"Mescid-i Aksa'nın onurunun korunması tüm İslam âleminin vazifesidir"

"Mescid-i Aksa'nın onurunun korunması tüm İslam âleminin vazifesidir"

YÖK tarafından düzenlenen konferansın açılışına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mescid-i Aksa'nın onurunun korunmasının bütün İslam âleminin vazifesi olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu tarafından düzenlenen İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının Oluşturulması Konferansı'nın açılış oturumuna katıldı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen oturumda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki üniversitelerin rektörlerine ve İslam ülkelerinden gelen yükseköğretim kurumlarının yöneticilerine hitaben bir konuşma yaptı.

Toplantının başarılı geçmesi, ülkeler ve akademik camia için hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak konuşmasına başlayan Erdoğan, "Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan çıkar/hakikat kıvılcımı, fikirlerin çarpışmasıyla ortaya çıkar" sözüne atıfta bulunarak, "Bu sözün asıl muhatabı üniversitelerdir, akademi dünyasıdır. Konferansımızın, medeniyet coğrafyamızdaki yükseköğretim sorunlarının tartışıldığı, yeni iş birliği imkânlarının geliştirildiği bir sürecin kapılarını aralayacağına inanıyorum." dedi.

İslam medeniyetinin özünün; kardeşlik, dayanışma ve bir duvarı oluşturan tuğlalar gibi birbiriyle kenetlenmek olduğunu belirten Erdoğan, Müslümanlar arasındaki kültürel, siyasi, mezhebi veya etnik farklılıkların, bir handikap değil, en büyük zenginlik ve imkân olduğunu söyledi.

Erdoğan, "Müslümanlar ancak kardeştir." ayetine atıfta bulunarak, sınırların araya girmesine, mesafelerin kişileri birbirinden koparmasına izin verilmemesi gerektiğini belirek, "Buna karşılık son zamanlarda yaşadığımız hadiselerin ortak kimliğimizi aşındırdığı, aramıza yeni duvarlar, yeni bariyerler ördüğü de bir gerçektir." ifadelerini kullandı.

İslam dünyasının bugün birlikten ziyade ayrışmalarla, barıştan ziyade çatışmalarla gündemde olduğuna; kriz, iç savaş, kardeş kavgası ve teslimiyet politikalarının Müslümanları birbirinden her geçen gün biraz daha uzaklaştırdığına işaret eden Erdoğan, Suriye ve Irak'ta, her bir taşında binlerce yıllık İslam medeniyetinin izleri olan şehirlerin âdeta enkaz yığınına döndüğünü, asırlar boyu esenlik yurdu olan beldelerin, yıkım, gözyaşı ve arşı titreten mazlum feryatlarıyla inlediğini söyledi.

Erdoğan, Halep, İdlip, Hama, Humus'un harabeye çevrildiğine, ilim âşıklarının susuzluğunu gideren meşhur Musul Kütüphanesi'nin talan edildiğine, Bağdat Kütüphanesi'nde yer alan ve her biri hazine değerindeki binlerce kitap, el yazması ve nadide eserin imha edilip çalındığına değinerek, "Muhteşem mimarileriyle ziyaretçilerini büyüleyen kütüphanelerimiz, camilerimiz, külliyelerimiz bir bir yok oluyor, yok ediliyor." şeklinde konuştu.

"Mescid-i Aksa'nın onurunun korunması tüm İslam âleminin vazifesidir"

Barışın sembolü olan Kudüs'ün, Müslüman karakterine, tarihi dokusuna yönelik saldırılar karşısında direnmeye, ayakta kalmaya çalıştığına dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi: "Müslümanların mevcut güçsüzlüğünden, parçalanmışlığından cesaret alan İsrail yönetimi, her gün yeni bir uygulamayla, Kudüs'ün İslami karakterini tahribe yelteniyor. Her fırsatta ülkemizi eleştiri yağmuruna tutanlar, mesele Filistin olunca, Kudüs olunca, Müslümanların hakkı-hukuku olunca birden ne yazık ki sus pus kesiliyorlar. Hiç kimse bizden artık bıkkınlık derecesinde bu ikiyüzlülüklere daha fazla sessiz kalmamızı bekleyemez. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın izzetinin, onurunun korunması sadece Filistinli kardeşlerimizin değil tüm İslam âleminin vazifesidir, görevidir."

Müslümanları rencide eden metal dedektör uygulamasından geri adım atılmasının kendilerini memnun ettiğini ifade eden Erdoğan, "Ancak bu yeterli değil. Cuma namazlarına gelen Müslümanlara o kapıların kapanmasına tahammül etmemiz mümkün değildir. Kaldı ki sadece Filistin'de yaşayanların geldiği bir mabet değildir Mescid-i Aksa, tüm dünya Müslümanlarının geldiği bir mabettir, bunun kapısı dünya Müslümanlarına kapatılamaz. İsrail'in, Kudüs'le ilgili yerleşik teamüllere, hukuka ve insan haklarına saygılı davranması gerekiyor. İsrail yönetimine şunu hatırlatmakta fayda var: Eğer bu dünyada barış içinde yaşamak istiyorsak-istiyorsanız, başkalarını tehdit etmek yerine kendisini ve bölgeyi ateş çemberine sokabilecek politikalardan kaçınmak gerekiyor." dedi.

