İktidarda olanlar FETÖ’nün HÜDA PAR’a kumpasına sessiz kaldı

İktidarda olanlar FETÖ’nün HÜDA PAR’a kumpasına sessiz kaldı

​Yargıtay'ın, FETÖ tarafından kurulan kumpas davasında parti yöneticileri hakkında verdiği mahkûmiyet kararını değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, iktidarda ve muhalefette olanların FETÖ’nün kumpaslarına karşı sessiz kaldığını söyledi.

HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesinin, FETÖ tarafından kurulan kumpas davasında Genel Başkan Yardımcılarından Sait Şahin, M. Bahattin Temel ve Gazeteci Fikret Gültekin'e verilen 6 yıl 3 aylık hapis cezasını onamasına ilişkin İLKHA’ya dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

17-25 Aralık operasyonlarından sonra FETÖ’nün nasıl bir kumpas ekibi olduğu bizzat görülmesine rağmen, başlattığı kumpasın devam ettirildiğini söyleyen Sağlam, "İkinci aşamadaki yargılama sırasında bir tedbir alınmaması, yargının bunlara lakayt kalması, FETÖ’nün başlattığı soruşturmaları aynen olduğu gibi devam ettirmesini doğru bulmuyoruz." dedi.

FETÖ’cü şahısların gönderdiği bir e-posta ile Genel Başkan Yardımcıları Sait Şahin, M. Bahattin Temel ve gazeteci Fikret Gültekin’e kumpas kurulduğunu söyleyen Sağlam, FETÖ’nün kendilerine engel olarak gördüğü gerek İslami hassasiyeti olan gruplar, gerekse de diğer gruplara kumpaslarla bertaraf etmeye çalıştığını vurguladı.

Adaletin şahıslara bağlanabilecek bir husus olmadığının altını çizen Sağlam, yaşanan hukuksuzluklara ayırım gözetmeksizin herkesin karşı çıkması gerektiğini söyledi.

 "FETÖ’nün başlattığı kumpas devam ettirildi ve arkadaşlarımıza ceza verildi"

17-25 Aralık operasyonlarından sonra hükümetin FETÖ’nün nasıl bir kumpas ekibi olduğunu bizzat gördüğünü ve buna karşı kendince tedbir aldığını ama başka şahıslara yapılan operasyonlarda herhangi bir önlem almadığını söyleyen Sağlam, "Bu arkadaşlarımızın yargılama aşamasında Mustazaf-Der kapatıldı, Mustazaflar Hareketine evrildi. Daha sonra HÜDA PAR kuruldu. Genel Başkan Yardımcımız Sayın Sait Şahin o dönemde Mustazaf-Der’in Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Şube başkanıydı. Mayıs 2013 tarihinde bugün ceza alan üç arkadaşımıza, ‘örgütün üst düzey yöneticiliği’nden ceza verildi. Geri kalan 16 şahsa da örgütün sair afradı olduğu gerekçesiyle ceza verilmişti. Bu verilen cezalar Yargıtay’da bozuldu. Üyelikten ve yöneticilikten ceza alan bu 3 arkadaşımıza, yöneticilikten ceza verilmemesi gerektiği yönünde bir düşünceyle karar bozuldu ve mahkemeye iade edilmişti. Bu süreçte FETÖ’nün yargıda ve emniyete hâkim olduğu bir dönem olduğu için bu konuda asıl operasyon çekenlerin, kumpası kuranların FETÖ’cü olduklarını söylemek yerinde olur. Ancak dosya Yargıtay’da bozulduktan sonra ikinci kez yargılama aşamasında 17-25 Aralık operasyonları olmuş, hükümet aslında bu ekibin nasıl bir kumpas ekibi olduğunu bizzat gördü ve buna karşı kendince tedbir aldı. Ama başka şahıslara, başka gruplara yapılan operasyonlarda maalesef herhangi bir önlem alınmadığı için bu ikinci aşamada aynen FETÖ’nün başlattığı kumpas devam ettirildi ve arkadaşlarımıza bu cezalar verildi. Belki birincisini FETÖ’nün kumpası ya da operasyonu olarak görebiliriz ama ikinci cezada burada FETÖ’nün etkin olduğunu söylemek doğru değil sanırım." ifadelerini kullandı.

