Kadim şehir Bitlis ekonomik sorunlarla boğuşuyor

Kadim şehir Bitlis ekonomik sorunlarla boğuşuyor

İşsizlikle Türkiye sıralamasının sonlarında yer alan bölgenin kadim şehirlerinden Bitlis’te, son zamanlarda ekonominin kötüye gitmesiyle beraber esnaf adeta kan ağlıyor.

Âlim ve evliyaları, medrese ve külliyeleri, han ve kervansarayları, köprü ve türbeleri, beş minaresi, coğrafyasının sertliğiyle tarihin mümtaz sayfaları arasında yer alan kadim kent Bitlis, son yıllarda kötüye giden ekonomik gidişatıyla dikkat çekiyor.

İnsanlık tarihinin önemli merkezlerden biri olma özelliğini taşıyan, İnanç Turizmi açısından çok zengin olan, 5 bin yıllık tarihi ile öne çıkan Bitlis; tarihçilerin, arkeologların ve araştırmacıların en fazla dikkatini çeken şehirlerden biri…

Özellikle son 30 yıldır bölgeyi ateş çemberine alan terör olayları nedeniyle boşalan köyler, metropol şehirlere zorunlu göç eden vatandaşlar, şiddet nedeniyle özel sektörün yatırım yapmaktan çekindiği, kamu sektörünün hiç uğramadığı, var olan birkaç fabrikanın da kapanmasıyla tavan yapan işsizlikle Türkiye sıralamasının sonlarında yer alan Bitlis, son zamanlarda ekonomi gidişatının kötüye gitmesiyle beraber esnaf adeta kan ağlıyor.

Bitlis’in ekonomisi

Coğrafi konum nedeniyle Bitlis’in ekonomisini tarım ve hayvancılık teşkil ediyor. Gerek özel sektör gerekse de devlet eliyle işsizliğin ortadan kaldırılması için herhangi bir iş kolu fabrika türü istihdam alanları açılmamış, var olanlar da kapanmış. İnsanlar geçimlerini tarım ve hayvancılıktan sağlıyor. 342 köyünün 100’ünden fazlasının ekonomisi tütün üreticiliğine dayanıyor. Bitlis’te daha önce yaklaşık bin 500 kişinin çalıştığı tütün fabrikası AK Parti hükümeti döneminde kapatıldı. Buna karşı herhangi bir alternatif bulunmadı. Dolayısıyla her biri bir fabrika gibi istihdam sağlayan tütün üreten köyler, tütün üretimini bıraktı. Bundan dolayı da gençleri batı illerine göç etmek zorunda kaldı.

Gerek tarımsal alandaki duyarsızlık ve gerekse bölgede var olan PKK’nın baskıları nedeniyle hayvancılığı bırakan köylüler, batı illerine göç ediyor. Ekonomi olarak Bitlis çökmüş bir halde. Her geçen gün bir esnaf iflas ederek işyerini kapatmak zorunda kalıyor. Bankalara borçlanan esnaf ve köylü iş yapamayınca iş olanaklarının daha çok olduğu batı illerine göç ediyor. Özellikle istihdam ortamlarının oluşması için birçok holdingle yapılan milyon dolarlık Jeopark ve Jeotermal projelerinin çoğu yaşanan şiddet olayları nedeniyle iptal edildi bazıları da proje aşamasından öteye gitmedi. Maden bakımında zengin olan Bitlis’in dağları hiçbir şekilde dokunulmadan bekletiliyor.

Bitlis ekonomisinin çok da iyi bir durumda olmadığını dile getiren Bitlis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Tezcan, şunları söylüyor: “Bitlis bölgenin en tarihi kentlerinden biridir. Ancak ekonomik olarak en son sıralarda yer alıyor. Tarımsal faaliyetler içerisinde Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte Tekel sigara fabrikası ve yaprak tütün işletmeciliği açılmış, ayrıca Et Balık Kurumu ve yem sanayisi gibi üretim yapan işletmeler mevcuttu. Bundan başka da devletin yatırımı yoktu. Özellikle sigara fabrikasında yüzlerce insanımız istihdam ediliyordu. Bölgede şiddet olayları olmadan önce yaklaşık 18 bin aile tütün üreticiliği yapıyordu. Tütün üreticiliği tarımda en zor olan ve getirisi az olan bir iştir.

