Şehzade DEMİR

Şehzade DEMİR

Kudüs için sorumluluk almamak tarihe sığmayacak bir kabahattir

Türkiye, bugün hayati bir imtihanla yüz yüze. İslam ümmetine, insanlığa, kendi Müslüman vatandaşlarına, Kudüs'e ve elbette ki Allah'a karşı sorumluluklarını yerine getirme günü gelip çattı. Türkiye'nin tam da bu noktada alacağı tavır, ümmetin izzeti, Kudüs'ün özgürlüğü ve siyonizmin galibiyet ile mağlubiyeti noktasında belirleyici olacaktır.

Türkiye niye bu kadar önemli peki;

Her şeyden önce ayağı yere basan, eğer isterse emperyalizmin dümen suyuna girmeyebilen ve İslam ülkeleri üzerinde belirleyici tesiri olan bir ülkedir. Peşinen belirtelim ki Türkiye'nin bu gücünün kaynağı, devlet veya hükümetler değil, Müslüman halkın kendisidir.

Türkiye'nin elindeki bu jeopolitik, stratejik ve sosyal güç, müspet yönde olduğu gibi maalesef menfi yönde de ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Suriye, Mısır ve Filistin meselesinde bunu net olarak gördük.

Toplumumuz, Kudüs'e karşı bu güne kadar bütün sorumluluklarını yerine getirdi. Getirmeye devam edecektir. Bundan şüphemiz yoktur. Kaç gündür Kudüs endişesi ile herkesin ayakta olması da bunu kanıtlamaktadır. Ancak hükümetlerimiz ve devlet, acıdır ki Kudüs'e ve Filistin davasına karşı bu güne kadar sorumluluklarını yerine getirmemiştir.

Siyonist işgalci rejimi ilk tanıyan ülkelerden biri olma utancı halen alnımızda durmaktadır maalesef. Yakın tarihimizde "one minute" çıkışı ile ve de hemen ardından Mavi Marmara vakası ile çok güzel, hamasi bir söylem ve duruş ortaya koyduk. Ancak bunu sadece iki yıl kadar sürdürebilmiş olma ve hemen ardından bütün söylemlerimizi geri çekme gibi bir final, iktidarı bitirdiği gibi aslında Filistin davasını da ağır bir şekilde yaralamıştır. Oysa siyonist işgalci rejim, Türkiye'nin bu çıkışları ile uluslararası arenada çok zor duruma düşmüştü.

Türkiye, o duruşlar üzerinde sebat edip dik durabilseydi Gazze ablukasının kırılacağından kimsenin şüphesi olmasın. Ancak ablukanın iyice tahkim olması, belki meşrulaşması ve siyonistlerin hırçınlaşması ile neticelendi. Kudüs davasının bu günkü noktaya gelmesinde Türkiye'nin bu olumsuz duruşunun payı büyüktür. Demek; söylem değil, dik durabilmek önemlidir.

Türkiye'nin İİT dönem başkanı olması önemlidir. İİT ki Kudüs amaçlı kurulan en büyük Müslüman ülkeler teşekkülü. Ayın 13'ünde Kudüs gündemiyle Türkiye'de toplanacak. Anlamlı ve değerli bir girişim. Ancak önemli olan, bu kuruldan çıkacak karardır.

Türkiye'nin duruş ve tutumu, bu kurula üye tüm ülkeler için çok önemlidir. Bir STK olarak mı hareket edecek, yoksa büyük devlet olmanın gereğini mi yapacak, hep beraber göreceğiz. Türkiye'nin önüne hatalarını telafi etme fırsatı doğmuştur.

Kudüs davası, ümmetin milli davasıdır. Bu nedenle seçim sath-ı mahalinde bulunan Türkiye'de bu davanın seçim malzemesi olarak kullanılması, bu davaya en büyük ihanettir. Türkiye, Kudüs davası için risk almasını da, bedel ödemesini de bilmek zorundadır. Türkiye, 1948 yılından bu yana, siyonist rejime en büyük katkıyı veren ülkelerin başında bulunmaktadır. Şimdi, bütün bu katkıları geri alma zamanı gelmiştir. Türkiye eğer bunu esirgerse, ne kendi toplumuna, ne Allah'a ve ne de İslam ümmetine bunun hesabını hiç bir zaman veremeyecektir.

Bu ağır vebalin faturasını başta Sayın Erdoğan olmak üzere, sorumluluğu olan herkes çok ağır bir şekilde ödemekten kurtulamayacaktır. Kudüs için sorumluluk alamamanın kabahati, tarih sayfalarına sığmayacak kadar büyüktür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.