Köyde imalatını yaptığı tespihleri Almanya'ya pazarlıyor

Köyde imalatını yaptığı tespihleri Almanya'ya pazarlıyor

Hemofili hastalığına yakalandıktan sonra köyde imalathanesini kuran tespih ustası, köyde ürettiği çeşit çeşit tespihleri Türkiye'nin birçok iline ve yurt dışına pazarlıyor.

Diyarbakır’ın Çermik ilçesinin Şeyhandede köyünde kendi imkanlarıyla tespih üreten hemofili hastası İbrahim Koca, İstanbul, İzmir, Aydın, Niğde ve Mersin gibi illere ve Almanya ve Fransa gibi ülkelere tespih gönderdiğini söyledi.

Hastalığa yakalandıktan sonra ağır işlerde çalışamadığını ve farklı arayışlar içerisine girdiğini söyleyen tespih imalatçısı İbrahim Koca, kendi imkânlarıyla tespih yaptığını ve ürettiği tespihleri isteyen herkese gönderdiğini ifade etti.

Tespih ustalığına başlama serüvenini anlatan Koca hemofili hastalığı nedeniyle bu işe giriştiği söyleyerek, "Ben köy hayatını çok seviyorum, hemofili hastalığım nedeniyle köydeki işler fiziksel güç gerektirdiği için benim engelim vardı. Bu nedenle arayışlar içerisine girdim, birçok iş denedim. Demir kaynakçılığı, 7 yıla yakın arıcılık yaptım. Bu işler bana zor geldiği için tekrar arayış içerisine girdim. Bir gün arkadaşlarla barajın önünde balık tutmaya giderken gece ateş yaktım. Bir arkadaşın hediye ettiği bir tespihi ateşe doğru tuttum ve hem tespihe hayran kaldım ve o tespihi yapan ustaya hayranlık duydum. Kendi kendime ‘ben de bunu yapamaz mıyım’ dedim. Sonra arkadaşlar geldi onlara tespih ustalarını tanıyıp tanımadıklarını sordum. Birisi bir ustayı tanıdığını söyledi ve geldim ustayla görüştüm bir 15 dakikalık bana bilgi verdi ve atölyeyi gezmeme izin verdi. Atölyeye baktıktan sonra eve gittim. Tabi o makinalar, o tezgâh nasıl kurulur, hiçbir bilgim yoktu. Kendi çabalarımla bir aya yakın tezgâhı kurdum ve önüne oturdum. Tabi tespih nasıl yapılır, nasıl delinir hiç bilgim yoktu. İlk tespihi ağaçtan yaptım. Ondan sonra ikinci üçüncü tespih derken dördüncü tespihten sonra satışa başladım. Bazı ustaların yanına gittim bana, ‘bu iki üç tespih işi değil ve sen daha önce bu işi yapmışsın’ dediler. Kesinlikle bu işi daha önce görmemiştim yapmamıştım ve bu şekilde bugüne kadar geldim." dedi.

"Sabır beceri ve dikkati bir arada toplayamazsanız bu mesleği yapamazsınız"

Köyde imalatını yaptığı tespihleri Türkiye'nin birçok iline gönderdiği gibi yurt dışına da ihraç ettiğini söyleyen Koca, tespih yapmanın sabır gerektiren bir iş olduğunu söyledi.

Tespih ustalığının dikkat, sabır ve beceri gerektiren bir meslek olduğunu belirten Koca, "Bu meslek sevilmezse kesinlikle yapılmaz. Çünkü bu meslek dikkat, sabır ve beceri gerektiren bir meslektir. Sabır beceri ve dikkati bir arada toplamazsanız bu mesleği yapamazsınız. Bunları bir arada toplayıp tespih yapıp bir vitrine astığınız zaman zevk alacaksınız. Ham maddeyi Türkiye’nin çeşitli illerinde temin etmek mümkündür. İstanbul, Adana ve Ankara gibi illerde tespih ustalarının olduğu her ilde de temin etmek mümkündür. Adana bana yakın olduğu için malzemeyi oradan temin ediyorum. 99’luk bir tespihi yaparken 110 parçaya yakın parçayı eşit miktarda kesmeniz, tek tek delmeniz ve onları defalarca tornada, taşlamada, mikrometrik hesaplar yaparak işlemek gerekiyor. Bir 99’luk tespih de tanelerin her bir tanesi 4-5 işlemden geçiyor. Bunlar için ciddi bir sabır gerekiyor. Sabır olmazsa bir tespih meydana gelmez çünkü el işidir. İmalatını yaptığım tespihleri için genelde yakın il ve ilçelerden benim yanıma gelenler oluyor. Kendileri gelip oradan alıyorlar. Sosyal medya üzerinden bana ulaşabilenler hangi ilde olursa olsun bana kafasındaki modeli söylüyor. Ben de kendi kafasındaki modeli yapıp kendisine gönderiyorum. Hatta yurt dışına da tespihlerim gidiyor. Türkiye’de genellikle; İstanbul, İzmir, Aydın, Niğde ve Mersin gibi ile Tarsus gibi ilçelere gönderiyorum. Yurtdışında ise Almanya ve Fransa’ya ürettiğim tespihleri gönderdim." ifadelerini kullandı.

"Tespih her din ve inanış kültüründe kendine yer edinmeyi başarmıştır"

16’ncı yüzyılın sonlarında tespihin Müslümanların kültürüyle buluştuğuna işaret eden Koca, "Tespih her din ve inanış kültüründe kendine yer edinmeyi başarmıştır. Hatta ilkel çağlara dayanıyor. İlkel çağlarda insanlar avladıkları hayvanların diş, boynuz, kemik gibi parçaları ipe dizerek boyunlarına astığı ve bunu bir sonraki avlarda kendilerine şans getirdiklerine inanırlardı. Bu kültür daha sonra doğu ve Ortadoğu’ya 12’nci yüzyılın ilk çeyreğine doğru ise Avrupa’ya yayıldı. Müslümanların kültürüne giren tespih Allah’ın ismi şeriflerinden birisine bir tane ipe dizilerek toplam 99 adet halinde zikir amaçlı kullanılmaya başlandı. Bu daha sonra 33’lük şekilde de kullanılmaya başlandı. Günümüze kadar bu şekilde gelen tespih geniş bir kültür yapısına sahiptir." diyerek tespihin tarihi serüvenine değindi.

"Tespihin ruhsal ve sinirsel hastalıklara ciddi etkileri olduğu söyleniyor"

Kehribar taşının içerdiği oksijen, karbon, hidrojen ve sülsilit asit nedeniyle insan vücuduna ciddi faydaları olduğunu söyleyen Koca, kehribar tespihi taşıyan insanların taşımayan insanlara oranla kalp krizi ve felç riski daha az taşıdıklarına dikkat çekti.

Tespih kullanmanın insan sağlığına birçok faydası olduğunu dile getiren Koca sözlerine şöyle devam etti: "Tespihin faydaları ilk başta kuka tespih modelleri eldeki bakterileri temizlendiği biliniyor. Olto taşının ise stres giderici rahatlatıcı bir etkiye sahip olduğu zaten öteden herkes tarafından biliniyor ve söyleniliyor. Kehribar taşının ise içerdiği oksijen, karbon, hidrojen ve sülsilit asit nedeniyle insan vücuduna ciddi faydaları olduğu bilim insanları tarafından tespit edilmiştir. Bunları sıralamak gerekirse ilk başta guatır, astım, bronşit ve boğaz enfeksiyonlarının tedavisinde ciddi olumlu etkileri olduğu söyleniyor. Bunların yanı sıra mide hazmını kolaylaştırıcı mideyi rahatlatıcı etkisi olduğu söyleniyor. Ruhsal ve sinirsel hastalıklara da ciddi etkileri olduğu biliniyor. Kehribar tespihi taşıyan insanlar taşımayan insanlara göre kalp krizi felç riski daha az taşıdıkları bilim insanları tarafından tespit edilmiştir."

Devlet yetkililerinden de bir talebinin olduğunu dile getiren Koca, kendi köylerinde işlerini kuranlardan vergi alınmamasını isteyerek, "Bu mesleğe günümüzde gençler fazla rağbet etmiyor, ustalığa yanaşmıyor. Türkiye genelinde köylerden şehirlere yoğun bir göç yaşanıyor. Bu göç bu şekilde devam ederse önümüzdeki birkaç yıl içinde köylerde 60 yaş altı insan bulunması zorlanacak. Bu nedenle gençlerden bir ricada bulunmak istiyorum; Kendi köylerinde 3-5 kişi toplanarak bir iş mutlaka yapabilirler. Birkaç iş dışında şehirde yapılan işler köylerde de yapılabilir. Devlet el sanatlarıyla uğraşanı vergiden muaf etmiş. Bunu köylerde ister dışarıdan gelen işletmeci olsun, ister kendi köyünde kendi işini kurmak isteyen gençler olsun, bunları vergilerden muaf etmelerini rica ediyorum. Böyle olursa köylerde göç azalmış olur." ifadelerini kullandı.

İLKHA

















HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.