Abdulhakim SONKAYA

Abdulhakim SONKAYA

Kimse harabenin başına bekçi dikmez

Bu aralar bağışıklık sistemi, en popüler tabirlerdendir. Virüse karşı korunmanın en önemli savunma mekanizması bu olunca bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi konusunda bir sürü öğüt, tavsiye sıralanıyor.

Dikkat edilecek olursa bu önerilerin geneli beslenme, egzersiz gibi hususlar üzerinde yoğunlaşıyor.

Evet, bütün bunlar önemli tabi. Lakin bunun yanında göz ardı edilmemesi gereken başka hayati hususlar da vardır.

Hak Teâlâ, Hafızdır-Hafizdir. Yani koruyandır, korunandır. Bunlar, hakkın en güzel isimlerindendir…

“Hiçbir nefis yoktur ki başında bir muhafız bulunmasın”(Tarık:4)

Bağışıklık sistemi tamam da insanın bedeninin harap olmaması gerekir. Unutmamak gerekir ki kimse harabenin başına muhafız dikmez, nöbet tutturmaz…

İşte bu nokta pek mühimdir. İnsanın bağışıklık sisteminin güçlenmesi dışarıdan gelecek tehlikelere karşı onu muhafaza eder. Fakat insanın kendi tavır ve davranışları, alışkanlıkları düzensiz olunca yanlış olunca içi harabeden farksız olur.

Harap; “bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkık, içinde yarıklar gedikler açılmış olan yapı” demektir. İnsanın yaşam süresine de “ÖMÜR” adı verilmiş. Ömür de imardan gelir ve harabın zıddıdır. Buna göre insan güzel ve verimli işlerle, işe yarayan hal ve tavırlarla, güzel ahlakla, ürettiği değerlerle, Rabbine karşı konumuyla kendini bayındır kıldığı sürece korunmaya değerdir.

Mesela “Cumhurbaşkanı muhafız alayı” vardır. Bunun görevi Cumhurbaşkanını dışarıdan gelen tehlikelere karşı korumaktır. İşte böyle, insanın da kendi emrinde bir muhafız alayı vardır. Ancak bunların harekete geçmesi için kişinin bunlarla irtibatının güçlü olması gerekir. Kendi mülkünde, kendi memleketinde baş olması gerekir, kendi memleketinde irade ve sorumluluk sahibi olması gerekir.

Dolaysıyla insan dünya hayatında kendi rolünü, kıymetini idrak ettiği müddetçe harap ve de harabe değildir. Binaenaleyh korunmaya değerdir.

“Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı.” Kalede olan kimse dışarıdan korunmayı esas alır. Ama bunların içi haraptı. Bağışıklık sistemleri çöktü. Böyle olunca “evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey akıl sahipleri! İbret alın.”(Haşr:2)

Yani bağışıklık sisteminin güçlenmesi insanın kendi ömrünü imar etmesiyle doğrudan alakalıdır. Eğer insan ömrünü harap etmişse içini harabeye çevirmişse zaten bu içten çökmüştür, bunu dışarıdan korumanın da anlamı ve kıymeti yoktur.

Koronavirüsün yaşlıları hedef aldığı ifade ediliyor. Bu doğru olsa da eksik bir bilgidir. Aslında virüs, kendini harap edenleri hedef alıyor. İnsanı harap eden şeyler nelerdir? Alkol, sigara, düzensiz ve kirli yaşam, stres değer üretmemek vs.

Dünya sağlık örgütü bile içki ve sigaradan uzak durun çağrısı yaptı. Demek ki bağışıklık sistemini güçlendirmek yetmez bir de ömrü harap etmemek temel prensiptir. Bu nedenle virüs sadece yaşlıları değil içi harap olmuş gençleri, orta yaşları, tabiri caizse işi yaş olmuş kişileri de tehdit ediyor.

Hâsılı kelam, bağışıklık sistemini güçlendirmek iyi de, kimse harabeye bekçi dikmez. Muhafız tayin etmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.