İhvan: 'Barışımız silahla daha da kuvvetlendi'

İhvan: 'Barışımız silahla daha da kuvvetlendi'

İhvan-ı Müslim yetkililerinden Prof. Dr. Muhammed Nasır Said İLKHA’ya yaptığı açıklamada, artık darbecilere karşılık vereceklerini belirterek, barışlarının silahla beraber daha da kuvvetli hale geldiğini söyledi

Mısır’da son zamanlarda gelişen gelişmeleri İlke Haber Ajansı’na değerlendiren Mısır’a girişi yasaklı,  İhvan-ı Müslimin yetkililerinden Muhammed Nasır Said önemli açıklamalarda bulundu.

 

İhvan-ı Müslim’in silahlandığı yönündeki iddiaları doğrulayan Muhammed Said, “Bugüne kadar ‘barışımız silahımızdan daha kuvvetli’ sloganını kullanıyorduk. Ancak şimdi Mısır’da başlayan halk direnişiyle beraber silahlanma, bizim barışımızı silahla daha da kuvvetlendirdi diyoruz.” dedi.

 

Mısır’a girişi yasaklı olan ve yakalandığı zaman idamla cezalandırılacak olan Said, Mısır’da yaşanan son gelişmeleri ve kendilerini silahlı mücadeleye iten sebepleri anlattı. Said, “Darbe’yi yapan mücrim Abdülfettah Sisi, öyle bir süreç başlattı ki, şer-i Cumhurbaşkanı olan Doktor Muhammed Mursi'yi ve İhvan-ul Müslimin’e karşı büyük bir darbe gerçekleştirdi. Ve Muhammed Mursi'yi iki ay boyunca kimsenin bilmediği bir yere koydular.” dedi.

 

“ 40 bin küsur kişiyi tutuklayıp cezaevine attılar, 2 bin kişi hakkında idam verdiler”

Amerika kuklası Sisi ve darbeci cunta yönetimini kendi hakim ve savcılarıyla özelde İhvan’a ve diğer cemaatlere ceza yağdırmaya başladıklarını hatırlatan Dr. Said, “Ve 40 bin küsur kişiyi tutuklayıp cezaevine attılar. Daha sonra da 2 bin kişiye idam cezası verdiler. Kimilerine de Muhammed Biltaci gibi 3 veya 4 kez idam cezası ve 120 sene hapis cezası verildi. Müslüman kardeşlerin lideri olan Muhammed Bedi’ye de 4 idam hükmü verildi.” şeklinde konuştu.

 

“Bizi bu yeni sürece dâhil eden mesele, genç kızlarımıza yapılan tecavüzdür”

Daha önce de kendisiyle yaptığımız röportajda İhvan’ın kırmızıçizgilerinden olan bayanların namusuna el uzatıldığını ve İhvan'ın böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceğini belirten Dr. Said şimdi başlayan silahlı direnişin de bundan kaynaklandığına değindi. Bu sürecin bayanların namusuna el uzatılmasıyla başladığını kaydeden Dr. Said, “Ve ne yazık ki, en önemlisi olan ve ihvan’ın en hassas olduğu nokta olan, belki de bizi bu yeni sürece dâhil eden mesele, genç kızlarımıza yapılan tecavüzdür. Cezaevi’nde 60’dan fazla bayandan 30 genç kıza ve kadına, Allah’ın laneti üzerine olan Sisi’nin askerlerinin yaptığı tecavüzdür.” diye konuştu.