"İktidarda ve muhalefette olanlar FETÖ’nün kumpaslarına karşı sessiz kaldı"

Yargılanmaların, her aşamasında iktidarda olan şahısların bilgisi dâhilinde olduğunu ve buna karşı bir tedbirin alınmadığını sözlerine ekleyen Sağlam, "Türkiye’de iktidarda olan, muhalefette olan şahıslar FETÖ’nün nasıl bir kumpas yapabileceğini, nasıl bir ihanet içinde olduğunu gördüğü halde, diğer şahıslara, ucu hükümete dayanmayan operasyonlarına karşı sessiz kaldılar. Bizim arkadaşlarımız da bunun kurbanıdırlar. Aslında 2013’te arkadaşlarımız ceza alırken, bugün iktidar olan şahıslar aynen 2013’te de iktidarda idiler ve buna muttali (bilgi sahibi) oldular. Bunun her aşamasında bugün iktidarda olan şahısların bilgisi dâhilindedir. Bu nedenle biz özellikle bu ikinci aşamadaki yargılama sırasında bir tedbir alınmaması, yargının bunlara lakayt kalması, FETÖ’nün başlattığı soruşturmaları aynen olduğu gibi devam ettirmesini doğru bulmuyoruz." dedi.

"FETÖ’cüler birini bertaraf etmek için hukuki gerekçelerin arkasına sığınma ihtiyacı hissetmediler"

FETÖ’cü şahısların gönderdiği bir mail ile arkadaşlarına kumpas kurulduğunu söyleyen Sağlam, "Bunlar o zaman hem emniyet, hem yargı, hem de yüksek yargıya hâkim oldukları için, birini bertaraf etmek için çok fazla hukuki gerekçelerin arkasına da sığınma ihtiyacı hissetmediler. Ancak bizim dosyamızda dile getirdikleri iddialarda arkadaşlarımıza 28 Ocak 2011 gününde operasyon yapılıyor. Sabah saat 5-6 sıralarında arkadaşlarımız gözaltına alınıyor. Kendilerine yöneltilen suçlama 28 Ocak günü belki de gözaltına alındıktan saatler sonra kendilerine gönderilen bir mail ile ‘firar eden bu şahısların kaçmasına yardımcı oldunuz’ iddiası yönetiliyor. İddia edilen mailin ne zaman, nereden ve kimin gönderdiğini araştırma talepleri dikkate alınmadı." ifadelerine yer verdi.

"FETÖ, kendilerine engel gördüğü bütün grupları bertaraf etmek için uğraştı"

FETÖ’nün mağdur ettiği gruplardan sadece bir tanesi olduklarını ifade eden Sağlam, sözlerini şöyle devam ettirdi: "Biz on yıllardan beri bunların ne şekilde hareket ettiklerini biliyoruz. Maalesef o dönemde iktidarda olan şahıslara ve topluma bunu anlatamadık. Çünkü bunların alt tabakasında bulunan ibadet kısmını temsil eden şahısların bazılarında samimiyet vardı. Belki insanlar hep bunu gördüğü için bunların ne derece hile ve ihanet içerisinde olduklarını kabul etmek istemediler. Biz aslında daha önce de dile getirdik. Bu yapı kendilerine engel gördükleri, kendilerine rahatsızlık verebileceğini düşündüğü bütün grupları bertaraf etmek için uğraştılar. Sadece bize karşı yapılmadı bu. Gerek İslami hassasiyeti olan gruplar, gerekse de diğer gruplara da kendilerine engel olduğunu gördüğü andan itibaren bu şekildeki kumpaslarla bertaraf etmeye çalıştılar. Biz de bunlardan bir tanesiyiz."

