Hizbullah Mahpuslarının Dramı Yürek Parçalıyor

Hizbullah Mahpuslarının Dramı Yürek Parçalıyor

28 Şubat sürecinde çocukları Kuran dersi verdiği için sistemin zulmüne maruz kalan Hizbullahi Mahpusların ve ailelerinin dramı yürek parçalıyor.

ŞANLIURFA- 28 Şubat sürecinde dindar insanlara yaplan zulümlere maruz kalan binlerce aileden biri olan Göv ailesi, 28 Şubat sürecinde daha lise son sınıfta iken yakalanarak her türlü işkenceye maruz bırakılan sonra da suçsuz yere 36 yıl hapse mahkum edilen oğulları İbrahim Halil Göv’ün ve O’nunla aynı kaderi paylaşan dindar insanların serbest bırakılmasını istiyor.

“O’nun ahlakı o kadar güzeldi ki komşularımız hala oğlumu unutmadıklarını söylüyorlar”

Oğlunun herkesin takdirini kazanan bir ahlaka sahip oluğunu dile getiren anne Göv, “Okula gidiyordu okuldan sonra da öğle namazını kılıp camiye Kur’an öğrenmeye gidiyordu. Biz de camiye Kur’an öğrenmesine izin veriyorduk. Bir gün olsun onunla ilgili bir sorunla karşılaşmadık ne arkadaşlarından ne de komşularımızdan onunla ilgili bir şikâyet gelmedi. 7 yaşından itibaren namazını kılıyor Kur’an okuyordu biz de ‘kendimize Allah’ın rahmetidir bundan daha güzel ne olabilir ki diyorduk. Yolda giderken başını kaldırıp etrafa bakmazdı. O sadece Kur’an’ına ve namazına dikkat eder ver önem verirdi. Ceylanpınar’daki tüm komşularımız daha sağdırlar ve bazen görüşüyoruz. Oğlumdan bahsettikleri zaman ‘onun hatırına sizin komşuluğunuzu ve oğlunuzu unutmadık’ diyorlar.” ifadelerini kullandı.

Herkes bayram yapmaya biz ise cezaevi görüşüne hazırlanıyorduk...

‘Oğlum bu kadar yıl içeridedir artık o da biz de yıprandık bırakılmasını istiyoruz’ diyen anne Göv, “ İnsanlar bayram günlerinde bayramı kutlamak için hazırlanırken biz oğlumla görüşe gidebilecek miyiz diye hazırlanıyorduk. Biz bunu derdine düşüyorduk. Artık yeter bu kadar yıldır içeridedir bırakıldı. PKK’ den o kadar yakalanan oluyor 4 ay içerisinde tekrar bırakıyorlar. Oğluma 36 yıl verdiler ne yapmış, kime zarar vermiş, kimi öldürmüş. Oğlumun tek suçu Kur’an okumak ve namaz kılmak.” sözlerini kullandı.

“Annesi hastalandı şeker krizine girdi 1 yıl boyunca ziyaretine gidemedik”

Oğullarının yakalanmasından çok sonraları haberdar olduklarını söyleyen baba Mehmet Göv, “Niçin yakalandığını sorduğumuzda ne görebildik ne de bir bilgi alabildik. Bize hiç göstermediler bir anda kayboldu. Bir de baktık ki Diyarbakır’daymış. Nasıl yakalandığından bile haberimiz olmadı. Diyarbakır’dan Bingöl’e sevk ettiler. Bingöl’e gidip gelmede sorun yaşıyorduk. Kışın yollar kapanıyordu yolda kalıyorduk PKK’lilerr yolları kesiyorlardı. Bingöl’de kimseyi tanımadığımız için gidip otellerde kalıyorduk. Bu zorluklardan dolayı 3 ayda ya da 6 ayda bir ziyarete gidebiliyorduk. Annesi hastalandı şeker krizine girdi 1 yıl boyunca ziyaretine gidemedik.” dedi.

Şanlıurfa cezaevi görevlileri, görüş öncesi ‘mantonuzu ya da çarşafınızı çıkarın’ diyorlardı

Oğlunun dilekçeyle Şanlıurfa Cezaevine geldiğini belirten baba Göv, “Oğlum verdiğimiz dilekçeler neticesinde Şanlıurfa cezaevine getirildi. Burada gardiyanlar kadınlar için ‘mantonuzu ya da çarşafınızı çıkarın’ diye zorluk çıkarıyorlardı. Kadınlar üzerlerini açmayınca manto ve çarşaflarını yırtmaya çalıştılar. İbrahim Halil ve arkadaşları bu durumu görüp müdahale edince onu ve arkadaşlarını tekrar Bingöl cezaevine sürgün ettiler. Orada da onlara 40 gün boyunca işkence ettiler. 8 ay boyunca da tek başına hücreye kapattılar. 3-4 defa görüş için gittiğimizde onu göremeden geri döndük.” şeklinde konuştu.

Baba Göv, oğlunun lise son sınıfta iken yakalandığını yarım kalan okulunu cezaevinde açık öğretime yoluyla okuyarak işletme ve adalet bölümünden mezun olduğunu söyledi.

