PKK-Paralel ittifakıyla Şura-Der'e komplo

PKK-Paralel ittifakıyla Şura-Der'e komplo

Milat Gazetesinden İsmail Zelvi, Paralel yapı tarafından uğratıldığı mağduriyetler sonucu yöneticileri tutuklanan Şura-Der dosyasını manşetine taşıyarak İhya-Der ve Vahdet-Der gibi İslami yapılanmalara karşı Paralel yapının yaşattığı zulümleri gündeme get

Tahşiye, İhya-Der ve Vahdet-Der gibi dini cemaatlere ve STK’lara kumpas kuran Paralel Yapı’nın Adana merkezli Şura-Der’i de PKK ile el ele vererek bir suç örgütüymüş gibi mahkum ettiği ortaya çıktı. Paralel medyaya ait gazete ve televizyonların yayınlarıyla Şura-Der üyeleri PKK’lılara hedef yapıldı. Savcı ve polisler, tam tersine saldırıya maruz kalan Şura-Der yöneticilerini tutukladı. Kararda imzası bulunan hâkimin de 2010 yılına Paralel kontenjanından Yargıtay üyesi olması dikkat çekti.

Adana’da MİT tırlarını arattırarak seçilmiş hükümeti zor durumda bırakmak isteyen paralel yapının PKK ile el birliği yaparak kendilerine rakip gördükleri sivil toplum örgütlerine kumpas kurdukları ortaya çıktı.

Adana’da Fakirlere yardım amacıyla14.10. 2008 tarihinde kurulan Şura-Der bir anda PKK yandaşlarının hedefi oldu.  Okul ve öğrenim çağındaki gençlerin okul dışında zamanlarını değerlendirme, ödevlerini yapılmasına yardımcı olma, okulda iyi öğrenilmeyen konuları belletme amacıyla kurulan dernek İslami söylemleri sebebiyle PKK’nın hedefi haline geldi. Çocuklara Siyer, İslam ahlakı, risale-i nur, fıkıh ve kur’an-ı kerim öğretmek için Adana’da Karakol’un 200 metre yakınında güvenli bir sokakta kurulan derneğe yönelik saldırılar meydana gelirken, aynı anda Samanyolu televizyonu ve Zaman gazetesinin derneği hedef listesine koyarak bazı kesimlere hedef göstermesi dikkatlerden kaçmadı.

Paralel hedef gösterdi PKK saldırdı

Bir yandan paralel medya dernek yöneticileri hakkında akla hayale gelmeyen iftiralar atarken, bir yandan da fısıltı gazetesi “Şura-Der üyeleri Kürtlere küfretti” yalanını yayıyorlardı. Yasal olarak kurulmuş bir derneğe karşı 300’ün üzerinde saldırı meydana geldi. 31.07.2008’de 70 kişi taş, sopa, Molotof kokteylleriyle derneğe saldırdı. 1 Şubat 2009’da yeni bir saldırı 12 kişi yaralandı. 4 Ağustos 2008’de dernek binasına ses bombası atıldı.  6-7 Ekim olaylarında bu derneklere yönelik saldırılar zirve yaptı. Kobani bahanesi ile sokaklara çıkanlar aslında daha önceden belirledikleri dernek üyelerine hedef göstererek saldırdılar.

Saldırılarda Polisin ve savcının yasal bir dernek üyelerinin can güvenliğini korumak konusunda ağır davranmaları dikkatlerden kaçmıyordu. 31.07.2008’de 70 kişinin saldırdığı derneğe 200 metre ilerden polislerin olay bittikten sonra gelmeleri ve sadece bir kişiyi yakaladıklarını açıklamaları polislerin tutumu hakkında kafalarda soru işareti bıraktı. Dernek yöneticileri ve yakınlarının yakalayarak polise teslim ettikleri kişiler hakkında ise ilgili savcılar takipsizlik kararı verdiler.

Bir yandan PKK saldırıları devam ederken 2.12.2008 tarihinde Derneğe yönelik kapatma davası açıldı. Paralel Kontenjanından 2010 yılında Yargıtay üyesi olan Hüseyin Serter davaya hakim olarak baktı. Dava sonunda dernek üye ve yöneticileri ağır mahkumiyetle mağdur edildi.

Adana’da MİT tırlarını durdurarak hükümete ve devlete kafa tutan paralel örgüt, kendi fikirlerine aykırı davranan, öğrencilere risale-i nuru öğreten dernek ve sivil toplum örgütlerini yok etmek için her türlü imkânı seferber etti.