"Arkadaşlarımızın cezalarının onanmasını sadece FETÖ’ye bağlamak çok gerçekçi olmaz"

Adalet terazisinin çok hassas tutulması gerektiğinin altını çizen Sağlam, "Arkadaşlarımızın cezalarının onanmasını sadece FETÖ’ye bağlamak çok gerçekçi olmaz. Uzun bir süredir yüzde 100 olmasa da büyük bir temizlik yapıldığını herkes kabul ediyor. Bu nedenle bu şekilde zulme uğramış, kumpasa maruz kalmış insanların da dinlenmesi lazım. Bu sadece bize yönelik bir şey değil. Bizzat FETÖ’cü olarak tanımlanan şahısların bir kısmının da yine FETÖ mağduru olduğunu müşahede ediyoruz. Çok dikkatli olmak lazım. Adalet terazisini çok hassas tutmak lazım. Bir mazlum için belki on tane suçlu bırakılabilir ama bir suçluyu yakalamak için on tane mazlumu cezaevine atmak, adaletin kabul edebileceği bir husus değildir. Bu konuda dikkatli olmak gerekiyor." dedi.

"Gündemde tutmaya devam edeceğiz"

Sadece kendilerine yönelik değil, kendileri dışındaki kişilere yapılan haksızlıkları da gündeme getirdiklerini söyleyen Sağlam, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz hakkımız vardı onu yaptık. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkımız vardı onu da yaptık. Bu olağanüstü kanun yolları her ne ise bunun sonuna kadar takipçisi olacağız. Bunun yanında siyaseten de gündemde tutmaya devam edeceğiz. Çünkü adalet şahıslara bağlanabilecek bir husus değildir. Bir yerde bir haksızlık varsa bütün insanları ilgilendiriyor. Bugüne kadar sadece bize karşı yapılan haksızlıkları değil, bizim dışımızda yapılan haksızlıkları da gündem ettik, bununla ilgili mücadele ettik. Bundan sonra da bu mücadelemizi devam ettireceğiz inşallah." ifadelerine yer verdi.

"FETÖ’nün kumpasla başlattığı bir operasyonun devam ettirilmesi, kabul edilebilecek bir şey değildir"

Bu kumpasların sürdürülmesinin sadece FETÖ’ye bağlamanın doğru olmadığını söyleyen Sağlam, "Tamamen insani duygularla ve İslami hassasiyetle halkına hizmet etmek isteyen bir Mustazaflar Hareketi var. Sonradan bu HÜDA PAR’a evrildi. Bu insanların hizmeti ve çalışmaları birilerini rahatsız etti diye bir kumpas sonucu bunları, yollarının üstünden atılması uğraşlarıdır. 17-25 Aralık operasyonlarından sonra FETÖ’nün yaptığı kumpaslar görüldükten sonra bunun sürdürülmesi artık FETÖ kumpası olmaktan çıkardı. Bunu artık iktidar sahipleri yapıyor. Bu usulsüzlüğün nasıl başladığı görüldükten sonra bu şekilde devam ettirilmesini mantıken de siyaseten de izahının mümkün olmadığını düşünüyoruz. FETÖ’nün kumpas sonucu başlattığı bir operasyonu, en az bizim kadar zarar gören bir yapının devam ettirmesi, bir nevi onların yaptığının aynısını yapması doğrusu kabul edilebilecek bir şey değildir." dedi.

"Masum olan birileri cezaevine atılmak isteniyorsa buna herkesin karşı çıkması lazım"

Yapılan  hukuksuzluğa herkesin karşı çıkması gerektiğini söyleyen Sağlam, "Hukuki açıdan hiçbir kural ve kaide tanımadan masum olan birileri, cezaevine atılmak veya bertaraf edilmek isteniyorsa buna her insanın karşı çıkması lazım. 'Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ diye bir tabir var. Olayın iç yüzünü bilmedikleri için herkes bu şekilde değerlendiriyor. Hâlbuki olayın iç yüzüne bakıldığında öyle bir şey yok. Ateşi yakan da 'duman var' diyen de aynı mihraklardır. Ortada karıştırılan bir fitne var. O fitnenin bertaraf edilmesi lazımdır. Biz buna dikkat çekmek istiyoruz. Bu yapı, tamamen masum ve mazlum olan insanları kendilerine engel gördüğü için kumpas kuruyor. Diğer insanların mutlaka buna engel olması lazım, buna karşı her kes gücü yettiğince mücadele etmesi lazımdır. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz." şeklinde konuştu. (Ramazan Casuk-İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.