Kerbela'da Hüseyin olmak

Kerbela'da Hüseyin olmak

Muharrem ayının onuncu günü olan Aşura'da Peygamber Efendimizin torunu Hz Hüseyin'in Kerbela'da şehid edilişinin yıldönümü olması nedeniyle Araştırmacı Yazar Nihat Çam Kerbela'nın anlaşılmasının önemine dair açıklama yaparak, Kerbela'da ortaya çıkan insan

HABER MRK- Aşure gününün yaklaşması münasebetiyle Hz. İmam Hüseyin ve mücadelesi hakkında açıklamada bulunan Araştırmacı Yazar Nihat Çam, Hz. Hüseyin’nin bugünde şehit olduğunu hatırlatarak,  Onun kanının bereketi, kendinden sonrakilere meşale olup aydınlandığını belirtti.

Araştırmacı Yazar Çam, bundan dolayı Muharrem ayı denilince akıllara Kerbela ,  Kerbela denilince aklarla  Hz.  İmam Hüseyin geldiğini söyledi.

İmam Hüseyin’nin faziletleri üzerinde duran Çam,  “Peygamberimiz (s.a.v) Hasan ve Hüseyin’e bakar ve  ‘Allah’ım ben bunları seviyorum sende sev’ derdi.” İfadelerine yer verdi.

Kerbela olayı öncesi yaşananlar

Kerbela faciası öncesinde yaşananlara değinen Çam, “Küfe halkı ayaklandılar, çünkü başa Yezit gelmişti. Halk haber gönderir  ‘Hüseyin seni bekliyoruz’  Hz. Hüseyin yola çıkacakken Medine halkı  ‘Sakın gitme’ diyordu. Ama Hz. Hüseyin sorumluluk sahibiydi madem halk istemiş gitmeliydi. Onlara cevaben;  ‘Küfeliler,  bana yazdılar hak ve gerçek yolun alametlerini belirtmek ve delaletleri yok etmem üzere yanlarına gelmemi istediler. Ben bu zulme direnmediğim takdirde, ileride Müslümanlar beni örnek göstererek ,zalim yönetime direnseydi Hüseyin direnirdi diyerek batıl yönetimleri kabulleneceklerinden korkarım’ dedi.  Ehli Beyt’ine haber gönderir, ’Hazırlanın yolculuk var Küfeye gidiyoruz’ der diyordu.” İfadelerine yer vererek İmam Hüseyn’nin sorumluluk bilincine dikkat çekti.

Hz. Hüseyin’nin Yezid gibi birine biat etmenin imkansız olduğunu ifade eden Çam, “Çünkü şöyle diyordu bir defasında. ’Gerçek imam, Allah’ın kitabıyla amel eden, adalete sarılan, hakka boyun eğen ve kendini sadece Allah’a adayan kimsedir.’’

Derken Fırat kenarında kızıl toprağı olan bir yere geldiler. Çorak bir topraktı, kerbelaydı burası. Suyu olmayan bir yerdi. Orada konakladılar. İmam Hüseyin çocuk ve kadınları göstererek, ‘’su verin bunlara’’ diyordu. Buna yanaşmadılar. Bunun üzerine İmam Hüseyin: ‘’Yazıklar olsun size, Yahudi ve Hıristiyanlar bu sudan içiyor, siz ise peygamber torununa su vermiyorsunuz. Benim kanım size helal değildir, zulmediyorsunuz bana ve aileme, ben Resulullahın torunu değimliyim? ‘’ diyordu. Ama karşısında olan şer ordusu bu güzide insanın kanını dökmeye azmetmişlerdi.

Hz. Hüseyin ve Resulullah’ın Ehli Beytiin  Fırat kenarına gelmesiyle ve tarihin kırılma noktası olduğuna dikkat çeken Çam, “İşte tarihin bu kırılma noktasında samimi ve özde Müslümanlar, fasık ve münafıklardan ayrılmalıydı. Bir yandan peygamberi yolun takipçisi olan Hz. Hüseyin,  diğer yandan bir nevi Nemrut’un, Firavun ’un takipçisi Yezit! Hangisi biat edilmeye, arkasından gidilmeye daha layıktır?” diye sordu.