Dava sonunda Adana Şura Der ve Umut Der dosyalarında 5 kişi mahkum edildi 1 kişi ise beraet etti. Şura Der Başkanı Mehmet AKTAŞ, Umut Der Başkanı Salahattin AYDİN ve Dernek Müdavimleri olan İbrahim ÖNEL, Talip PİŞKİN ve Ömer ALTUNBAŞ ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştır.

HEDEF DİNDARLAR

Dosya mağdurları, mütedeyyin insanlardan müteşekkil dindar bir yaşam sürmeye çalışan insanlardan oluşmaktadır. Dindar yaşama çabası içerisinde görülebilecek bir duyarlılıkla yoksul ve düşkünlere yardım edebilmek için sivil toplum kuruluşu olan Şura der ve Umut der isimli dernekleri kurup üyesi oldular. Dernekler yasasına göre, dernek üyesi ve yöneticisi olan kişilerin iğneden ipliğe araştırılması gerekirken. Haklarında dava açılan Bu derneklerin Emniyet ve Savcılık tarafından iddia edildiği gibi bir terör örgütü veya uzantıları ile bir bağlantıları anlamında dosyada bir belge veya bir delil söz konusu olmadığı gibi bu derneklere açılmış bir dava da bulunamadı. Derneklerin yasa dışı faaliyet yürüttüğü yönünde herhangi bir suçlamada bulunamayan savcılar, ön yargı ve niyet okumayla dernek yöneticileri örgüt üyeliğinden mahkum edildi.

SUÇ DERNEK ÜYESİ OLMAK

Dava dosyasında mağdurlar dernek üyesi veya başkanı olmak, bu derneklerin yaptığı izinli yasal faaliyet ve etkinliklere katılmak, örgüt üyeliği suçlamasına yeterli olarak görülmüş ve neticesinde 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmaları işin vahametinin büyüklüğünü ve karanlık odakların ellerindeki yetkiyi pervasızca kullandılar.

ÖNCE PKK SONRA PARELEL SALDIRDI

Şura Der kurulduğu mahallede yaptığı müsbet faaliyetlerinden ötürü bir çok kez pkk sempatizanlarının saldırısına uğradı.. En son 2008 yılının ekim ayında yine taşlı, sopalı ve Molotoflu saldırıya uğrayan dernek ve üyeleri yıldırılamayıp etkisiz hale getirilemeyince bu kez de pkk yerine devlet erki içerisindeki karanlık yapılanmalar harekete geçmiş ve mesnetsiz suçlamalarla yöneticiler hapse atıldı.

ZORLA İLLEGALİTEYE İTTİLER

Dernek yöneticilerine karşı yapılan operasyonda suç unsuru olarak sanıkların evlerinde ve dernek merkezinde yapılan aramada kayıtlara şu belgeler geçti. Yasal olan İnzar Dergisi, Bandrolü yasal kitaplar ve Hz. Meryem gibi film cd leri, olmuştur. Tüm bu yasal yayınlar sanki ev aramalarında bomba, silah veya mühimmat bulunmuş gibi delil olarak tutanak, iddianame, mütalaa ve gerekçeli karar yazılması paralel yapının marifetlerini gözler önüne serdi.

Valiliğin izin verdiği Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin CD’leri dernek yöneticilerinin evinde bulunması da başka bir suç olarak gösterildi. Paralel yapı adeta dernek yöneticilerine siz bu ülkenin zencileri ve üvey evlatlarısınız anlayışıyla en doğal insan hakkı olan sivil toplum içersinde legal alanda hukuka uygun şiddetten uzak bir biçimde kanunların verdiği hakkı kullanmaları suç olarak gösterildi. Mağdurlar marjinalleştirilerek illegaliteye sürüklenmek istendi.

ÖZGEÇMİŞ VARSA YÖNETİCİLER NİYE DERNEK ÜYESİ YAPILDI

İddianamede yer alan Beykoz arşivinde bu insanların özgeçmişleri bulunduğu iddiası ise farklı bir kumpasın eseri. Şayet emniyetin elinde böyle bir belge varsa niye dernek kurmaya izin verildi. Dernek faaliyetleri dışında bir faaliyeti olmayan bu insanların eylemleri niye suç sayıldı sorularını akla getirdi.