"Bizim dinimiz cehaleti emretmiyor, ilmi emrediyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sorunlarımızın kaynağı olarak hep başkalarını işaret etmek, sıkıntılarımızın çözümünü dışarıda aramak bizi yanlış yollara sevk edecektir. Başarısızlığımızı bir yerlere yıkmak, fatura etmek bizleri başarılı kılmaz. Müslümanlar neden bu hale düştüklerinin cevabını lütfen kendilerinde, bilhassa da ilim-hikmet ve bilgi kaynaklarıyla kurduğu ilişkide aramalıdır. Bu ilişki ne kadar muhkem olursa, bünye de o kadar sağlam olur. Bizler az önce de hocalarımızdan bir tanesi surenin başında ilk ayeti okudu, ilk emri 'ikra', yani 'oku' olan bir dinin mensuplarıyız. Bizim dinimiz cehaleti emretmiyor, tam aksine ilmi emrediyor. Son birkaç asırdır kitaptan, kütüphaneden, kalemden, tefekkürden daha fazla uzaklaşıyoruz. İslam dünyasındaki nüfusun yüzde 55'inin okuma-yazma dahi bilmediği gerçeği yüreğimizi acıtıyor. OECD ülkelerinde milli gelirden eğitime ayrılan payın ortalaması yüzde 5,2 iken, bu oran İslam dünyasında yüzde biri dahi bulmuyor. Bu rakamlar asırlardır ruhumuzu ve dimağımızı besleyen hikmet pınarlarının niçin tek tek kuruduğunu da bize gösteriyor."

"Dünyanın kaç yerinde acaba yardımcı doçentlik var?"

Akademide yardımcı doçentlik konusuna değinerek, bu akademik unvan ile üniversite hocasına ihtiyaç duyulan bir ortamda, doktorluk ve doçentlik süreçleri arasına bir ara süreç eklenerek ön kesildiğini söyleyerek, "Dünyanın kaç yerinde acaba yardımcı doçentlik var, bunu da bir inceleyip, ben YÖK Başkanımıza da söyledim, bunu da bir görelim. Ben araştırdığım yerlerde doğrusu böyle bir mekanizma pek görmüyorum. Yani bunu birileri birilerini şöyle oyalamak için yapmışlar. Bu, gerçekten ilmiye sınıfına bakıyorsunuz bir paravan, bir engel oluşturuyor, bunu da aşmamız lazım ve aşacağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı.

"Fikir hayatımızın çölleşmesine yol açan beyin göçünü önlemeliyiz"

"Dünyanın en iyi ilk 500 üniversiteleri arasında İslam ülkelerinden sadece bir avuç kurum bulunuyor. İslam toplumları olarak en zeki öğrencilerimizi, en parlak beyinlerimizi Batılı eğitim kurumlarına kaptırıyoruz." diyen Erdoğan, "Gençlerimiz kendi ülkelerinde, kendi üniversitelerinde parlak bir gelecek göremedikleri için giderek artan bir oranda Batı'ya yöneliyorlar. Üstelik bunun için Batı ülkelerine çok ciddi paralar da aktarıyoruz. Bu öğrencilerin akademik çalışmalarını bitirdikten sonra doğal olarak kendi ülkelerine dönmeleri, kendi insanlarına hizmet etmelerini bekliyoruz. Ancak çoğu zaman okullarını bitirenler ana vatanlarına dönmüyor, eğitim aldıkları yerlerde kalıyorlar. Bu durumda alıştıkları hayat standardından vazgeçememe gibi sebepler mutlaka etkilidir. Ancak devleti yönetenler olarak bizlerin, üniversitelerimizin en tepelerindeki isimler olarak da sizlerin gençlerimizi kendimizden uzaklaştıran asıl sebepler üzerinde düşünmesi gerekir diye düşünüyorum. İlmi ve fikir hayatımızın çölleşmesine yol açan bu beyin göçünü önleyecek tedbirleri bir an önce hayata geçirmeliyiz." şeklinde konuştu.

Konferansın düzenlenmesinde emeği geçenleri tebrik ederek, bilim adamlarına çalışmalarında başarılar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam ülkelerinden gelen yükseköğretim kurumlarının yöneticilerine hitaben, "Ülkelerinize döndüğünüzde tüm kardeşlerimize şahsımın ve milletimin selamlarını iletmenizi özellikle sizlerden istirham ediyorum." sözleriyle konuşmasını tamamladı.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.