Kudüs bir akide meselesidir

Kudüs davası sıradan bir şehir davası değil, bir akide meselesidir. İslam ümmeti için bir sembol ve bir nişanedir.

Tarih boyunca Kudüs'ün ahvali, ümmetin ahvalinin izdüşümü olmuştur. Ümmet özgürse Kudüs Özgürdür, ümmet tutsaksa Kudüs tutsak olmuştur.

Yaklaşık iki yüz yıldır İslam âleminin içine düştüğü derin uykudan dolayı Kudüs ve Mescid-i Aksa mahzun ve boynu büküktür. Ümmetin bu halini fırsat bilen başta Büyük şeytan ABD ve emperyalistler; kültür, sanat, teknoloji, tarih ve diğer bilumum alanlarda Müslümanları kendilerine bağımlı hale getirmiştir. Öyle ki kırmızıçizgilerimizi aştıklarında ve en kutsal mekânlarımızı necis postalları ile çiğnediklerinde bile ümmetten gerekli tepkiyi alamıyorlar.

1969'da israil askerleri Mescid-i Aksa'da büyük bir yangına sebep olduklarında dönemin israil Başbakanı Golda Meir şunları söylüyor: 

"O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannediyordum ki Müslümanlar dört bir taraftan israil'e girecekler. Lakin sabah oldu ve korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki biz dilediğimizi yapabiliriz, zira bu ümmet uyuyan bir ümmettir" 

Uyuyan Ümmet'ten dolayı, Büyük şeytan ABD'nin başındaki kırmızı başlı Deccal, seçim vaatleri arasına; “Kudüs'ü israil'in başkenti olarak tanıyacağını” açıklamıştı. O dönem Müslümanlar uykudan uyanmayıp, duruma ciddi tepkiler vermeyince şu an o vaadini hayata geçirdi ve Kudüs'ü terör rejimi israil'in başkenti olarak ilan etti.

Kahire Firavun Sisi'ye, Şam zalim Esed'e kalınca… Başta Myanmar olmak üzere diğer İslam coğrafyaları Müslümansızlaştırılınca… Dünya'nın dört bir yanında, özellikle de İslam coğrafyalarında Yusuflar zindanlarda unutulunca… Ses çıkarmayan ümmetten cesaret alan Haçlı Siyonist ittifakı, Kudüs'ü Terör rejimi israil'e başkent ilan ettiler.

Ümmet olarak bu derin uykudan bir an evvel uyanmalı ve kendimize gelmeliyiz. İslam ülkelerinin başında bulunanlar, somut adım atmasalar bile halk olarak onları adım atmaya zorlamalı ve küresel intifada başlatmalıyız.

“Dostlarıyla uğraşanlar, düşmanlarıyla savaşamazlar” diyen ceddimiz Selahaddin-i Eyyubi'nin yolundan gitmeliyiz. İhtilaf-i meselelerimizi bir kenara bırakarak ittifak ettiğimiz konuları ön plana çıkarmalıyız. Bu konuların başında da bir akide meselesi olan Kudüs davası geliyor.

İslam âlemi, diplomatik misilleme olarak Kudüs'ü Filistin Devletinin başkenti olarak ilan etmeli ve Gazze'de de büyükelçilik açmalıdırlar.

Kesinlikle İslam âlemi Siyonist israil'e karşı mücadele stratejisini değiştirmelidir. Artık savunmadan hücuma geçmelidir. Unutulmamalıdır ki savaş savunmadan ziyade hücumla kazanılır.

Türkiye'ye gelince, her fırsatta Sayın Cumhurbaşkanı'nın “yiğit düştüğü yerden kalkar” ve “Türkiye İslam âleminin umududur” şeklindeki açıklamaları, somut bir adıma dönüşmeli ve İslam âleminin uykudan uyanmasına vesile olmalıdır. Bunun için Türkiye;

-İvedilikle Ayasofya'yı ibadete açmalı.

-Büyük Şeytan ABD ve Terör rejimi israil'in elçileri deport etmeli.

-Türkiye'deki ABD ve NATO üsleri konusunu yeniden gözden geçirmeli.

-israile de “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyerek, yiğit Gazze halkına moral vermeli.

- İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı (İİT) olarak,13 Aralık Çarşamba günü İstanbul'da toplanacak İİT üyelerini de benzer adımlar atmaya ikna etmeye çalışmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.