Mısır'dan Bangladeş'e: Kirli ittifak

Mısır firavunları, batılı büyüklerinden aldıkları talimatlarla askeri darbe yaptıklarında ilk anda beş bin kişinin öldürülmesi, elli bin kişinin zindana atılmasını hedeflemiş, bu şekilde İslami hareketin etkisizleştirileceğini düşünmüşlerdi.

Hıristiyanlar, Milliyetçiler, solcular ve Suudi güdümündeki Selefilerin desteğini alan Sisi ve ekibi darbe sonrası ülkede terör estirerek zulümlere imza attı. On binlerce Müslüman zindana atıldı, onlarcası işkencede şehid oldu, yüzlercesinden bir daha haber alınamadı.

Ülkede darbe olması, yolsuzlukların haddi hesabının olmaması, hukukun tümüyle askıya alınması karşısında cılız seslerin dışında dünyada tepki gösteren olmadı. Aksine baskıların artması istendi ki, İhvan-ı Müslimin hareketi şiddete yönelmediği için zayıflasın, şiddeti yöntem olarak benimseyen gruplar güçlensin ve böylece İslam üzerinde algı operasyonları yapılsın.

Bu tam bir operasyondu ve operasyonun merkezi de sanıldığının aksine Amerika değil İngiltere idi.

Benzer bir operasyon da Bangladeş'te yürütülüyor.

Halkı İslami değerlerden kopararak batıya köle haline getirmek isteyen güçler, laik ve solcu yapılanmalar üzerinden çalışmalar yürüttüler yıllarca. İslami değerlere hakaret eden tipleri ortaya sürerek halkın sinir uçlarını test etmeye, imkân bulurlarsa felç etmeye çalıştılar.

Cemaat-i İslami hareketi buna engel olarak görünüyordu.

Fertlerini iyi yetiştiren, sapma ve saptırma çabalarına karşı yoğun bir çaba içerisinde olan Cemaat-i İslami'nin tasfiye edilmesi, gözden düşürülmesi için planlar yapıldı. Cemaatin lider kadrosu 2009'da oluşturulan uyduruk mahkemelerde yargılanıp idam cezalarına çarptırıldı.

Abdülkadir Molla, Ali İhsan Mücahid, Muhammed Kamaruzzaman ve Motiur Rahman Nizami…

Her biri birer âlim ve hareket önderi olan bu isimler idam edildi.

Şehadetten hiç çekinmediler ve Bangladeş'in tağutu Şeytan Hasina'dan af dilemediler.

Ülkenin laikleştirilmesi, İslami değerlerden uzaklaştırılması, ahlâki değerlerin yozlaştırılması için büyük bir çaba harcandığını gördüler ve kendilerinden sonra gelenlere direnmeleri gerektiğini, zulme boyun eğmemelerini vasiyet ettiler.

Şehid Motiur Rahman Nizami, şehadete giderken kardeşlerine, ümmete şu önemli mesajları verdi:

‘'Bir mümin asla Allah'tan ümidini kesmez. Hayatınızın sonuna kadar Allah yolunda bir gaye ile görevinizi sürdüreceksiniz. Batılın tüm tuzaklarına ilim yoluyla cevap vereceksiniz. Kadınlarımızın yetiştirilmesine ve ahlâk yoluna önem vereceksiniz”

Şehid mesajını verdi ve Rabbine yürüdü.

Mümin, muvahhid ve müslim olarak, Allah'ın vaadine teslim olarak yürüdü şehadete.

Hasan el Benna'nın Avrupa'da yaşayan torunu Tarık Ramazan, duyarsızlık ve ikiyüzlülüğe dikkat çekti:

“Bangladeş'in yozlaşmış hükümetinin, ülkenin 1971'de Pakistan'dan kanlı bağımsızlık mücadelesi sırasında sözde insanlığa karşı suç işlemekten Cemaat-i İslami partisinin lideri 73 yaşındaki Motiur Rahman Nizami'yi astı.

Dünya, yozlaşmış Mısır rejiminin muhalifleri katletmesinde ve işkence etmesinde olduğu gibi buna da sessiz kalıyor. Yine yeniden aynı hikâye... Dürüst olalım, bu utanç verici sessizlik, mevcut radikalleşmeyi beslemenin en iyi yolu”

Tarık Ramazan söz etmiyor; ama Bangladeş ve Mısır İslami hareketlerine karşı şer güçlerin kirli bir ittifak kurduğu ortada.

Şeytan ve dostları planlar yapıyor, tezgâhlar kuruyor, tuzaklar hazırlıyor.

Ama onlar Allah'ın yardımıyla zelil olacaklar ve tuzakları başlarına dolanacak.

Şehid Motiur Rahman Nizami'den sarsıcı sözlerle yazımızı noktalıyoruz:

“Ben gidiyorum…

Ardımda bir fikir kalsın istiyorum. Zorla karşılaşınca ölüm korkusundan istikametini şaşıranlarla biz ölümden aynı şeyi anlamıyoruz. Bu bir imtihandı. Kolay olacağını söylemedi kimse. Sancısız olacağını, bedelsiz olacağını. Bu yola baş koymak, sonunda gerekirse bu uğurda o baştan vazgeçmek demekti. Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınmış olabilir. Siz kimsiniz ki..!

Kulunu razı etmek için Yaratıcıyı üzecek değiliz!

Ben gidiyorum…

Benden önce giden arkadaşlarımın yanına, Rasulullah'ın yanına. Siz kalacaksınız. Kimin doğru olduğu benim gittiğim yerde çıkacak ortaya…

Ben gidiyorum…

Çeki düzen verin kendinize. Sıranın size de geleceğini unutmayın. Şehadetin şehid gibi yaşayanlara nasip olacağını, Allah'tan başkasına kul olunmayacağını hatırlayın her daim.

Ben gidiyorum…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.