​Hemşirelik özveri gerektiren bir meslektir

​Hemşirelik özveri gerektiren bir meslektir

“Hemşireliğin hızlı düşünme, karar verme, hastaya odaklanmayı gerektiren bir meslek olduğunu belirten Sabire Yılmaz, bu mesleğin sevilmeden yapılamayacağını ve özveri gerektiren bir meslek olduğunu söyledi.

Doktorluk, hemşirelik, gazetecilik ve askerlik gibi birçok meslek büyük özveri gerektirerek icra edilmesi gereken meslekler arasında yerini alıyor.

Türkiye'de sıkça rastlanan olaylardan birisi de sağlık çalışanlarının hasta yakınları tarafından darp edilmesidir. Zor şartlar altında işlerini yapmaya çalışırken hasta yakınları tarafından zaman zaman şiddete maruz kalan sağlık çalışanları, hasta ve hasta yakınları tarafından anlaşılmak istiyorlar.

Hastanede karşılaştıkları başlıca sorunlar hakkında İLKHA’ya anlatan hemşire Sabire Yılmaz, çıkan sorunların kaynağının başlıca sebeplerinden birisinin karşılıklı empati kuramamaktan kaynaklandığını söyledi.

Meslek hayatında 28 yıl geçiren ve mesleklerinin çok zor yanlarının olduğunu belirten Yılmaz, “Hemşirelik toplumun ve bireyin sağılığını korumaya, geliştirmeye yönelik takip mekanizmalarını elinde tutan bir sağlık neferidir. Hemşirelik özveri gerektiren bir meslektir. Hemşireler, görevin karşılığını maddi değil manevi anlamda almaya çalışmalıdırlar. Ancak bu şekilde başarılı olunabililir. Ben kamuda çalışıyorum. Depremlerde, afetlerde, trafik kazalarında birçok olaylarla karşılaştık. Hemşirelik hızlı düşünme, karar verme, hastaya odaklanmayı gerektiren bir meslektir. Dolayısıyla her an bu mesleği yapmaya hazır bir şekilde sokakta, evde, trafikte iş yerinde, her dakika hazır olmak gerekir. Bu meslek sevmeden yapılabilecek bir meslek değildir. Bunu karşılığında kesinlikle maddi olarak ölçülemez. Mesleği sevmemizi gerektiren başka durumlar var. Öncelikle insanlar yardım etmek, onların elinden tutmak, onlarla empati kurabilmek mesleğimizi daha güzel icra etmemizi sağlar."dedi.

“Acil serviste hemşire sayısı arttırılabilir”

Yılmaz, “Herkesin kafasında ideal çalışma şartları olabilir. Bana göre bir hastanede olmak ve gerekli imkânlara sahip olmak yeterlidir. Çünkü dünyanın birçok yerinde bu mesleği yapamayanların olduğunu düşününce şartlarımdan şikâyet etmiyorum. Tabi ki her insanın belli bazı beklentileri olabilir ama genel olarak iyi şartlarda çalıştığımızı düşünüyorum. Ameliyathane açısından baktığımda böyle ama bir acil serviste hemşire sayısı arttırılabilir." diye konuştu.

“Tartışmalar en büyük sebebi empati kuramamaktır”

Çoğu zaman iş yoğunluğundan hastanı derdi tam olarak dinlenemediğini ve empati kurulamadığını belirten Yılmaz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Empati kurulamadığı için de tartışmalar çıkabiliyor. Bu yüzden bu meslekte kişiler arası ilişkiye çok özen gösterilmesi lazım. Buna bir iletişim olarak bakılmalıdır. Karşı taraf ilk defa geliyor ve gelişi onun için çok özel bir an. Fakat bizim için çok sıradan. Gün içerisinde yüzlerce hasta ile karşılaşıyoruz. Eğer olaya bu şekilde bakarsak karşı tarafı anlayamayız ve tartışma çıkabilir. Tartışmaların en çok bu şekilde ortaya çıktığını düşünüyorum. Hasta çok dolmuş, hassasiyeti artmış olabilir. Belki de yakınını kaybetti, belki kaza geçirdi. Bir sürü hassasiyeti var. Bunları dikkate alarak kendimizi onun yerine koymalıyız. Eğer bu şekilde olursa iletişimin daha güzel olacağını, sağlık çalışanlarıyla hasta yakınları arasındaki çatışmaların en aza ineceğine inanıyorum."

