Haydi hep beraber arayalım

Ailesiz, ahlaksız, maneviyatsız, hayırsız, bereketsiz modern dünyadan kopmama adına yakın geçmişimizdeki en büyük ortak paydamız olan İslam Şeriatı dosyasını kapatmış bir rehavetin acı sonuçları ile kahroluyoruz. Şimdi tarladan; vahyin projesini hırsıza ve zinakara çağdaş(!) olmayan cezalar öngören bir öcü diye masallaştıran drakulaların iğrenç larvaları çıkıyor.

Ve merhametin kavrulduğu bataklıkta günlerce baba yüreğinden, ana ciğerinden kopan can parçaları arıyoruz ve bulduğumuz feryatları göz açıp kapadıkça hızla unutuyoruz.

Şu yıllar arasında kaybolup da bulunamayan çocuk sayısı için birler, onlar, yüzler, binler diye basamak basamak kahır saymak da küçültmüyor, hoyratlığımızı, duyarsızlığımızı.

Nefretimizi sardığımız idam ipi kadar kısacık bir mektup yazıyoruz soğuk makamlara ama karanlıkta ne kadar da belirsiz yüz var, mektup kayboluyor, sonra damgalı darağaçları. Heyhat ki, zihnimiz her an yeniden formatlanıyor..

Elinden ve dilinden güvende olunan bireyler yetiştirmeyi gaye edinen bir medeniyetin ahfadı için Eylül'ün ve Leyla'nın cansız bedeninden daha ağır bir yük yoktur.

El'an köylere, vadilere, ağaç diplerine ve kırlara filan değil, kendi içimize bakma zamanı. Acilen hep beraber seferber olup bir arayışa çıkma zamanı.

“Emaneeeet neredesin ses ver!! Emin komşu, emin adam, emin genç, emin kalp.. haydi nolur çık artık” diye inleme zamanı..

Dağlarda, denizlerde, arzda olmaz. Çünkü onlar o emaneti, taşıyamayız diye yüklenmediler. Olsa olsa en son kaybettiğimiz yerdedir. Tehditlerden korkup bıraktığımız yerde. Konfora, rahata dalıp terk ettiğimiz yerde.

Anlaşılan onu bulamadığımız zaman, adaleti de, muhabbeti de bulamayacağız. Selamet ve saadeti de bulamayacağız.

Bu arayışın artık hafife alınır bir tarafı kalmadı. Birilerine havale edilecek durumu kalmadı. Ben, sen, o, biz, siz onlar, isim, sıfat, zamir, kelime, cümle, Ahmet, Ayşe herkes, hepimiz bir yerlere bakalım.

Yoksa tuz buz olmuş gönüllerimizin bir kara habere daha takati kalmadı. İnanın emanetten uzak yaşamanın anlamsızlığı hiç bu kadar yığılmamıştı üstümüze..

Kim bu emanetin ne kadarını bulduysa yerine ulaştırsın, eda etsin, iade etsin, ifa etsin.

Kimsenin bu emaneti zayi etmesine, kaybetmesine müsaade etmeyelim.

Önce ahdini çiğneyene, namazı kaçırana engel olalım.

Gıybet ve dedikodu ile başkasının haysiyetini kaçırana ve şeytanca bir yola girerek Müslümanlığın izzetini çalana engel olalım.

Hakkı ve sabrı tavsiye etmeyi gevşettiğimiz zaman uğrayacağımız hüsranın dünyamıza düşen payı ile yüzleşmeden emaneti bulmamız şart.

Ve birbirinden uzaklaştıkça aldanan, aldandıkça bencilliğin avare çöllerinde kaybolan şahsiyetimizi aramamız gerek.

Dünyevi emelleri ve açgözlü hırsları arasında kaybolan kulluğumuzu aramamız gerek. Yitirdiğimiz güzel ahlakı, emr-i bil maruf ve nehy-i anil münkeri aramamız şart.

Yoksa daha çok şey kaybedeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.