Tahkikat evrakının 2. Sayfasının 3. ve 4. paragraflarında “kapatılma ihtimali olan Adana Mustazaf Der isimli derneğin yerine alternatif olarak Şura Der, Umut Der, Mektep Der, İhya Der, Akid Der ve Anadolu Der adı ile açılan derneklere, üye ve yönetici sıfatıyla faaliyet göstermeye devam etmelerinin anlaşılması üzerine başlatılan çalışma ile” denilip soruşturma ve kovuşturma yapıldı.  iddianameye, mütalaaya ve gerekçeli karara yazılan legal derneklere üye ve yönetici olmaktan bu insanlar 6 yıl 3 ay hapis cezalarına çarptırıLDILAR.

Bu şekilde legal alanda faaliyet yapmak için yasal dernek üyesi ve yöneticisi olmak, örgüt üyeliği ile suçlamaya ve cezalandırılmaya yeterli görülmüştür.

CAMİİ FAALİYETLERİ SUÇ GÖSTERİLDİ

Arama ve Yakalama İzni Belgesinin 2. Paragrafında “geçmiş dönemde Hizbullah/ilim terör örgütü adına yürütmüş oldukları faaliyetlerinden dolayı haklarında işlem yapılan bir çok şahsın üye ve yönetici sıfatıyla ilimizde MUSTAZAF DER, ŞURA DER, UMUT DER, MEKTEP DER, İHYA DER, AKİD DER, ANADOLU DER, Nurefşan Kitapevi ve İlim kitap evi adı altında kurumlar açmak suretiyle, geçmiş dönemlerde yürütmüş oldukları cami faaliyetlerini bu gibi yerlerde sürdürmeye çalıştıkları değerlendirilmektedir” denilerek sadece soyut bir yorum ile insanların mağdur edilmesi ve bu soyut değerlendirme ile cezalandırılmaları komplo ve art niyettin boyutunu ortaya koymaktadır.

GEREKÇELİ KARAR SKANDALI

Gerekçeli kararın 12. Sayfasının 3. paragrafında dernek başkanları olan Mehmet AKTAŞ ve Selahattin AYDİN in özgeçmiş raporunun olmamasına rağmen dernek kurup yaptıkları faaliyetler örgüt faaliyeti olarak gerekçelendirilmiş ve süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk unsuru olarak alınıp bu iki dernek başkanına örgüt üyeliğinden ceza verilmesinin yerinde olacağı kanaati ile Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin başkan ve üyeleri, skandal bir gerekçe ile skandal bir kararın altına imza attılar.

Ayrıca Gerekçeli kararın 12. sayfasının son cümlesi ile 13. Sayfasının ilk cümlesi de skandalı ortaya çıkarmaktadır. Şöyle ki; “bu derneklerde yönetici ve derneğe üye olan sanıklar ile yapılan aramada İnzar Dergisi bulunan sanıklar Mehmet AKTAŞ, Selahattin AYDİN, Talip PİŞKİN in örgüt ile bağlarını halen devam ettirdikleri düşüncesi ile” denilerek örgütle bağlarının devam etmesine gerekçe Yasal ve bandrollü olan İNZAR DERGİSİ gösterilmiş ve bu dergi hiçbir toplatma kararı olmadığı gibi örgüt bağını ortaya koyan bir mahkeme kararı olmamasına rağmen hukuk dışına çıkılarak cezalandırma yoluna gidildi.

DERNEK YÖNETİCİLERİNİN HAKLARINDAKİ SUÇLAMALAR

1-İnzar Dergisi, Çocuk ve Aile eklerini evlerinde bulundurmaları

2-Çeçenistan bülteni isimli dergi

3-Kutlu Doğum Etkinliğinde Mustazaf Der tarafından dağıtılan bandrollü “Muhabbetten Muhammed” adlı siyer kitabını bulundurmak

4-Hz. Meryem, Hz. Hüseyin, Filistin Ağlıyor gibi İslami içerikli bandrollü film cd leri bulundurmak

5-Derneğin yapmış olduğu yasal ve izinli Kutlu doğum Etkinliğinin görüntülerinin bulunduğu cd yi bulundurmak

6-Seyyid Kutup’ un yazdığı “Yoldaki İşaretler” adlı kitabı ve bandrollü İslami içerikli kitaplar bulundurmak

7-Adana Şura Der ve Umut Derin üyesi başkanı olarak dernek faaliyetleri yapmak (Kaynak: Milat Gazetesi)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.