"Her şeyin çözümü karşılıklı saygı ile halledilebilir"

Yılmaz, “Emin olun hiçbir acilde hasta bilerek ihmal edilmez. Hasta ve hasta yakınları bunu görmeleri gerekiyor. Hiçbir doktor, hiçbir hemşire hastanın zararına olacak bir adım atmaz. Her zaman elinden gelenin en iyisini yapar. Nasıl ki bir bankada sıra alıp bekleniyorsa hastanede de öyle olmalıdır. Bankada hiç kargaşa çıkmıyor. Genelde hastanede çıkıyor. Maalesef bunlarla karşı karşıyayız. Önümüzdeki en büyük problem budur. Hizmet ve şartlar iyileştikçe beklentiler artıyor. Bu sefer de hastalar sağlık çalışanlarını anlamıyorlar. Biraz da onların empati kurması gerekir. Nasıl bir hemşire, bir doktor empati ile yaklaşarak hasta için elinden gelenin en iyisini yapıyorsa hasta yakınının da bunu görmesi ve daha iyi niyetli daha sakin olmaları gerekiyor. Bu şekilde yapılarak süreç birlikte daha hızlı atlatılabilir. Bu süreç bir iğne yapmak, bir serum takmakla bitmiyor. Bazen aylarca hastanede yatmak gerekiyor. Her şeyin çözümü karşılıklı saygı ile halledilebilir." dedi.

“Basın yoluyla ve okullarda iletişim eğitimi verilerek farkındalık oluşturulabilir”

Yaşanan sorunların eğitim ile çözülebileceğini söyleyen Yılmaz, “Eğitim ve farkındalık çok önemlidir. Kendi hastanemizde yapılan hizmet içi eğitimlerde hastaya yaklaşım, şiddetin önlenebilmesi, empati kurulması, kişiler arası ilişkiler gibi çok eğitimler veriliyor. Hasta okulları yapılıyor. Bunun daha da çok yaygınlaştırılması gerekiyor. Hasta okullarında hastalıkla ilgili eğitim veriliyor. Burada daha çok hasta ve hasta yakınlarına yönelik iletişim eğitimi verilebilir. Basın yoluyla ve okullarda iletişim eğitimi verilerek farkındalık oluşturulabilir. Karşı tarafın da bir robot olmadığı, insan olduğu, kendileri için çalıştığını görmesi, fedakârlık yaptığını görmesi gerekiyor. Bazen nöbetler çok yoğun geçebiliyor ve olağan üstü haller olabiliyor. Beklenmeyen olaylar, trafik kazaları gibi olaylar gidişatı aksatıyor ve farklı çözümler aranıyor. Dolayısıyla hastanın beklemesi gibi birçok sorunlarla karşılaşılabiliyor. Hastaya biraz daha vakit ayırıp eğitim yapılırsa bu sorunların birlikte aşılacağına inanıyorum." diye konuştu.

“Hemşire ve doktorların dünyanın her yerinde bu mesleği yapabilme hassasiyetine sahip olması gerekiyor”

Afrika, Filistin, Suriye gibi ülkelerde sağlık anlamında ciddi ihtiyaçların olduğunu belirten Yılmaz, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Afrika'ya birçok gez gönüllü olarak gittim. Oraya gittiğimde dünyada ne kadar çok fazla derdin olduğunu, bizim kendi ülkemizde her şeyi ne kadar büyüttüğümüzü gördüm. Orada sağlık hizmetine o kadar muhtaç insan o kadar aç bebek var ki anlatılmaz. Şartlar gerçekten çok kötü ve bize ihtiyaçları var. Mesleğimizi sadece kendi iş yerimiz olarak değil dünyanın her yerinde icra edebilme hassasiyetine sahip olmalıyız. Elimizden daha fazla ne gelebilir, belki birinin elini tuttuk, belki üzerini değiştirdik, belki mama vererek karnını doyurduk. Hemşire ve doktorların dünyanın her yerinde bu mesleği yapabilme hassasiyetine sahip olması gerekiyor. Oradaki tıbbı şartların yetersizliğini gördüm. Ne kadar çok israf içerisinde yaşadığımızı hissettim. Kolostomi hastası olan bir insanın basit bir torbası bile yoktu. Çocuk yatakta ölümü bekliyordu. Kolstomisine bir torba bile bağlanamamıştı. Karnından bir delikle yatağında ölümü bekliyor. Annesi sadece ölümünü beklemek zorunda kalıyor. Bu kadar çaresizliğin olduğu bir dünyada kendi imkânlarımızı daha verimli, daha iktisatlı nasıl kullanabileceğimizi ve olanlara ülke olarak, bireysel olarak arkamızı dönemeyeceğimizi hissettim. Dünyadaki ihtiyaç sahiplerine nasıl ulaşabiliriz diye farkındalık oluşturulabilir. STK’lara daha fazla iş düşüyor. Devletin de desteğiyle bu hizmetin yaygınlaştırılması ve kalıcı hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.”

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.