Abdulhakim SONKAYA

Abdulhakim SONKAYA

Kureyş köpek balığı

Kureyş, özel olarak bir kabile ismi olarak bilinir. Lakin Kureyş aslında bir vasıftır. Kur'an'daki Kureyş Suresi de bu usulle hep özel manada anlaşılmıştır. Fakat hakikat çok daha farklıdır.

İslam tarihinde idare nizamnamesinde halifenin Kureyş'ten olması gerektiği yönünde bir hüküm vardır.

Kureyş Suresi, Kur'an'ın acayip bir suresidir. İdareye, kanuni esasiye, nizama dair tüm hükümleri ve dâhisini ihtiva eder.

“Kureyş'in ilâfı-itilafı için…” Buyrulur. Kureyş itilaf-anlaşma ile başlar burada itilaf sevgi ve ahit demektir. Elf-bin sayısı, Elif harfi buradandır. Buna göre iş itilafın ülfetle olmasıdır. Her şey böyle telif olur. Yasa ve Reis müellif olmalıdır. O zaman bir bin, bin de bir olur.

Kureyş; hem ağaç dallarından örülmüş barınak hem de çatılı ev -beyt demektir. Ama acayip bir şekilde Kureyş aynı zamanda köpek balığı manasındadır. Evet, Kureyş köpek balığı demektir. Yani Kureyş köpek balığı da olabilir çardak da. Çardak; baharı, yazı, gölgeliği, huzuru, güveni, yaz merhalesini, kış olunca sıcak bir evi ifade eder.  Bu yönüyle ne kadar hoş ve latif bir mana ifade ediyor.

 Kureyş çardak anlamına gelen yönüyle ne kadar ülfet ve ünsiyet veriyorsa köpek balığı yönüyle de o kadar korkunçtur. Kureyş'in bu zıt anlamı hem denge hem de tehlikedir. Kureyş, yönetimin hassas dengesini ifade eder. İslam tarihinde Kureyş bir sistem olarak anlaşılmamış daima bir kabile olarak anlaşılmıştır. Ama hakikatte Kureyş bir sıfattır. Bu, kabile bilinen Kureyş olabileceği gibi bu vasfa haiz başka birileri de olabilir. Ama her halde Kureyş ya çardak ya da köpek balığıdır. Bu nedenle ülfetle birlikte zikredilmiştir. Çünkü köpek balığıyla ülfet zordur. Bu nedenle herkesin aklına Kureyş denirken sadece çardak geliyor.

Kureyş hem çardak hem de köpek balığıdır. Çardak; yazın gölgesini ve serinliğini,  ev ise kışın sıcaklığını ve rahatlığını ifade ediyor. Köpek balığı denince, okyanusun heybeti, derinliğin gizemi akla gelir. Büyük balığın küçüğü yutmasını hatırlatır. Bu normaldir. Ancak tehlike, bu ikisinin karıştırılması veya dengesiz kullanılmasıdır. Kimse Kureyş'li Hz. Ömer'de köpek balığı anlamındaki Kureyş'i hatırlamaz. Hep zihinde ve duygularda o güzelim çardağın gölgesi var. Güven içinde ne açlığın ne de korkunun olmadığı o çardak hatırlanır. Ama neseben veya hükmen Kureyş'ten gelen başkaları köpek balığı gibi insanları yutmuş. “Büyük balık küçük balığı yutar” ilkesini sonuna kadar uygulamıştır. Bu Kureyş, karanın sakin ve huzurlu ortamını değil denizin çalkantılı, dalgalı ve ürkütücü yönünü hatırlatır.

Kureyş ülfeti esas almalıdır. Ülfetle birleştirilmelidir. İçeriye doğru değil, dışarıya karşı köpek balığı olmalıdır. Yerine göre Kureyş bireydir, ailedir, toplum ve devlettir. Bugün Müslümanlar

Kureyş'e muhtaçtır.

Kıştan sonra yaz merhalesine muhtaçtır.

Huzur çardağına ve heybete muhtaçtır.

Kim Kureyş olmaya talipse çardağı vaat etmelidir.

Özgürlüğü ve ülfeti vaat etmelidir.

Yazı vaat etmelidir. Korkudan emin kılmayı vaat etmelidir.

 Memleketi çalkantılardan ve fırtınalardan “Sahil-i selamete” çıkarmayı vaat etmelidir.

İnsanların özgürce ve güven içinde dinlerini yaşamayı vaat etmelidir.

Elif gibi dik durmayı; ama Hakka ve halka karşı eğilmeyi vaat etmelidir.  Ve en önemlisi içeriye karşı değil dışarıya karşı Kureyş-köpek balığı olmayı vaat etmelidir.

Hâsılı Kureyş acayip bir şeydir. Bu kadarı yeter.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.