Tütününü devlette satan köylünün parası devlette kaybolmuyordu. Bu toplu paralar hem piyasada sıcak paraya dönüşüyordu hem de köyde olan insanlar hepsi çalışıyordu. Bitlis esnafı da bu vesileyle ayakta durabiliyordu. Bununla beraber Et Balık Kurumu Bitlis’te hayvancılığın gelişmesini sağlıyordu. Devlet köylüden hayvan alıyordu. Köylü de parası ve hayvanının elinde kalma kaygısı olmadığı için hayvan besiciliğini yapıyordu.

Geçmiş dönemlerde uygulanan özelleştirme paketlerinde Bitlis de ciddi şekilde yara aldı. Cumhuriyet döneminde bölgenin ekonomik olarak gelişmesini sağlamak üzere kurulan bütün işletmeler özelleştirildi. Fakat yapılan özelleştirme amaçları dışında kullanıldı. Özelleştirmeden işletmeleri alanlar, gelip var olan işletmeleri çalıştırmadılar. Sadece arazilerini kaptılar. Son zamanlarda şiddetten dolayı boşalan köylerimiz de ekonominin dengelerini bozdu. Devletin birimlerinde çalışan 5-6 bin insan işini kaybetti. Arıcılık enstitüsünden, tekel sigara fabrikası, yaprak tütün işletmesi, Telekom, VEDAŞ gibi şubelerde çalışan insanlar işlerini kaybetti. MTA şubesini lağvetti. Oysaki bu bölgede en fazla maden dağlarının olduğu yer Bitlis’tir. Genel anlamda eskiye nazaran ekonomide Bitlis çok şeyi kaybetti.

Bitlis’in tarihi

İsmini nereden aldığı tam olarak bilinmemekle birlikte araştırmacılar ve bölge halkı, Bitlis ismi Makedonya Kralı Büyük İskender’in (Alexander), şehirde bulunan kaleyi yaptırttığı komutanlarından ‘Bedlîs’ten aldığını belirtiyorlar.

Coğrafi konum olarak ipek yolunun geçiş güzergâhında bulunan şehir, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Tarihi kervansaraylar ise şehrin çok önemli bir noktada olduğunu kanıtlıyor.

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan kadim kent Bitlis, en son Rus Çarı Deli Petro'nun vasiyeti, yıllardan beri sıcak denizlere ulaşma hayalleri içinde yaşayan Çarlık Rusya ordularını harekete geçirmiş ve Ermeni asıllı General Yudenich'in başkomutanlığındaki Kafkas ordusu, Anadolu'nun doğusunun işgali başlamıştır.

Doğu Anadolu'nun birçok şehrini işgal eden Rus birlikleri, Bitlis sınırlarına dayanarak 3 Mart 1916 tarihinde işgal etmiştir. Ruslar tarafından işgal edilen Bitlis’te halk kıyımdan geçirilmiş, göçe zorlanmış, var olan medrese ve külliyeler tahrip edilmiş, işgalinin ardında tahrip edilen şehirde sadece 5 tane minare ayakta kalabilmiştir.

Bitlis’in coğrafi konumu ve iklimi

Bitlis, doğudan Van, güneyden Siirt, batıdan Muş, kuzeyden de Ağrı illeriyle çevrili olup, doğunun sert ve karasal iklimiyle Akdeniz iklimi arasında bir geçiş niteliği göstermektedir. İlde kışlar soğuk, yazlar ise sıcak ve kurak geçer.

Etrafı dağlarla çevirili olan kent, ortasından geçen Bitlis Deresiyle ikiye bölünmüştür. Vadinin ortasında kalan şehir, uzun zamandan beri tarihi dokusunu korumuşsa da tarihe ışık tutan tarihi eserler, külliye ve medreseler yetkililer tarafından kendi haline terk edilmiş, bazı kervansaraylar her ne kadar restore edilmiş olsa da birçoğunun durumu harabeyi andırıyor.

Bitlis’in İslam ile tanışması

İslam ile Hz. Ömer’in halifelik döneminde tanışan Bitlis, 639 yılında İyyaz bin Ğanem ordusunun Diyarbakır’ı fethinden sonra doğuya yönelmesiyle, fetih hareketine karşı koymadan İslam’ı kabul eden nadir şehirlerden biridir. Bitlis, İslam’ı kabul ettiği günden bu yana bağrında yetiştirdiği âlimleriyle de ön plana çıkıyor.

Bitlis’te yetişen âlimler

Bitlis, tarih boyunca hiçbir dayatmayı kabul etmemiştir. Nitekim İttihat ve Terakki zihniyetinin baskılarına karşı hep dik durmuştur. Şapka dayatmalarına karşı durduğu için birçok köyünün yakıldığı, halkının katledildiği ve sürgüne yollandığı ise bilinen bir gerçektir. Mutki ayaklanması, Şeyh Şahabettin, Molla Selim ve Seyit Ali’nin kıyamlarıyla tarih sayfalarında dik duran şehirlerden biri olmuştur.

Bitlis aynı zamanda, Üstad Bediüzzaman Said-i Kurdî,  Şeyh Fetullah-i Varkanısî, Şeyh Abdurraman El- Tağî, Şeyh Sıbğetullah-ı Arvasî (Xawsî Hîzanî), Şeyh Maşuk-î Norşinî, Şeyh Mahmud-i Dündarî, Şeyh Üryan-î Mahmud, İdris-î Bitlisî gibi yüzlerce âlim ve ulema yetiştirmiştir.

Bitlis’te kendi haline terk edilen türbeler

Bağrında birçok sahabe ve evliya bulunan Bitlis’te, aynı zamanda Zülküf Peygamberin türbesi de bulunuyor. 5 bin yıllık mircatlık mezarlığında bulunan peygamber türbesi görenlerin içini acıtıyor.

Günde binlerce insanın ziyaret ettiği, Peygamber Aleyhisselama 7 aylık ev sahipliğini yapan ve İstanbul’da medfun bulunan Eyüp El- Ensari’nin kardeşi Feyzullah El- Ensari’nin türbesi ise bakımsızlığa terk edilmiş. Türbelerin içler acısı hali hem yerli halkın hem de ziyaretçilerin tepkisini çekiyor.

Bitlis’te bulunan diğer türbelerin isimleri ise şöyle: Mimi Dede Türbesi,  Seyyid İbrahim Türbesi, Ziyaeddin Han Türbesi, Şerefhan Türbesi, Üç Bacılar Türbesi, Veli Şemseddin Türbesi, Nuhiye Türbesi ve Saidiye Türbesi.

Tarihi cami, medrese, külliye, kervansaray, kümbet, mezarlık, köprü, han ve hamamlarıyla tarihi ve kültürel zenginliğe sahip olan Bitlis, hak ettiği değeri görmek istiyor. Özellikle Ahlat Selçuklu mezarlıkları dünyanın en büyük mezarlıklarından biri olması ve tarihe ışık tutmasıyla büyük bir turizm potansiyeline sahiptir

Bitlis’in turizmi

Bitlis; Mutki, Hizan, Ahlat, Adilcevaz, Tatvan ve Norşin ilçeleriyle birlikte gün yüzüne çıkarılmamış bir turizm merkezidir. Dünyada benzerine az rastlanır Nemrut Krater Gölü, Ahlat Selçuklu Mezarlıkları, kümbetler, medreseler, türbeler, kervansaraylar, tarih kokan kaleler, tarihe ışık tutan köprüleriyle adeta bir tarih merkezidir. İpek yolunun üzerinde bulunması nedeniyle birçok medeniyete beşiklik yapan kent, bu medeniyetlere ait farklı tarihi ve turizm dokularını taşımaktadır. Yetiştirdiği alimleriyle de bir inanç turizmin mekanıdır Bitlis.  Nemrut Krater gölü başta olmak üzere bir kış turizminin mekanıdır Bitlis. Bu kadar büyük zenginliğe sahip olan kent, maalesef hiçbir şekilde bu turizmin artısından faydalanmamıştır. Tarihine ve tarihi değerlerine sahip çıkılmayan Bitlis, gün geçtikçe tarihi dokuları bir bir yıkılmaya yüz tutarak yok oluyor.

Özellikle son zamanlarda turizmin gelişmesi adına atılan adımlar, bölgede var olan şiddet ve kaos ortamları nedeniyle istenilen hedeflere ulaşılamadı. Can güvenliğinin olmadığını gören yerli ve yabancı turistler, Bitlis’e gelmeyi tercih etmiyor. Tarihin ortaya çıkarılması için güvenlik gerekçeleriyle arkeologlar dahi buralarda araştırma yapmaktan çekiniyor. İnanç turizmi, kış turizmi başta olmak üzere tüm turizm akışı bıçak sırtı gibi kesilmiş durumda. (Şükrü Tontaş - İLKHA)







HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.