M. Şerif DURMAZ

M. Şerif DURMAZ

İstanbul Sözleşmesine neden karşıyız?

Sözleşme, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldığı için “İstanbul Sözleşmesi” adıyla bilindi. Bu sözleşmeyle, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi amaçlanıyordu.

Avrupa Konseyi’nin bir projesi olan bu sözleşmeyi 12 Mart 2012’de ilk imzalayan ve onaylayan ülke Türkiye oldu. O tarihte, sözleşme Resmi Gazete’de yayımlanarak yasa haline geldi ve uygulanmaya başlandı.

O dönemlerde sözleşmeye karşı ciddi bir tepki gösterilmedi. Detaylar tam manasıyla incelenmediğinden olsa gerek sözleşmenin ortaya çıkaracağı tahribatlar da doğal olarak hesap edilmedi. Gün geçtikte sözleşmeden dolayı mağduriyetler yaşandığı için bu sözleşme çok ciddi bir sorun haline geldi.

Sözleşmeyi savunanların, 6284 sayılı kanunu destekleyenlerin geneli feminist anlayışa sahip kesimler oldu. Aynı zamanda, kadın haklarıyla ilgili faaliyetler yapan AK Parti’ye müzahir bazı sivil toplum kuruluşları da her fırsatta sözleşmeye destek verdi.

Ne yazık ki sözleşme, kadına karşı şiddeti önleyemediği ve aile içindeki sıkıntıları azaltmadığı gibi eşler arasındaki bağın da zayıflamasına hatta kopmasına sebebiyet verdi.

Aile kurumunu hedef alan, aile ilişkilerine zarar veren, eşleri birbirlerine düşman eden, namus mefhumuna savaş açan ve dahi ahlaksızlıkları normalleştirmeyi hedefleyen birçok maddeyi içeren ‘İstanbul Sözleşmesi’yle Müslüman toplum değerlerinden uzaklaştırılmak istenmektedir.

Müslüman toplumu değerlerinden uzaklaştırma hedefiyle yürürlüğe konulmuş olan bu sözleşmeye karşı duyarlı kesimler tarafından tepki verilmesi ve sözleşmenin yürürlükten kaldırılması için son zamanlarda yoğun bir mücadele verilmesi çok anlamlı ve önemlidir.

Kozmopolit bir yapısı olan Türkiye toplumunun ekseri, ‘İstanbul Sözleşmesi’ne karşıdır. Hatta birçok ülke de bu sözleşmeye karşıdır. Bu ülkelerin başında İngiltere, Rusya, Moldova, Letonya, Litvanya, Ukrayna, Macaristan, Ermenistan, Bulgaristan ve Azerbaycan gelmektedir.

Sözleşmeyle ilgili Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın da “İstanbul Sözleşmesi nas değildir, bizim için ölçü değildir” şeklinde bir ifade kullandığı, Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik tarafından dile getirilmişti.

Ancak yasada şuana kadar herhangi bir değişiklik olmamıştır. Yasa olduğu gibi yürürlüktedir, manevi değerlerimizi dejenere etmeye, aileleri yıkmaya, çocukları babasız, anneleri kocasız bırakmaya ve yeni mağdurlar ortaya çıkarmaya devam etmektedir.

Bunca problemin ana sebebi olan ve bazı kutsal değerlere savaş açan İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olmayalım da destek mi verelim. Elbette sözleşmenin yürürlükten kaldırılmasına kadar konuyu ara ara köşemize taşımaya, sözleşmenin iptali için mücadele edenlere destek vermeye ve özellikle sözleşmenin uygulanması için yasalaştırılan 6284 sayılı kanuna neden karşı olduğumuzu ifade etmeye devam edeceğiz.

İstanbul Sözleşmesi’ne ve sözleşmenin uygulanması için çıkarılan 6284 sayılı kanuna neden mi karşıyız?

İnancımıza, örfümüze, değerlerimize, aile kurumuna, namus mefhumuna savaş açtığı için karşıyız. Açıkça eşler arasındaki ülfet ve muhabbeti ortadan kaldırıp İslam’a göre çok değerli bir kurum olan aileyi dağıttığı için karşıyız.

İslam’da eşcinsellik diye bir şey yoktur. Kur’an’da eşcinsel bir hayat yaşadıklarından dolayı helak edilen kavimlerden söz edilmiştir. İstanbul sözleşmesi ise eşcinselliği meşru kabul etmekte ve yaygınlaşmasına olanak tanımaktadır. İslam’da asla yeri olmayan sapkınlıkları normalleştirmeyi hedeflediği için karşıyız.

İslam’ın emrettiği adalet anlayışını esas almayıp çok ciddi yıkımlara neden olduğu ve adaletsiz sonuçlar ortaya çıkardığı için karşıyız. Her ne olursa olsun meselelerde aziz İslam’ın adalet anlayışı esas alınırsa mevcut sorunlar adil bir şekilde çözüme kavuşacaktır.

“İstanbul Sözleşmesi”, kadını dokunmaz kılmakta ve erkekten daha üstün görerek cinsiyetçi bir düşünceyi toplum arasında yaygınlaştırmaktadır. Oysa aile arasında kadın ve erkek arasındaki ilişkileri İslam net bir biçimde belirlemiştir. İşte bu sözleşmeye, İslami olmadığı için, cinsiyetçi bir yaklaşıma sahip olduğu ve ayrımcılık yaptığı için karşıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.