 

Halk şuan ihtiyaçlarını karşılamada bile zor durumda

Bununla da yetinmeyen zalimlerin, çok sayıda kadını dul ve çocukları da yetim bıraktığını belirten Dr. Said, “Mısır’da bulunan âlimler ya cezaevinde ya aranmakta ya da Mısır’ın dışındaki ülkelerde iltica etmektedir. Binden fazla âlim Mısır’ın dışında bulunmaktadır. Gerçekten de biz Mısır’dan çıkmakla sadece kendimizi muhafaza etmiyoruz. Mısır’da olup biteni anlatıp, yaymaya çalışıyoruz. Mısır ekonomisinden bahsedecek olursak; 90 milyon vatandaşın tahmin edilen rakamlarda darbe öncesi kişi başına düşen borç miktarı 5 bin Mısır parası iken, şuan bu rakam 5 katına yani 30 bine çıkmış durumda. Halk şuan ihtiyaçlarını karşılamada bile zor durumda. Aynı şekilde güven şuan hiç kalmamış durumda. Öldürülmek, tutuklama, hırsızlık, tecavüz, saldırı; özelde İhvan’a ve Mısırlılara karşı yapılıyor. İhvan’a karşı yapılan her şey serbest. İhvan’ın banka hesaplarına, şirketlerine, hastanelerine, okullarına, hatta önceden fakirlere yardım dağıtan yardım vakfına bile el konulmuştur.” ifadelerini kullandı.

 

“Mısır gibi stratejik öneme sahip bir ülkenin güçlenmemesi etrafındaki Arap ülkelerinin güç almaması için yapılıyor”

Bir diğer önemli hususun Gazze’nin can damarı olan tünellerin ve sınır kapılarının tamamen kapatılmış olması olduğunu dile getiren Prof. Dr. Said, “Refah ve Seyne arasındaki bölgede olan tünelleri’ de son Gazze savaşında tamamen kapatıp hiçbir tıbbi ve insani yardımın gitmemesini sağladılar. Gazze önceden kuşatma altındaydı, evet ama şuan tamamen kuşatma altında. Tabi bunları bu kadar rahatlıkta yapmasının sebebi; Amerika, İsrail, Avrupa ve diğer Arap ülkeleridir. Örnek, en büyük yardımı yapan Suudi Arabistan, Sisi'ye yardım konusunda söz vermişti. Arap Baharı’nın İslam Baharı’na dönüşmemesi için çalışıyor bu rüzgârı tersine çevirmek istiyorlar. Sadece Müslüman kardeşlerin zayıflaması için değil, Mısır gibi stratejik öneme sahip bir ülkenin güçlenmemesi ve etrafındaki Arap ülkelerinin buradan güç almaması için yapılıyor. Aynı şey Suriye için de söz konusu.” şeklinde konuştu.

 

“25 Ocak devriminin yıldönümünde 30’dan fazla kişinin katledilmesi, bardağı taşıran son damla oldu”

Bu tür ve benzerleri durumların ve son olarak 25 Ocak devriminin yıldönümünde 30’dan fazla kişinin katledilmesinin, bardağı taşıran son damla olduğunu ifade eden Said, bu durumun, kararların değişmesine ve devrimi yeni bir sürece yani ‘Halk Devrimine’ götürdüğünü söyledi. Said, "Bu ‘Halk Direnişi’ 25 Ocak devrimi yıldönümünde başladı. Ve 'Bahar Devrimi hatırası’ olarak yapıldı. Ama biz diyoruz ki; “Bu yeni bir devrim başlangıcıdır. Bu darbe sürecinde asker ve darbe yanlıları bizimle sürekli dalga geçtiler. ‘Sürekli aptal gibi öldürülüyorsunuz.’ diyorlardı.” ifadelerini kullandı.

 

“Silah, barışın kuvveti oldu”

İhvan lideri Muhammed Bedi’nin, önceleri sürekli olarak, "Barışımız silahtan daha kuvvetli” sloganıyla, Sılmiyye, Sılmiyye (barış barış) dediğini anlatan Said, “Ama şuan, bu tabir gerçekten de önemli “Barışımız silahla beraber daha kuvvetli” olarak değişti. Yani silah, barışın kuvveti oldu. Aynı şekilde bu tabir de önemli “Sürekli mutlak barışçıl yöntemler zarardır.” Çünkü biz ne kadar barış dediysek onlar da o kadar silah dedi ve bizi katletti. Kısacası Bundan dolayı slogan ve taktik değişti ve şuan halk direnişinde gençler çıkmış ve “cezalandırma hareketi” adı altında devrimi yürütmekteler.” vurgusunda bulundu.

