Mekke'nin fethi kansız yapılan bir gönül fethidir

Mekke'nin fethi kansız yapılan bir gönül fethidir

Mardin’in Midyat ilçesinde düzenlenen “Mekke’nin Fethi”programında konuşan Eğitimci İbrahim Dağılma, Mekke fethedilmeden gönüllerin fethedildiğini, İslam'ın Peygamberimiz tarafından insanların yüreğine nakşedildiğini söyledi.

HÜDA PAR Midyat Gençlik Kolları Başkanlığı tarafından Mekke'nin fethinin bin 388'inci yıldönümü münasebetiyle düzenlenen "Mekke'nin Fethi Programı"na konuşmacı olarak katılan Bingöl Üniversitesi Öğretim Görevlisi İbrahim Dağılma, Mekke’nin fethi için 21 yıl geçtiğini, bu süre zarfında İslam’ın Peygamberimiz tarafından tebliğ edildiğini ve bir gönül fethi gerçekleştiğini ifade etti.

Midyat Fen Lisesi konferans salonunda düzenlenen program ortaokul öğrencisi Mikail Demir’in Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından ilahi ses sanatçısı Derviş Madsor tarafından İlahiler okundu ve Mekke konulu sinevizyon gösterimi yapıldı.

Programda bir açılış konuşması yapan HÜDA PAR Midyat Gençlik Kolları Başkanı Abdullah Sait Teken, Yemen başta olmak üzere İslam coğrafyasındaki zulüm ve katliamlara dikkat çekerek Mekke’nin fethinin bir toprak ele geçirmek amacıyla yapılmadığını, İslam’ı gönüllere yerleştirmek için yapıldığını söyledi.Programa konuşmacı olarak katılan Bingöl Üniversitesi Öğretim Görevlisi İbrahim Dağılma, Efendimizin zorla çıkarıldığı Mekke’ye 21 yıl sonra orayı fethederek geri geldiğini ve kansız bir şekilde adeta bir gönül fethi gerçekleştirdiğini söyledi.

“Fethin bizim için büyük hikmetleri vardır”

Mekke’nin fethinden Müslümanların çıkarması gereken dersler olduğunu belirten Dağılma, günümüzde de gönül fetihlerinin gerçekleşmesi için insanlara iyiliği emretmek, kötülüklerden alıkoymak için çaba sarf edilmesi gerektiğini belirtti.

Dağılma, “Fetihten konuşuyoruz, Mekke’yi anlatıyoruz, fethin ne anlama geldiğini söylüyoruz. Eğer biz bugün göğsümüzü gere gere elhamdülillah Müslüman’ız diyebiliyorsak İslam’ın üzerimize yüklediği bir sorumluluk, kaldırabileceğimiz bir kapasitede olduğumuzu bileceğiz. Hazreti Ömer birdenbire adalet timsali olmadı, Peygamber Efendimiz tarafından sihirli bir değnek ile gönlüne dokunulmadı. Onu bu hale getiren İslam ve Kur’an idi. Yani Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) idi.  Peygamber Efendimiz Mekke'yi fethetmeden önce başka fetihler yapmıştır. Bizim fetih olayını iyi anlamamız lazım. Eğer biz bu akşam burada Mekke’nin fethini kronolojik olarak anlatmaya çalışırsak vaktimiz yetmez. Onun için bizim yapmamız gereken fetihten ne anlamalıyız ve fetih noktasında neler yapmalıyız. Peygamber Efendimiz Mekke’yi fethetmek için tam 21 yıl bekledi. Yani kendisine 40 yaşında nübüvvet gelen Muhammet Mustafa (Sallallahu aleyhi ve selem) 61 yaşında, hicretin sekizinci yılında, Ramazan ayının ilk günlerinde Mekke’yi fethetti.” dedi 

Dağılma, "Bizler de bir neticeye varmak için, bir ağaçtan meyve alabilmek için yüreğimize sabretmeyi ilmek ilmek işlememiz lazım. Peygamber Efendimiz hicretten sekiz yıl sonra Mekke’yi fethetmiştir. Bizler de bugün özellikle İslami davayı ulaştırmak için engellerle karşılaşan, eziyet çeken Müslümanların hicret etmesi gerekir. Her hicret yeni bir fetih demektir. Bugün Yemen, Suriye, Filistin, Doğu Türkistan, Arakan ve birçok mazlum İslam coğrafyasına baktığımız zaman hicret zorunluluğu olan ve kendilerine hicret kapısı açılması gereken ve de gönüllerin fethinin sorumluluğunun omuzlarımızda olduğunu unutmayalım." şeklinde konuştu.

