Haşim Kılıç'ın Mirzabeyoğlu'yla fotoğrafı çıktı!

Haşim Kılıç'ın Mirzabeyoğlu'yla fotoğrafı çıktı!

Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Haşim Kılıç'ın adı İBDA-C'nin yayın organı Gölge Dergisi'nde Ankara Temsilcisi olarak yer almıştı. Kılıç, Gölge Dergisi'nde görev aldığını reddetmiş ve bu kişinin Hüsnü Kılıç olduğunu iddia etmişti.

Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Haşim Kılıç’ın adı İBDA-C’nin yayın organı Gölge Dergisi’nde Ankara Temsilcisi olarak yer aldığı ifade edilmiş ve bu iddialar yalanlanmıştı.Timetürk,Kılıç'ın İBDA fikrine yakın durduğunu ortaya çıkaran o fotoğraflara ulaştı.Sonuçta, İBDA'ya yakın durmak utanacak bir şey değil, ama bunu saklamak bizce utanılacak bir şey

İŞTE HAŞİM KILIÇ'IN SALİH MİRZABEYOĞLU İLE BERABER OLAN FOTOĞRAFLARI:




Haşim Kılıç'ın İBDA Fikriyatı'nın mimarı Salih Mirzabeyoğlu'nun yönettiği Gölge dergisinin Ankara temsilcisi olduğunu ve Mirzabeyoğlu ile bir zamanlar arkadaşlık/gönüldaşlık/yoldaşlık ilişkisi olduğu iddia edilmişti. Daha önce Perinçek grubunun yayımladığı bu haber üzerine H.K olarak geçen kişinin Haşim Kılıç değil de Hüsnü Kılıç olduğu ifade edlmiş ve Hüsnü Kılıç'ta bu H.K'nin kendisinin olduğunu belirtmişti. Timetürk'ün ulaştığı bir fotoğraf ve bilgiler, aslında  Haşim Kılıç'ın iddia ettiği gibi İBDA fikrinden uzak olmadığı ve derginin de Ankara temsilcisi olduğuydu...İBDa'ya göre Haşim Kılıç önce Fikri terk etti. Salih Mirzabeyoğlu ile birlikteliği döneminde Gölge Dergisi’nin Ankara temsilcisi idi ve İbda Fikriyatı’nın ciddi savunucusuydu. Haşim Kılıç'ın o dönem entellektüel bir  fikir dergisi  olan Gölge Dergisi'ndeki çalışmasını neden inkar ettiği ve Mirzabeyoğlu ile olan yakınlığını neden sakladığı anlaşılamadı. Oysa Kılıç'ta o dönem İBDA Fikriyatına yakın durmuş ve bu yönde çalışma yapmıştı!



MİRZABEYOĞLU HAŞİM KILIÇ'I YAZMIŞTI

1.Mirzabeyoğlu’nun tutuklandıktan sonra yazdığı anlaşılan “İşkence” kitabında Haşim
Kılıç ile ilgili olarak şunlar yazılıdır:

“… Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildikten sonra sırf Müslüman olduğu için tepkileri çeken ve kendisiyle uğraşılan arkadaşım Haşim Kılıç…”

Mirzabeyoğlu o zaman Hürriyet gazetesinde; “Haşim Kılıç’ın, Grubun yayın organı Gölge Dergisi’nin Ankara temsilciliğini yaptığının belirlendiği”nin yazıldığını da belirtiyor.

(İBDA yayınları, s:132)

2. Gölge Dergisi’nin Eskişehir temsilciliğini yapan Av. Harun Yüksel’in Baran

Dergisi’nde son olarak yayınlanan makalesinde Haşim Kılıç etraflı olarak anlatılmaktadır:

“Haşim Kılıç’ın talihsizliği(!)ne bakın ki Gölge’nin 27 yurtiçi temsilcisinden bugün iki kişiyi çok net hatırlıyorum. Ankara Temsilcisi Haşim Kılıç ve Amasya Suluova temsilcisi Yahya Düzenli. Diğerleriyle ya tanışmadık ya da tanışsak bile – tanışıp hatırlayamadıklarım varsa özür diliyorum – aradan geçen bunca zaman içinde hafızamdan silinmiştir.
O Haşim Kılıç bugün, ‘o ben değilim’ diye yalan söyleyen ve bu yalanına da Hüsnü Kılıç adında bir yalancı şahit temin eden AYM Başkanı Haşim Kılıç mıdır?
Evet odur…”

3. Gene Baran Dergisi’nden öğreniyoruz ki Hüsnü kılıç 1959 doğumludur. Yani 1975 yılında 16 yılındadır. Ve o güne kadar İstanbul dışına çıkmamıştır. İstanbul dışına hiç çıkmamış 16 yaşındaki Hüsnü Kılıç’ın Gölge Dergisi’nin Ankara Temsilcisi olması düşünülemez.

