Abdulhakim SONKAYA

Abdulhakim SONKAYA

Kur'an'ın neshi mi nüshası mı?

Kabul etmek gerekir ki bugün Müslümanların karşı karşıya bulunduğu birçok çıkmaz vardır. Genelde Müslümanlar sorunun kaynağını hep dışarıda arıyor. Lakin iş böyle değildir.

Mesela tedriciliği, sabrı, güzel muameleyi, müsamahayı tavsiye eden, emreden toplam 124 ayetin “onları nerede bulursanız öldürün”(Tevbe:5) ayetiyle nesih olduğunu, bunların hükümsüz olduğunu iddia edenler ve maalesef kabul görenler vardır. Bizden öncekiler kitaplarını tahrif ettiler ama biz maalesef bu yolla kitabın içinden ayetler kesiyoruz. Oysa nesh mutlak olarak “kesmek ve yürürlükten kaldırmak” değil nüsha almaktır.  Onun ruhunu tenasüh etmektir. O ayetin ruhunu başka şartlarda en güzel şekilde ortaya çıkarmaktır. Tenasüh ruh naklidir. Ruh göçüdür. Zamanın ve şartların birbirini neshetmesine, farklı şartlara göre uygun olan ayetin nüshasının alınmasıdır.

Kur'an Allah'ın kelamıdır. O'nun vecihleridir. Bu nedenle her bir ayetinde binlerce vecih vardır. Yani farklı mana ve yön vardır. “Her şey fanidir ama Rabbinin veçhi bakidir.” buyrulur.  Bunun gibi şartlar değişebilir. Birbirlerini neshedebilir. Ama Kur'an'ın her zamana uygun mana ve hüküm veren nüshası vardır. Her şart ve koşula ruh verir. Ona dair bir hükmü vardır.

Biz bir ayetten her neyi nesheder veya unutturursak, ondan daha hayırlısını yahut mislini getiririz.” (Bakara:106) Burada neshi, “nüsha almak” anlamında da anlayabiliriz. Çünkü nüshasını yani kopyasını-mislini almaktır.

Şartların, şahısların bir nüshası olur. Kur'an'da zikredilen her olayın, her şahsın, her ahvalin zaman içinde nüshası vardır. Her zaman Firavun, Ebu Leheb, Yecüc Mecüc vardır. Zülkarneyn vardır. Hâsılı her halin bir nüshası vardır. Binaenaleyh o nüshaya uygun hüküm neyse o uygulanır. Gerisi mensuhtur. Örneğin sabredilmesi gereken şartlar savaş halini nesheder. Savaş halini gerektiren ahval mühlet vermeyi nesheder. Buna göre Kur'an'ın her ayetinin zaman içinde ve şartlara bağlı olarak nüshaları vardır. Kur'an'da kesinlikle mutlak ve kayıtsız bir nesh yoktur. Sadece zamana ve şartlara bağlı olarak uygun olan nüshayı almak vardır.

“…nüshalarında ancak Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve rahmet vardı.”(Araf:154) buyrulur. Hz. Musa'ya verilen levhalara “nüsha” adı verilmiştir. Bu neyin nüshasıydı? Demek ki ilahi ahkâmın nüshaları vardır.

Biz sizin yaptıklarınızı hep istinsah ediyorduk.”(Casiye:29) buyrulur. Burada “istinsah” yazmak demektir. Herhalde silmek ve hükümsüz kılmak değildir. Demek ki ayetlerin neshedilmesi demek aynı zamanda o ayetlerin yazılmasıdır.

Kur'an-ı kerimde elbette nesh vardır. İstinsah vardır. Nüshalar vardır. Zamana ve şartlara uygun nüsha alınır. Ona göre istinsah edilir. Aksi takdirde Müslümanlar bu çıkmazdan kurtulamaz. Öncekilerin başına tahriften dolayı bir sürü bela geldi. Unutmamak gerekir ki şimdiki anlayışta nesh çok yanlış çıkarım ve ağır sonuçlara yol açabilir. Zira bu, Müslümanlar için ya boşluklar ya da çelişkiler oluşturuyor. Boşluklar zaaf, çelişkiler çatışma ortaya çıkarıyor.

Kur'an'ın neshinde değil, nüshalarında hidayet ve rahmet vardır. Neshe takılırsak birbirimizi neshederiz. Birbirimizi silmeye çalışırız. Nüsha alırsak aynı ruhu istinsah ederiz.

Biz Kur'an'ın nüshası olursak bize bakan herkes hidayet bulur. Her vecihten rahmeti görür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.