 

“Bütün general ve komutanların isim listesi ve adresleri gençlerde mevcut”

Mısır halkının kararlı bir o kadarda cesur olduğunu ifade eden Prf. Dr. Said, “Önümüzde iki yol mevcut. Birincisi protestolar günlük olup sabahtan akşama kadar, bir buçuk sene böyle devam etti. Ve her fırsatta baltacılar direnişçilere saldırıyordu. Baltacıların ve bütün general ve komutanların isim listesi ve adresleri gençlerde mevcut. Ve tasfiye edilecekler. Sebep ise; halkı katletmeleridir. Şuan kalan asker ve polisler Sisi’ye bağlı itaatkâr olanlardır. Allah azze ve celle Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor; “Eğer (bir suçtan dolayı) ceza verecek olursanız size yapılan azab ve cezanın misli ile ceza verin.” Ey akıl sahipleri; sizin için kısasta hayat vardır” buyuruyor. Bu bir savunmadır.” şeklinde konuştu.

 

“Silahlı direniş; halk direnişidir"

Polis merkezlerine, emniyetlere, askeri merkezlere şuan saldırılar olup bombalarla eylemler düzenlendiğini kaydeden Prof. Dr. Said, “Amerika şirketlerine de saldırı vardır. Şuan hafif silahlarla ve küçük örgütlenmelerle bu olmakta ama gitgide bu büyüyecek ve bütün Mısır'ı kapsayacaktır. Bu darbenin düşmesi uzak da, yakın da olsa sabırla beklenecektir. Silahlı direniş; halk direnişidir. Halk ve gençler böyle istiyor artık. Barışçıl direniş ve silahlı direniş artık yanyanadır. Bundan sonra kızgın Cumalar adı altında halk kendini protestolara ve zorlu günlere hazırlayacak. Asker, polis ve baltacılar bize ne şekilde saldırırlarsa, aynı şekilde karşılık alacaklardır.” ifadelerine yer verdi.

 

“Baltacılar, gençlerin verdiği karşılıklar nedeniyle artık saldıramıyor”

 Şuan baltacıların, gençlerin verdiği karşılıklar nedeniyle artık saldıramadığına dikkat çeken Said, “Artık gerçekten de bundan böyle güzel haberler alıp güzel şeyler göreceğiz. Arap baharı eskisinden daha güçlü bir şekilde devam edecek ve mazlumların kurtuluşu yakın olacaktır. Mısır başarırsa ümmet başaracaktır. Yakında tüm Ortadoğu'nun Filistin’in Kudüs’ün Suriye’nin ve tüm İslam coğrafyasının rahat ve huzurlu bir şekilde olduğunu göreceğimiz zamanlar yakındır. İnşallah. Biz bunları kendimize göre, yorumlamıyoruz, görünen şeyler bunları gösteriyor.” diye konuştu.

 

“Mısır’ı gündemde tutacak programlar düzenlenmeli”

Son günlerde kamuoyunda Mısır konusunun pek fazla konuşulmadığını belirten Prof. Dr. Said, son olarak şunları söyledi: “Mısır'ı sürekli gündemde tutarak ve bununla ilgili programlar düzenleyerek, insanların daha çok bilinçlendirilmesini sağlamalıyız. Ben buna şahsım adına hazırım. Ve siz değerli kardeşlerimden özellikle dua istiyorum. Son olarak bana bu şansı tanıdığınız için size gerçekten de çok teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. Allah ayaklarımızı yolunda sabit kılsın.”  (Zeki Aras - İLKHA)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.