyanlık propagandası yapan misyonerlere takılır. İncil okur, kiliseye gider. Otuzlu yaşlarda vaftiz olarak Hristiyan olur. Şen Bit’le anlaşarak 2007 yılında Amerika’ya yerleşir.

Amerika’da Hristiyan olduğunu ilan eder. Hikâyesini yazarak kitaplaştırır ve ‘Hamas’ın Oğlu’ ismiyle bastırır. Kitabında Hamas ile ilgili her şeyi şeffaf anlatırken Şin Bet’in yapısı ve yaptıklarıyla ilgili çok ketum davranır. Zaten kitabın bir amacı da sözde Hamas’ın ne kadar acımasız olduğunu anlatmaktır…

Burada amacım salt bir muhbirin hayatını veya bir kitabın tanıtımını yapmak değil. Kitabın 111. Sayfasında geçen olaylar bana 2000 dönemi ve öncesi Türkiye’de Hizbullah Cemaatine karşı derin güçlerle irtibatlı Jitem, polis ve istihbarat elamanlarının ajanlaştırma faaliyetlerini hatırlattı.  Bu muhbir ve ajanların itirafların bir kısmı mahkeme tutanaklarıyla sabittir. Bu tutanaklardan yola çıkan dönemin Diyarbakır DGM’si Tatvan’da İmam Gıyasettin Barlak’ı öldürdüğü iddia edilen ve bundan dolayı kesinleşmiş ceza alan zanlıyı tahliye ettirmiştir. Çünkü bu cinayeti Tatvan’da Pkk-Hizbullah çatışması çıkartmak için cezaevinden çıkartılan itirafçılara bizzat polis işlettirmiştir. Bu gerçeklerin önemli bir kısmı sonradan ‘Pojifyön’ adıyla kitaplaştırılarak Dua yayıncılıktan piyasaya çıktı.

Kitabın 2 111. Sayfasında Mus’ab, cezaevinde Siyonistlere muhbirlik yapanların itiraflarını temize çekiyor. Okuduklarını şöyle ifade ediyor. ‘…Çok ince kâğıtlara yazılmış bu sorgu raporları en adi porno romanları gibiydi. Raporlarda mahkûmların anneleriyle hatta ineklerle cinsel ilişkiye girdikleri yazıyordu. Bir mahkûm raporunda, şahsın öz kızıyla ilişkide olduğu yazıyordu. Başka biri komşusu ile ilişkisini kayıt altına aldığını ve İsraillilere verdiğini ve daha sonra israil yetkililerinin komşusuna bununla şantaj yaptığını söylüyordu. Şantaj yapılan kadın kocasının durumu öğrenmemesi için israil’e çalışmaya başlamış ve başka erkeklerle yatarak onları videoya kayıt etmişti. Mahkûmun anlattığına göre bu şantaj yöntemiyle neredeyse tüm köy İsrail adına çalışır hale gelmişti. Bu benim ilk temize çektiğim dosyaydı…’

Gelelim Pojifyön kitabına: ‘jitem ile birlikte çalışan ve İl Güvenlik Toplantısına katılacak kadar aralarında konum elde eden A.T. bu konuda şu bilgileri veriyor. ‘… özellikle ahlaksızlık. Daha önce de bizi bu konuda çok sıkıştırıyorlardı. Yani mitle, jitemle yahut da polislerle irtibatlı olan herkesin, yani bütün muhbirlerin, bu işe girer girmez ilk iş mutlaka onları fuhuşa alıştırmaktır. Bu işin bir parçasıdır, fuhuş mitliğin-muhbirliğin bir parçasıdır. Hiç kimes demesin ki ben mit olacağım da fuhuş yapmayacağım, bu kesinlikle olmaz…. (A.G.E. S. 114)

Bunun gibi onlarca kişinin camiden, cemaatten, İslami çalışmalardan koparmak için en iğrenç yöntemlerle nasıl muhbirleştirildikleri, ajanlaştırıldıkları kendilerinin itiraflarıyla anlatılmaktadır.

Siyonistlerin Filistinlileri ajanlaştırmada kullandıkları yöntem ve taktikler ile Türkiye’de jitem, BÇG ve karanlık odaklarla irtibatlı polis ve istihbarat elemanlarının kullanmış oldukları yöntem ve taktikler birbirinin kopyasıdır. Ki o dönemde Siyonistlerle içli dışlı olanların hüküm sürdüğü bir dönemdi. Kani oldum ki hepsi aynı merkezde eğitilmiş ve aynı merkezden beslenmişler.

1 İsrail`in içerdeki gizli servisidir. İbranicesi Şerut-ha-Bitachon ha-Khali`dir, `Genel Güvenlik Servisi` anlamına gelir.

2 Hamas’ın Oğlu, Destek Yayınları

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.