İslamofobi anti-İslam noktasına gelmiştir

İslamofobi anti-İslam noktasına gelmiştir

​Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, insanların zaaflarını, hatalarını alıp da İslam’a dil uzatmanın İslamofobi olduğunu ifade ederek, "İslamofobi, anti-İslam noktasına gelmiştir." dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) Halkalı kampüsünde "Bilgiden Bilince" başlıklı konferans verdi.

İZÜ Uluslararası İslam Ekonomi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen konferansta konuşan Erbaş, Peygamberlerin insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için gönderildiğini ifade etti.

Erbaş,  "Bütün peygamberler toplumu İslam’la aydınlatmak için gönderilmişlerdir. İstisnasız hepsinin getirdiği mesajın ortak adıdır İslam. O açıdan Hazreti Adem’den itibaren Hazreti Muhammed’e kadar bütün peygamberler İslam Peygamberidir." dedi.

Erbaş, Hazreti Peygamber’in 23 sene boyunca yorulmak bilmeden insanları İslam’a çağırdığını anlatarak "13 yıl Mekke’de, 10 yıl Medine’de aldığı vahiylerle bütün insanları aydınlatmaya çalıştı." ifadelerini kullandı.

Erbaş, Hazreti Peygamber’in Medine’ye hicret ettiğinde ilk olarak, Mescid-i Nebevi’yi ardından da içinde suffeyi kurarak, ilmin, bilginin üretilmesini orada sağladığını söyledi.

İslam’ın ilme ve bilgiye verdiği öneme vurgu yapan Erbaş, "Bedir Savaşında esir alınanlar, her 10 kişiye okuma-yazma öğretme karşılığında serbest bırakıldı. Dünya tarihinde bunun benzeri bir hadise yoktur." diye konuştu.

"İnsan, ‘Ahseni takvim’ özelliğinin Kur’an’ın emirlerine riayet ederek devam ettirir"

Erbaş, Kur’an’ın amacının ‘Ahseni takvim’ üzere yaratılan insanın o özelliğini devam ettiren hayat sürmesini sağlamak olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Tin suresinde mealen 'Biz insanı en güzel bir surette yarattık' buyuruyor Rabbimiz. Peki, en güzel surette yaratılan insan bu güzelliğini nasıl devam ettirecek? Kur’an’ın emirlerine riayet ederek, nehiylerinden kaçınarak devam ettirecek. İbadetler, bu güzelliğini devam ettirebilmesi içindir. Bu güzelliğine zarar gelmesin diye bazı şeyler yasaklanmıştır, haram kılınmıştır. Onun için Kur’an tertemiz doğan bir insanın o özelliğini ömrünün sonuna kadar nasıl devam ettirecek, bunun yollarını gösteriyor, Peygamberler bunun yollarını gösteriyor. O açıdan Peygambersiz bir toplum olmaz." şeklinde konuştu.

"Kur’an ve sünnet ayrılmaz ikilidir"

İslam’da Kur’an ve sünnet bütünlüğünün altını çizen Erbaş, şöyle devam etti:

"Kur’an’ın, vahyin nasıl anlaşılacağını, uygulanacağını, ibadetleri nasıl yapacağımızı Peygamberimiz öğretti. Peygamberimiz namazı nasıl kılacağımızı, orucu nasıl tutacağımızın, zekatı nasıl vereceğimizin detaylarını Peygamberimiz öğretti. Emir Allah’tan, ama onu öğretmek, onun nasıl yapılacağını öğretmek Peygamberimize ait. O açıdan Kur’an, Sünnet anlayışı asla ve asla ayrılmaz ikilidir. Bu konudaki birtakım tartışmalar yersizdir, zaittir. Bu açıdan bu tür tartışmalara da hiçbir zaman önem vermeyelim, değer vermeyelim. Bizim için Peygamberimiz önümüzdeki en büyük rehber. Peygamberimiz İslam’ı nasıl anlamışsa, bize nasıl aktarmışsa biz öyle anlarız, öyle yaşarız. İbadetleri nasıl öğretmişse, o ibadetleri o şekilde yerine getiririz."

"İslam ümmetini zayıflatmaya çalışıyorlar"

İslam dünyası için fitne ve tefrika oluşturduğu tehlikeye dikkat çeken Erbaş, "İslam ümmetini zayıflatmaya çalışıyorlar, buna karşı bizim uyanık olmamız lazım değerli gençler. Müslümanların kendi içerisinde farklı mezhepleri birbirine kışkırtmaya çalışıyorlar. Birliğimizi, beraberliğimizi muhafaza etmeye çalışalım. Ölenin de öldürenin de Allah-u ekber dediği bir zaman dilimini yaşıyoruz. Bu fitne eğer söndürülmezse, bu tefrika ortadan kaldırılmazsa biz daha kötü durumlar yaşarız. Bunun bilinci içerisinde olmak zorundayız." dedi.

"Bizim geçmişimizde utanacağımız hiçbir şey yok"

"Geçmişimizle bağlarımızı çok iyi bir şekilde devam ettirmek zorundayız. Bizim geçmişimizde utanacağımız hiçbir şey yok" diyen Erbaş, "Tabii her dönemin birtakım yanlışları olabilir. O yanlışlar medeniyetimizin kaynaklarından ortaya çıkan yanlışlar değil, insanların zaaflarından ortaya çıkan yanlışlardır. Ama bunun sebebi İslam, İslam’ın ana kaynağı Kur’an ve sünnet değil."  ifadelerini kullandı.

Erbaş, insanların zaaflarını, hatalarını alıp da İslam’a dil uzatmanın İslamofobi olduğunu ifade ederek, "İslamofobi, anti-İslam noktasına gelmiştir. İslamofobiyayı desteklemek için kurdukları DEAŞ ve benzeri birtakım örgütlerden sonra gayrimüslimler içerisinde Müslüman olanların sayısı azalmaya başlamış. Neden? Çünkü korkutuluyor. Bilinçli yapılıyor bunlar. O yüzden biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak din istismarı ile mücadele seferberliği başlattık." diye konuştu.

"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" ayetinin akıldan çıkarılmaması tavsiyesinde bulunan Erbaş, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"İlim, irfan, bilgi, hikmet bunlar bizim Çin’de de olsa gidip almamız gereken şeyler. Allah hikmeti isteyene verir, onun için sizler gayret edin, sadece ders kitaplarınızla yetinmeyin yan alanlarla, farklı kitaplarla kendinizi iyi yetiştirin ve okulu bitirdiğinizde hangi alanda çalışıyor olursanız olun, birinci adınız muallim olsun, öğretmen olsun. Burada 4-5 aldığınızı bulunduğunuz ortamlarda insanlara öğretin, muallimlik yapın."

Programa, İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

İLKHA

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler