Mit-İmralı Görüşmelerine Dair

İddia edildiği gibi PKK` ye silah bıraktırılabilecek mi?

Bunun için ümitlenmek henüz çok erken olsa da şu realitenin varlığı da inkar edilemez: Meselenin çözülme talebi doğrultusunda toplumsal tabandan çok ciddi bir destek var.

Bu samimi halk desteğinin heba edilmemesi, kısır siyasi çekişmelere kurban edilmemesi gerekir, çünkü bunun hem dünyevi hem de uhrevi bedeli gerçekten ağır olur.

Bu süreçte şu sorulara cevap verilmesi gerektiğini düşünüyorum:

1-Patriotları Türkiye`ye yerleştirmeyi hükümete kabul ettiren küresel istikbar, bu işin tam olarak neresinde durmaktadır?
2-Habur ve Oslo süreçlerine benzer bir hezimetin bir daha yaşanmayacağını kim garanti edebilir?

3-Başbakanın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan`ın, `PKK`nin bölgesel denklemden çıkmasını istemeyen dış güçler, her zaman süreci sabote edebilir` tespitindeki dış güçler kimlerdir?

4-Daha önce Başbakanın, teröre destek verdiğini söylediği Almanya da bu güçlerden biri değil midir? Öyleyse patriotların Türkiye`ye yerleştirilmesi sürecinde Alman askerlerinin Türkiye`ye yerleştirilecek olması ciddi bir yaman çelişki değil midir?
5-Devletin, elinde silahı bulunan PKK ile görüşmesi, silahların susması ya da can kayıplarının önüne geçilmesi açısından elbette gereklidir. Diğer taraftan Kürt meselesinin tam anlamıyla çözüme kavuşturulması açısından konu ile ilgili diğer siyasi partiler ya da STK`larla görüşülecek mi?

6-İmralı ile devlet arasındaki görüşmelerin `devlet sırrı` gibi müphem bir kavramın arkasına sığınılarak kamuoyundan ısrarla gizlenmesi ne anlama gelmektedir?

7-Bu hususta sistemden kaynaklanan sorunsalların ötelenerek meselenin Öcalan`ın özgürlüğüne endekslenmeye çalışılması, Kürtlerin hangi kazanımına karşılık gelecektir?

8-1978`li yıllarda ortaya iddialı söylemlerle çıkan(Tam bağımsız Kürdistan gibi...) PKK`nin, Kemalist karakter taşıyan Türk solunun duayenlerinden Mihri Belli ve onun misyonunu üstlenen takipçileri tarafından Kemalist sistemle anlaşma yapabilecek bir kıvama getirildiği iddiası doğru mudur?

9- Yukarıdaki husus göz önünde bulundurularak Öcalan`ın demokratik özerklik fikrinden dahi vazgeçmesi nasıl değerlendirilmelidir? Gelinen aşamayı PKK`nin mi yoksa Kemalist sistemin mi başarısı olarak görmek gerekir?

Sorular elbette çoğaltılabilir, ancak çok fazla kafa karışıklığına meydan vermeden bunların cevapları üzerinde durulmasının süreci anlamada kolaylık sağlayacağını düşünüyorum.

Selam ve dua ile...


Not: 9 Ocak Çarşamba günü HÜDA PAR`ın Genel Merkez binasının açılış töreni vardı. Bu vesile ile hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak`tan niyaz ediyor, zorlu bir kış yolculuğuna katlanarak Ankara`ya gelen bütün dostlara şükranlarımı iletiyorum. Ayrıca aramızda olmadığı halde dualarıyla ve telefonlarıyla bizleri yalnız bırakmayan kıymetli kardeş ve bacıların hepsinden Allah razı olsun, diyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.