İşkenceyle bazı kağıtlar imzalatmışlar

Cezaevi görüşlerinde oğlunun kendilerine akla hayale gelmeyecek işkenceler yapıldığını anlattığını söyleyen baba Göv, oğlunun Kuran dersi vermekten başka hiçbir suçunun olmadığını ama gözaltındayken işkenceyle bazı kâğıtların imzalattırıldığını ifade etti. Göv, “Kendisine ne için yakalandığını sorduk. O da bize ‘işkence esnasında zorla benim olmayan ifadeyi imzalatmaya çalışıyorlardı. Mahkemeye gidip bu ifadenin benim olmadığını söylediğimde bana tekrar işkence yapıyorlardı. Oğlum Kur’an davasından dolayı içeridedir yoksa çok şükür herhangi bir suç işlememiştir. Çocuklarımız zindanlarda genç yaşlarında çürüyorlar. Yetkililer lütfen bu insanları görsün ve onların serbest kalmaları için af çıkartsınlar. Askeri öldürenler içeride biraz kaldıktan sonra tekrar çıkıyor ama mütedeyyin insanları ne gören var ne de sahip çıkan var.” dediğini belirtti.

Okul müdürü oğlum için bana ‘Allah sana bir melek vermiş’ diyordu

Oğlunun herkes tarafından takdir edilen bir ahlaka sahip olduğunu söyleyen baba Göv, “Okul müdürüne onun durumunu sorduğumda ‘Allah sana bir melek vermiş’ diyordu. 925 öğrencinin içerisinde o birinciydi hem ahlakı yönden hem dersleri yönünden diyordu. 5-6 yaşından itibaren Kur’an dersi almaya gidiyordu bundan sonra hem okula hem de Kur’an dersine devam etti. İşte Kur’an dersi vermeyi suç olarak gördükleri için oğlumu cezaevine koydular.” diye konuştu.

“O gün oğluma ceza verenler bugünkü Ergenekonculardır”

Son olarak yetkililere seslenen baba Göv şöyle konuştu: “Bu gençleri serbest bırakmaların istiyorum çünkü bu gençler bir suç işlememişler aksine insanları ıslah etmişler. Bu nedenle tekrardan yargılanmalarını ve serbest bırakılmalarını istiyorum. O gün oğlumu yakalayıp ceza verenler bu gün Ergenekon davasından yargılanıp cezaevine girenlerdir. Oğlum 8 yıl boyunca mahkemesi devam etti ve 28 Şubatla beraber müebbet hapis cezası verildi.” şeklinde konuştu.

90’lı yıllarda JİTEM’in kirli işleri dindar insanların üzerine atıldı

Amcam oğlu medreseden ve camilerden çocuklarına Kuran-ı Kerim dersi verdiği için yakalanarak cezaevine atıldığını söyleyen Hasan Göv, 90’lı yıllarda JİTEM tarafından işlenen cinayetlerin işkence ile dindar insanların üzerine atılmaya çalışıldığını söyledi.

Ergenekon ve Balyoz davasında birçok kişinin serbest bırakılmasına karşılık dindar insanların zindanlarda çürütülmesine tepki gösteren Göv, hükümete çağrıda bulunarak bu insanların serbest bırakılmasını istedi.

Dosyasında herhangi bir suç yok, tek suçu Kuran dersi vermek

Abisinin 1992’de bu yana suçsuz yere içerde olduğunu ifade eden Fehmi Göv, “Bu gün dosyasını açıp baktığınız zaman dosyasında herhangi bir suç göremezsiniz. Biz küçükken medresede Kuran-ı Kerim öğreniyorduk. Kuran-ı Kerim öğretmek suçsa bugün bütün cami hocalarımızı yakalamamız lazım. Bu gün diyanet çocuklarına yaz kursu adı altında ders veriyor. Eğer bu suç değilse bu insanlar neden içeride. Abim 22 yıldır suçsuz yere içerde bu bir ömür demek bu insanlar boş yere 22 yıldır içerde yani bunlara artık bir dur demek gerekiyor.” diye konuştu.

“Abimi ya kitap ya da Kuran okurken uyuyakaldığını görürdüm”

Abisinin hiçbir zman sabah namazını terk etmediğini söyleyen Göv şöyle devam etti: “Şöyle diye bilirim mesela biz küçükken namaz kılardık ama bazen sabah özellikle kışın sabah namazına kalkmak zor olur özellikle abdest almak zor olur ama ben onun sabah namazı kaçırdığını hiç görmedim. Kalkar buz gibi suda abdestini alırdı. Ve ben hiç unutmam ya onu sabahları kalktığımda bazen bizim ders çalışma masamız vardı masanın üzerinde Kuran okurken uyumuş ya da yatakta kitaplarıyla birlikte uyumuş görürdüm. Şu an ezbere bildiğim sureleri onun vesilesiyle ezberledim.” (Osman Gülebak- Mehmet Demir- Sedat Kuşulay- İLKHA)















 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler