Abdulhakim SONKAYA

Abdulhakim SONKAYA

Kürd-istan-bul

Peygamber (SAV) şöyle buyurur:  “Kostantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emir; onu fetheden ordu ne güzel ordudur!”(Müsned) Peygamber (SAV)’in bu müjdesi Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u ordusuyla fethetmesiyle tahakkuk etmiştir.

 

Fatih, İstanbul’u silah ve savaş yoluyla fethetmiştir. Bu, bilinen ve gerçekleşmiş olan fetihtir. Başka bir hadiste ise Resulullah (SAV) şöyle buyurmaktadır:

“Sizler bir yakası karada, bir yakası denizde olan bir şehir işittiniz mi?”

Sahabe: “Evet işittik ya Resulullah” dediler.

Resulullah (SAV), “İshakoğullarından yetmiş bin kişi o beldeyle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu ordu o beldeye gelip konakladığı zaman savaş yapmaz, ne silah kullanır ne de ok atar. La ilahe illallahu vallahu ekber (Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür) der. Bunun üzerine o şehrin iki yakası arka arkaya düşer.”(Müslim) Bu da İstanbul’un manevi fethidir.

Allah’ın izniyle bu iki hadisten çıkarılabilecek sonuçlar şunlardır:

-Silah ve savaşla fethedilen İstanbul, bir zaman öyle bir hale gelecek ki manen ve ruhen tekrar fethedilmesi gerekecektir.

-Bu fetih İshakoğulları eliyle olacaktır.

-Bu fetih silahla, savaşla değil, tekbir ve tehlil(la ilahe illallah) ile olacaktır.

-Bu şehrin berr u bahr(kara ve deniz) olmak üzere iki yakası vardır.

İstanbul’un manevi fethi silahla değil, İslam’ın en büyük şiarlarının yükseltilmesi suretiyle gerçekleşecektir. Demek ki Müslümanların bu fethi dikkate ve ciddiye alarak çalışmaları, tebliğ ve irşat ile İslam’ın şiarlarını yükselterek İstanbul’un fethi manevisine namzet olmaları gerekir.

İki yıldır Kazlıçeşme’de yapılan tekbirlerin, tehlillerin ve Peygambere salatların yükseldiği Kutlu Doğum etkinliğini bunun bir habercisi ve müjdeleyicisi olarak görmek gerekir.

Kutlu doğum etkinliğinin İstanbul’un Fatih tarafından fethedildiği ay olan Mayıs ayına denk gelmesi tesadüf değildir. Demek ki fetih süreci halen devam ediyor.

Hadiste, fethi İshakoğullarının yapacağı buyruluyor. Kürtlerin soyu Hz. İshak (as)’a dayanıyor. Dolayısıyla bu ülkenin İshakoğulları Kürtlerdir. Gerçekten İshakoğulları olan Kürtler İstanbul’u sahiplenmezse onun manevi fethi tamamlanmaz. Müslüman Kürtler, İstanbul’un asli unsurlarından olup manevi fethinin neferleridirler. Kazlıçeşme Meydanı, bunun işareti ve müjdeleyicisidir.

Kürt sorununun çözümünde en etkileyici ve en büyülü formül İstanbul’dur. Kürt olan Molla Güranî’nin Fatih’in hocası olması tesadüf değildir. Demek ki bu fethin iki boyutu, daha o zaman net ve açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Fatih, birinci hadisin müjdesi; İshakoğlu olarak molla Güranî de ikinci hadisin müjdesidir. Dünyada en çok Kürt nüfusun bulunduğu şehir İstanbul’dur. Bu da İstanbul’un Kürtler için de bir payitaht olduğuna, onların burada çok hayati ve kutsal bir vazife görmeye namzet olduklarına dair bir işaret ve beşarettir. Binaenaleyh Kürtler asla ve kata İstanbul’dan vazgeçemez. Çünkü onların kutsal ideali buradadır. Türkiye’de Türklerin bunu kabullenmesi gerekir. Çünkü Kürtler olmadan artık İstanbul’un muhafaza ve müdafaası mümkün değildir. Böyle olduğu halde tümü Kürt olan İslami STK yöneticilerinin İstanbul’da yargılanıp cezalandırılmaları tesadüf değildir. Bu, ikinci fethi yani İstanbul’un fethi manevisini engelleme girişimidir. Çünkü bu zatların tekbir ve tehlil şiarını yükseltmekten başka bir hedefleri ve hesapları yoktur. Onlar İstanbul’un Molla Güranileri, manevi fetihle müjdelenen Evlad-ı İshak’ıdırlar.

Hadiste İstanbul’un berr(kara) ve bahr(deniz) yakalarına da bir vurgu vardır. Berr, kara anlamına gelmekle birlikte aynı zamanda iyilik anlamında olan “Birr” ile de aynı köktendir. Demek ki bunlar birri, iyiliği, marufu hâkim kılarak şehri fethedeceklerdir. Deniz anlamında olan “bahr” ise aynı zamanda ilim ve hikmetin sembolüdür. Demek ki biiznillah bunlar İstanbul’un ilim ve hikmet nişanı olacak, Molla Gürani gibi şehr-i İstanbul’un âlim profilini teşkil edeceklerdir. Fatih gibi karadan denize, denizden karaya yol bularak insanların gönüllerini fethedeceklerdir. 

İstanbul’un fethi, Kutlu Doğum etkinliği, İslami STK yöneticilerine verilen cezalar hepsi Mayıs ayında gerçekleşti. Bütün bunlar her cihetten ve her cenahtan İstanbul’un yine ve yeniden fethedileceğini haber veren o hadis-i şerifin muştusudur.

Elhasıl çözüm için çok fazla kafa yormaya, uzaklara gitmeye gerek yoktur. Uhuvvetin, vahdet ve izzetin iksiri İstanbul’da mevcuttur. İstanbul, Türklerle Kürtlerin ortak kaderidir. Türkler İstanbul’un manevi fatihleri olarak Müslüman Kürtleri, Kürtler de İstanbul’un maddi fatihleri olarak Türkleri kabul etmeli beraber bu şehri dâhilî ve haricî düşmanlara karşı muhafaza ve müdafaa etmelidirler. Aksi takdirde Müslüman Kürtleri küstürmek, sadece ülkenin bir kısmına değil korkarım ki İstanbul’a da mal olur. 

Tüm Fatihlere selam olsun!


 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.