Ölçü, Kur’an ve Sünnettir

Teknoloji ve iletişimin gelişmesiyle dünya büyük bir köy olmuş, olay ve gelişmelerden anında haberdar olunmakta, savaşlar ve çatışmalar canlı yayınlarda sesli ve görsel olarak anında izlenebilmektedir. Gündem o kadar hızlı değişiyor ki takip etmekte dahi sıkıntı çekiliyor. Sosyal medyanın gelişmesiyle gazete ve TV’lere gerek kalmadan sıradan bir insan bile duygu ve düşüncelerini dünyaya aktarabilmektedir. Bununla birlikte dezenformasyon ve yönlendirme haberlerle beyinler kontrol altına alınabilmekte, ifsad merkezleri toplum mühendisliği projelerini hayata geçirmektedir. Kitleler, yönlendirildiklerinin ve bir alana kanalize edildiklerinin farkına dahi varamamaktadır. Farkına varılsa bile iş işten geçmiş, atı alan Üsküdar’ı geçmiş oluyor. Dün terörist ve zalim olanlar kısa bir süre sonra ‘masum, mağdur, kahraman’ ilan edilirken bunun tam tersi masum ve mağdur olanlar da en azılı terörist olarak sunulabilmektedir.

 

Bu durumlarda sürüklenmemek, zalime karşı ve mazlumun yanında olmak Müslümanlar için hayati öneme sahiptir. Peki, bu ortam ve durumlarda doğruyu bulmak için ne yapılmalı, hangi yol ve yöntem takip edilmeli, kıstasımız ne olmalıdır?

Allah-u Teâlâ; insanların doğru yolu bulması, delalete düşmemeleri, şeytanın hile ve entrikalarına kanmaması için elçiler ve kitaplar göndermiştir.  Hz. Muhammed aleyhisselam, tüm insanlığa gönderilerek bu elçilerin son halkası olmuştur. Allah-u Teâlâ, Haşr Sûresi’nde şöyle buyurmuştur: “…Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin…”

Peygamber görevini tamamlamış ve kendisinden sonra neye sarılacağımızı da “Size iki şey bıraktım, onlara sarıldığınız sürece ebediyen yolunuzu şaşırmazsınız. O iki şey Allah’ın kitabı ve Resulünün sünnetidir” diye buyurarak bu fani dünyadan ayrılmıştır.

Düşmanlığımız ve dostluğumuz, savaşlarımız ve barışlarımız, ihtilaf ve ittifaklarımız, ticaretimiz ve üretimimiz, ceza ve mükâfatlarımız, Müslüman ve gayr-i Müslimlerle ilişkilerimiz, olay ve meselelere bakış açımız; kısacası şahsi, ailevi ve toplumsal yaşantımızın her alanı Kur’an ve Sünnetle uyumlu olmalıdır. Bunun dışındaki yol ve yöntem, yorum ve analizler beyhudedir. Her hadis ve her ayet toplumsal bir hastalığa reçete, toz bulanık gözüken olayları net olarak görüntüleyen bir gözlük ve dürbün, kak ile batılı birbirinden ayıran hüccet, delil ve furkandır.

Son 20 gündür basın ve sosyal medyada hararetle tartışılan ve tarafların karşılıklı hamlelerine tanıklık ettiğimiz Fethullah Gülen ve Başbakan Tayyip Erdoğan arasındaki savaşı herkes kendi çıkar ve penceresinden bakmakta ve yorumlamaktadır. Bir de aşağıda sıralayacağım ayet ve hadisler ışığında bakalım. Bakalım ortaya nasıl bir tablo çıkacak?

“Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler...” (Fetih: 29)

“Mü’minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin…” (Hucurat: 10)

“Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah’a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa: 144)

“Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kâfirleri dostlar (veliler) edinmeyin. Ve eğer inanıyorsanız, Allah’tan korkup-sakının.” (Maide: 57)

“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onu etraflıca araştırın. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da sonra işlediklerinize pişman olursunuz.” (Hucurat: 6)

“Hep birlikte Allah’ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın…” (Al-i İmran: 103)

“And olsun, insanlar içinde müminlere en şiddetli düşman olarak Yahudiler ve müşrikleri bulursun…” (Maide: 82)

“Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi?” (Hucurat: 12)

“Allah’a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah’a ulaşmaya) iman eden bir kavmi, Allah’a ve O’nun Resûl’üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın…” (Mücadele: 22)

 “Birbirinizi sevmedikçe hakkıyla iman etmiş olmazsınız… Mümin, müminin elinden dilinden emin olduğu kişidir… Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşinize yardım edin…” (Hadis-i Şerif)

Allah-u Teâlâ, bizleri Kur’an ve Sünnetin yolundan ayırmasın.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.