Çam Hz Hüseyin’in kıyam etmesinin nedeninin Müslümanların izzetini korumak için olduğunu vurgulayarak, “Dönem ve halk bir yiğidin zuhurunu beklemektedir. Nebevi inkılâbı gerçekleştirecek bir Resul aşığı. Müslümanları esfeli safilinden ahseni takvime çıkaracak bir kurtuluş nefhası. Üzerlerine düşmekte olan zillet örtüsünü kaldırıp, cihat meşalesini taşıyan şehadet aşığı bir yiğit. Hayat ve ölüm, hayatın ve ölümün sahibine halisane sunulmayacaksa ‘İman ettim’ demenin ne analımı olacaktı? Bütün bunların bilincinde olan bir sembol.” Şeklinde açıklamasını sürdürdü.

Kerbela olayında öne çıkan insan portrelerine de değinen Çam,  bu portreleri Hüseyinler, Zeynepler, Yezitler ve, Küfe halkı olarak sıraladı.

Çam bu insan portelerini ise şöyle tahlil etti: 

Kerbela’da Hüseyin Olmak

“Hüseyin demek, Allah’a olan ahdini yerine getirmenin adıdır. Onlar vazifelerini en iyi şekilde yerine getirenlerdir. Arzuladıkları şahadete ulaşmak için can atarlar. Biz, bir Hüseyin’den bahsediyoruz, aşure destanının kıyam önderi, zulmün karşısında neyi var neyi yok Allah’a kurban sunan. Cennet karşılığı bedenini Allah’a satan. Hüseyin Hak ile batılı birbirinden ayıran bir çizgidir.

Hüseyin, Allah’a ve resulüne icabet etmenin adıdır. Bunun içindir ki; kılıç ile zillet arasında tercih yapılması istenen Hz. Hüseyin ‘Heyhat minez zille (zillet bizden uzaktır) diyerek zulme karşı direnmiş ve ‘Eğer kanım dökülmeden durmayacaksa Muhammed (a.s)in dini ,ey kılıçlar, alın beni, parçalayın bedenimi.’’ diyerek bu uğurda canını feda etmiştir.”

Zeynepler
Hz. Zeynep babası, kardeşleri ve çocukları şehit olduğu halde ilahi rolünü unutmayan kadındır. Hz. Hüseyin’in katliamından sonra O’nu yılmış ve tükenmiş olarak görmüyoruz. O her zaman olduğu gibi imanın gereğini yerine getirmeye devam ediyor. Evli ve çocukları var olan bir kadın olmasına rağmen, Allah’a olan kulluk misyonu ile önümüze çıkmakta, Müslümanları silkelemekte, kendilerine gelmesini sağlayan çabaları ile tarihe mührünü basmaktadır. Zeynep olmak, İslam’a ve Müslümanlara gelen her türlü zararı bertaraf edip, mücadele ruhu ile saldırılara karşı koyak demektir. O kadınların da Allah yolunda bir kul olduğunu ve imanlarının mücadelelerini yapmaları gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Kendisi Hz. Hüseyin’in yanında hangi rolde ise, tüm kadınların erkeklerin yanında o rolde olması gerektiğini vurguluyor.

Yezidler

Temsil ettiği figür zülüm ve ceberuttur. Bunlar tarih boyunca yeryüzünde bozgunculuk yapan, ekin ve nesilleri yok eden canilerdir. Bunların adları değişik, ama gaye ve amaçları aynıdır. Bazen karşımıza A.B.D, bazen NATO, bezende AB adıyla veya BM adıyla çıkarlar. Bunların taşeronları da yok değildir. Ergenekon oğulları, İmralı oğulları bunlara sadece birkaç örnektir. Batıl ve gayri meşru iktidarını korumak için İslam ümmetine tarihin en ağır darbesini indiren bir lider. 

Küfeliler

İman ile küfür arasında gel-git seansları arasında bocalanıp duran zavallılar. İman safında yer almazlarki kurtulsunlar, küfürle de aralarına mesafe kurmazlar. Rabbimiz bu gibiler hakkında şöyle buyurmuştur:

Çam son olarak sözlerini şöyle sonlandırdı, “Sonuç itibariyle her devirde yezitler olduğu gibi Hüseyin’ler de var olacaktır. Hüseyni duruş sergileyenler izzet ve şeref ehli olmuş iken, Yezidi tavrı sergileyenler ise daima zelil olmaya mahkûmdurlar. Bu münasebetle deriz ki; Kerbela mağlubiyet değil zaferdir. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.