AVUKAT HARUN YÜKSEL BARAN DERGİSİNDE SÖZ KONUSU İLİŞKİYİ ŞÖYLE YAZMIŞTI:

"Gölge dergisinin Aydınlık'ın haberinde yayınlanan künyesinde Haşim Kılıç Ankara Temsilcisi olarak görünüyor, ben de Eskişehir temsilcisiyim... (Burada şu notu da eklemeliyim Gölge dergisi para kazanmak için yayınlanan profesyonel bir dergi değil, son derece kıt imkânlar içinde yayınlanan amatör bir dergiydi ve temsilcilerin hiçbiri maaş veya herhangibir ücret karşılığı olarak değil, amatörce gönüllü katkıda bulunmaya çalışıyordu. Dolayısıyla Haşim Kılıç'ın "ben o zaman devlet memuruydum müstafi sayılmam icab ederdi" korkusu da savunması da geçersizdir. Sen ücret karşılığı ikinci bir iş de çalışmıyordun ki müstafi sayılasın. Bu durum olsa olsa kınama veya ihtar konusu olabilecek bir disiplin suçu sayılabilir. O da aradan geçen bunca sene zarfında çıkmış olan sayısız sicil aflarından biriyle kapanıp giderdi...)

Haşim Kılıç'ın talihsizliği(!)ne bakın ki Gölge'nin 27 yurtiçi temsilcisinden bugün iki kişiyi çok net hatırlıyorum: Ankara temsilcisi Haşim Kılıç ve Amasya Suluova Temsilci Yahya Düzenli. Diğerleriyle ya tanışmadık veya tanışsak bile – tanışıp da hatırlayamadıklarım varsa özür diliyorum-aradan geçen bunca zaman içinde hafızamdan silinmişler...

O Haşim Kılıç, bugün "o ben değilim" diye yalan söyleyen ve bu yalanına da Hüsnü Kılıç isimli bir yalancı şahit temin eden AYM başkanı Haşim Kılıç mıdır?
Evet odur...

Üstelik de bunu yalnızca ben biliyor değilim; yüzlerce kişi de biliyor... "O 'H. Kılıç' benim diye yalancı şahitlik yapan Hüseyin Hüsnü Kılıç da biliyor...

Bu Haşim Kılıç'la Salih Mirzabeyoğlu tanışıyorlar mı?

Evet...

Hem de Gölge dergisinin çıkmaya başladığı 1975 yılından çok önce... Haşim Kılıç'ın Eskişehir İktisadî Ticarî İlimler Akademisine okumaya başladığı 1970 yılı civarında... Bu tanışıklık öyle bir yerde karşılaştık, selamlaştık filan gibi basit /sığ/ sıradan bir tanışmanın çok ötesine geçen bir tanışıklık...

***

Haşim Kılıç'la benim tanışmam Mirzabeyoğlu'ndan daha sonradır ve bu tanışıklık fazla bir yakınlık ihtiva etmeyen/mesafeli bir yakınlıktır. Bu tanışıklığın üzerinden zaman geçtikçe bir çok ayrıntı kayboldu... Ancak iki çok net fotoğraf kaldı... Uzun zaman Haşim Kılıç bahsi geçtiğinde hep bu iki fotoğrafla onu hatırladım... İkisi de güzeldi bu fotoğrafların...

Bu yüzdende benden yalnızca iki yaş büyük olmasına rağmen gönül rahatlığıyla "Haşim abi" diye hitabettim?

Bu fotoğrafların ikisinde de cesur/gözükara/yiğit bir dava adamı olan "Haşim abi" vardı. Bu fotoğrafların birinde benim zor bir durumumda abi olduğunu hissettiren bir davranışı vardı ki; hiç unutmadım.

Sonra AYM üyeliğine atandığı dönemde öyle bir davranış segiledi ki, Ankara'nın o küflü bürokratik çarklarının iyi bir insanı nasıl eğip büküp kesip biçim tanınmaz hale getirebildiğine hayret ettim...

"Haşim Abi" o gün öldü!..

Artık O, Ankaranın o riyakar /o yavşak jargonuyla "saaayin Haşim Kılıç Bey" olmuştu... O günden sonra ne ben onu aradım sordum, ne de o beni... Arada Ankara'ya gidip gelen dostlar onun içinde bulunduğu düşkün ruh halini anlattıkça onun adına üzüldüm...

Şayet Haşim Kılıç, Gölge dergisi gibi Türkiyede yaşayan müslümanlara antiemperyalist/devrimci bir mücadele ruhu aşılamış, bu yönüyle de Türkiye'deki İslâmcı gençlik hareketin istikametini 'doğru'ya, dilini 'güzel'e, davranışını 'iyi'ye çevirmesini sağlayan ilk ve tarihi bir adımı atmış bir derginin , temsilcisi olma şeref ve şansını üçgünlük makam ve mevki uğruna inkâr eden bir davranış sergilemeseydi ve yaptığı açıklamalarla hem Salih Mirzabeyoğlu, Hem Gölge Dergisi ve hem de onun etrafında 30 küsur yıldır kan ter içinde inşa edilen bir siyasî hareketi küçümseyen / yoksayan,/ değersizleştiren /Pespaye /bayağı/adi/mütekebbir bir üslûp kullanmasaydı ve yalanın ve yalancı şahitlerin arkasına sığınacak kadar küçülmeseydi... Ben de benim için yazması gerçekten çok zor olan böyle bir yazıyı kaleme almazdım/alamazdım..."

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler