M. Müfit YARAY

M. Müfit YARAY

Kara elmas, dünya ve biz

Manisa Soma’daki Maden Ocağı kazası tüm Türkiye’yi bir kez daha yasa boğdu. Maalesef maden ocağı kazaları konusunda sicili çok da parlak olmayan ülkemizin maden ocakları kaza listesine kara bir not daha düşüldü. Kara elmas uğruna, yine beyaz insanlar kara toprağa düştü.

1992’de 263 kişinin öldüğü Zonguldak’ın Kozlu ilçesindeki grizu faciası hala zihinlerimizdeki tazeliğini koruyor. 1941’den bugüne kadar Türkiye’nin birçok bölgesinde maden ocaklarında yaşanan kazalardan dolayı 3 binden fazla insanımız hayatını kaybetti, 100 bini aşkın insanımız ise yaralandı.

Türkiye İstatistik Kurumunca geçen Mart ayında yayınlanan ve iş kazalarının sektörel dağılımının yer aldığı rapora göre, Türkiye’de iş kazalarının en fazla yaşandığı sektör, yüzde 10,4 ile “maden ve taş ocakçılığı”dır.

Türkiye’de şimdiye kadar yaşanan ve ciddi kayıpları olan bazı maden ocağı kazaları şöyle:

7 Mart 1983: Armutçuk’ta                                           grizu patlaması (103 ölü).

10 Nisan 1983: Kozlu’da grizu                     patlaması (10 ölü).

31 Ocak 1987: Kozlu’da göçük (8 ölü).

31 Ocak 1990: Bartın’ın Amasra ilçesinde                             grizu patlaması (5 ölü).

7 Şubat 1990: Amasya Yeni Çeltik’te       grizu patlaması (68 ölü).

3 Mart 1992: Kozlu’da grizu patlaması (263 ölü).

26 Mart 1995: Yozgat’ın Sorgun                                ilçesinde grizu patlaması (37 ölü).

22 Kasım 2003: Karaman’ın Ermenek ilçesinde grizu patlaması (10 ölü).

8 Eylül 2004: Kastamonu’nun Küre                          ilçesinde yangın (19 ölü).

2 Haziran 2006: Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde grizu patlaması (17 ölü).

10 Aralık 2009: Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde grizu patlaması (19 ölü).

17 Mayıs 2010: Zonguldak’ta grizu patlaması (30 ölü).

8 Ocak 2013: Kozlu’da grizu patlaması (8 ölü).

Kuşkusuz maden ocağı kazaları sadece Türkiye’de meydana gelmiyor. Şimdiye kadar dünyada başta Çin, Fransa ve Japonya olmak üzere birçok ülkede büyük kazalar meydana geldi ve binlerce kişi hayatını kaybetti. Dünyada meydana gelen en fazla ölümlü 12 maden kazasında 6 bin 811 maden işçisi yaşamını yitirdi. Bilinen en çok ölümlü maden kazası, ise 1942 yılında Çin’de meydana geldi. Çin’deki bu kazada toplam 1549 kişi hayatını kaybetti.

Dünya geneline baktığımızda son 30 yılda teknolojik gelişmelerin ilerlemesi ve güvenlik önlemlerinin üzerinde ısrarla durulması özellikle gelişmiş ülkelerdeki maden ocakları kazalarını ciddi şekilde azaltmış durumda. Ülkemiz açısından son 30 yıla baktığımız zaman ise maalesef üzüntü verici bir durum söz konusu.  Çünkü ülkemizde meydana gelen maden ocakları kazaları incelediğinde, yukarıda verdiğimiz listeden de görüleceği gibi son 30 yılda kazalar hiç hız kesmeden devam etmiş, meydana gelen 14 kazada, Soma kazasıyla beraber 700-800 insanımız hayatını kaybetmiştir. Bunlara iş kazalarını ve meslek hastalıklarını da eklediğimizde sadece kömür sektöründe, 1991-2008 döneminde toplam 2554 kişi hayatını maalesef kaybetmiş, 13087’kişi ise sürekli iş göremez durumuna gelmiştir.

Türkiye’de son olarak Soma’da yaşanan facia ve önceki yıllarda bu tür kazaların sıklıkla tekrarlanması, bu kazalarda birçok ölümlerin yaşanması maden ocaklarının yapısı, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili sorunların önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Soma’daki kaza Hükümet’te ve tüm Türkiye’ye acilen maden işletmeciliği yasasının gözden geçirilmesi gerektiğini, iş güvenliği ile ilgili tedbirlerin ve bu konudaki denetimlerin artırılmasının ne kadar acil ve önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Dünyada ve özelikle de gelişmiş ülkelerde maden ocağı kazalarının hızla azaldığı, neredeyse bittiği bir dönemde Türkiye’de hala yüzlerce vatandaşımızı maden ocaklarına kurban vermemiz doğrusunu söylemek gerekirse ülkemiz için bir ayıptır. Bu gencecik insanlarımıza yazık değil mi? Onları feryad-u figanla, gözyaşları içinde, bekleyen Anne-babalara, eş ve çocuklara yazık değil mi? Kaç günden beridir televizyon ekranlarından o manzarayı seyredip, yüreği yanan Soma’daki kardeşlerinin acısını yüreğinde yaşayan duyarlı halkımıza yazık değil mi?

Elbette sorumluluk yine iş başındaki hükümette düşüyor. Onların da bu acıyı yürekten hissettiklerine inanıyoruz. Ancak Hükümetlerin sorumluluğu ölenlerin arkasından yas tutup ağlamak değil, gerekli önlem ve tedbirleri alarak kaderi ilahinin izin verdiği kadar insanlarımızı daha çok yaşatmaktır.

Umarım ki Soma kazası Türkiye madencilik tarihinde bir dönüm noktası olarak gerekli önlem ve tedbirlerin alınmasına vesile olur ve yeni Soma’ların, Çeltik’lerin Kozlu’ların yaşanmasına engel olur. Umarım ki ülkemizde artık hiçbir madencinin evine ateş düşmez, evden ayrılan işçileri eş ve çocukları acaba bir daha görebilecek miyiz, diye şüpheli gözlerle, veda edercesine süzmez.

Son olarak hayatını kaybeden işçilerimize Allahtan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.