“Gönüllerin fethi beş adımla sağlanır”

Mekke’nin fethinin merhalelerle geldiğini ifade eden Dağılma, gönüllerin fethinin ise  5 adımda sağlanabileceğini söyledi. Dağılma 5 merhaleyi şu şekilde anlattı:

"Peygamber Efendimizin Mekke'yi fethetmesi adım adım geldi. Onu adım adım Mekke’nin fethine getiren ilahi bir yönlendirme idi. Vahiy kılavuzluğuydu. İlk vahiy oku emriyle geldi. Yani eğitim ile başladı. Yani demek ki fethin ilk basamağı okumaktır, eğitimdir ve İslami bir bilinçtir. Fethin ikinci ayağı en yakınlarını uyarmaktır. Bizim bireysellikten vazgeçip toplumsallığa doğru bir kapı açmaktır. Toplumdaki insanların bize karşı beklentilerinin olduğunu bilmek lazım. Üstümüzdeki pısırıklığı, üşengeçliği ve nemelazımcılığı kaldırmamız lazım. Nasılsa başkaları yapıyor, başkaları uğraşıyor, başkaları koşuyor, başkaları anlatıyor gibi mazeretlerden vazgeçip, bu işte kim var deyip geriye bakmak değil bir adım öne çıkmaktır. Bu toplumsal sorumluluğu elde etmeliyiz. Yani emr-i bilmaruf nehy-i anilmünker bilincine sahip olmaktır. Allah-û Teâla en hayırlı cemaati Kur’an-ı Kerim'de tasvir ederken isim vermemiştir. Allah hayırlı cemaati iyiliği emreden kötülüğü nehyeden cemaat olarak nitelemiştir. Bugün kötülükler yanı başımızdan sel gibi akıp gidiyor ve ne yazık ki biz kötülüklere karşı duyarsızlaşmışız, hissizleşmişiz ve neme lâzımcı olmuşuz. Oysa Peygamber Efendimiz, “Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle, dilinizle kaldırınız demiştir.” Peki, kim bu kötülükleri kaldırabilir? Sen, ben değiliz bunları kaldırabilecek olan. Bunları kaldırabilecek olanlar sorumluluk sahipleridir. Evdeki baba, okuldaki öğretmen, dairedeki amir ve ildeki idarecidir. Mesuliyet sahibi insanların kötülüklere karşı o disiplini oluşturmasıdır. Kötülükleri dilleriyle düzeltecek olanlar kimlerdir peki? Alimler, seydalar, davetçiler, yazarlar ve çizerlerdir. Yani dili hak için dönen herkestir ve ancak bunlar yapıldıktan sonra kötülüklere karşı kalben buğz edilebilir. Ama bunun sonunda imandan eser kalmaz.” dedi

Dağılma sözlerini şöyle tamamladı:

“Fethin üçüncü aşaması sana gönlünü açanları kucaklaman, sahiplenmendir. Sana gelenleri kabul etmen, şefkat ve merhamet kanatlarını açmandır. Allah-û Teâlâ Peygamberimize şöyle sesleniyor , 'Ey Muhammed!  Eğer sen kaba ve katı yürekli olsaydın elbette onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.' Allah’ın lütfu sayesinde sen onlara şefkatle davrandın. Fethin dördüncü ayağı sana karşı güç toplayanlara, eziyet edenlere, tuzak kuranlara karşı izzetli olabilmektir, dirençli olabilmektir. Dünyanın emperyalizmine karşı, Amerika, Rusya ve bilumum işgalci zihniyetlere karşı ümmet şuuru ve bilinci içerisinde, vahdet şemsiyesi altında karşı koyabilmektir. Safları sıklaştırmaktır, cihat saflarının sıklaşması, namaz saflarının sıkılaşması ile paraleldir. Namazdaki saflar sıkılaşmazsa eğer küfre karşı verilen saflarda dağınıklık olur. Bölük pörçük kalır. Ve fethin beşinci basamağı etrafında her şeyinle sana teslim olmuş, sana inanmış, sana bağlanmış, gözü senden başkasını görmeyen adanmışlar topluluğu oluştuğu zaman diğer insanlar cehenneme girmesin diye onları İslami kurtuluşuna getirebilmelidir. İslam’ın adalet ve doğru muhabbetine getirebilmelidir. “Ardından Lise öğrencisi Yusuf Arbağ’ın okuduğu “Mekke” adlı şiir salonda duygulu anlar yaşattı. Program Zekeriya Demir’in ümmetin kurtuluşu için yaptığı dua ile sona erdi.

Programa Belediye Başkan Yardımcısı Tevfik Baysal, HÜDA PAR Midyat İlçe Başkanı İsa Altunkaynak, İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdulkadir Altay, İlçe Gençlik ve Spor Müdürü Hüseyin Tunç, Halk Eğitim Merkezi Müdürü Orhan Şaşmaz, Azim-Der yönetim kurulu üyeleri, Midyat Engelliler Derneği Başkanı Şükrü Baran, Ensar Vakfı Midyat Şube Başkanı Abdurrahim Kaplan, Avukat M.Sait Baş, bazı STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

İLKHA

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.