PKK’nin Gêra Cafer mezalimi ve destansı direniş -3

PKK’nin Gêra Cafer mezalimi ve destansı direniş -3

Mehmet Ali Tokdemir, okumayı çok seven, henüz 15 yaşında hayatının ilk dönemlerinde PKK’nin mayınlarına hedef olmuş, Gêra Cafer köyünün en küçük şehidiydi…

90’lı yıllarda PKK zulmüyle karşılaşan şehir ve köylerdeki cinayet ve katliamların tanıklarından olan Gêra Cafer (Altınoluk) köyü sakinleri o yılları anlatmaya devam ediyor.

Kimi zaman pusularda kurşunlarla, kimi zaman da yollara döşedikleri mayınlarla masum köylüleri katleden PKK, büyük acılara neden oldu. Bir taraftan çocuklar diğer taraftan kadın ve yaşlılar dahi PKK’nin hedefi oldu. Büyük acılar yaşandı ve o acılar hâlâ unutulmuş değil.

Daha 15’inde PKK’nin hedefi olmuş Mehmet Ali Tokdemir’in babası Hacı Abdurrahman, o yıllarda yaşadıkları zulümleri İLKHA’ya anlattı.   

Henüz 15 yaşında hayatının baharındaydı Mehmet Ali Tokdemir. Okumayı çok sevdiği için köyün camisinde İslami eğitime adamıştı kendini. Zamanının büyük bir bölümünü camide geçiriyor, hatta çoğu akşam camide yatıyordu. Camii onun yuvasıydı, sürekli yeni bilgiler öğrenmek istiyordu. Köy imamı bile onun şevki karşısında şaşkına dönmüştü. Sürekli okumak, âlim olmak istiyordu. İnsanlara doğru yolu göstermek ve bildiklerini aktarmak istiyordu.

1995 yılında hastalandı. Hastaneye yetiştirilmesi gerekiyordu. O zamanlar sadece ilçede birkaç traktör vardı. Köyden birileri ilçeye gidip traktör getirdiler. Bunun duyan PKK’liler, hain bir planı devreye koydu. Traktör köye gidip Mehmet Ali’yi aldıktan sonra köyden çıktı. Ancak o sırada PKK’liler yola mayın tuzaklamıştı. Traktörün mayına basması sonucu 15 yaşındaki Mehmet Ali ile birlikte Beşir Ulaş ve Selim Orhan da şehid oldu.  

“PKK insanlıktan nasibini almamış bir örgüttür”

Mehmet Ali Tokdemir’in babası Hacı Abdurrahman, acı dolu yılları şöyle anlattı: “Oğlum bir cami öğrencisiydi. İlim öğrenmeyi çok istediğinden bazen geceleri eve gelmeyip camide sabahlardı. Ne zaman annesiyle konuşsa her zaman şehadeti istediğini dile getirirdi... Oğlumun bir hastalığı vardı. Tedavisi için Kerboran köyündeki doktora götürmek üzere yola çıktık. Arkadaşlarımız ‘Senin oğlun hastadır, o yürüyerek gelemez. Siz bekleyin biz gidip bir traktör gönderelim.’ dediler. Bize bir traktör gönderdiler. Daha sonra ilçeye doğru yola çıktık. Geleceğimizi haber alan PKK’liler yola mayın döşemişlerdi. Oradan geçtiğimizde mayın patladı. Traktörü kullanan şoför arkadaşımız ve hasta oğlum orada Şehid oldular. Benim kulağım zarar gördü ve sakat kaldım, diğer arkadaşlarımızda çeşitli yerlerinden yaralandı. PKK insanlıktan nasibini almamış bir örgüttür; kadın yaşlı ve çocuk ayrımı yapmadan önüne geleni katletti.”

“Hiçbir zaman PKK’ye boyun eğmedik”

“Biz bu köyde doğup büyüdük.” diyen Hacı Abdurrahman, “Mürtet örgüt bizi kendi tarafına çekmeye ve çocuklarımızı dağa çıkarmaya çalışıyordu. Biz, Müslüman olduğumuzu, bu tekliflerin İslam’a aykırı olduğunu, Lenin ve Mao fikrini yaymaya çalıştıklarını söyleyerek reddettik. Onlara hiçbir zaman boyun eğmedik. Malımızı ve canımızı hiçbir zaman onların uğrunda feda etmedik. Bugüne kadar da mücadelemizi sürdürdük. Bu olaylar yaşandıktan sonra zalim örgüt PKK bize saldırmaya başladı. Birçok kardeşimiz, akrabamız ve arkadaşlarımız bu uğurda şehid oldu. Rabbim bizleri onlardan ve onların fikirlerinden uzak tutsun. Eğer onlar ıslah olacaklarsa Rabbim onları ıslah etsin, eğer olmayacaklarsa da Rabbim onları kahretsin.” diye konuştu.

1996’da köy yoluna döşenen mayın infilak edince 5 masum köylü şehid oldu

1996 yılına gelindiğinde ise Gêra Cafer yoluna pusu kuran PKK’liler, yaya olarak köylerine giden masum insanlara ağır silahlarla saldırır. Koyunların arasına gizlenerek kurulan kanlı pusuda Beşir Tokdemir, Mahmut Kaya, Hasan Orhan, Hüseyin Orhan ve Ramazan Orhan katledilir. PKK bu kez koyun postuna bürünerek bir katliama imza atmıştı.

“Babam beni ve diğer kardeşlerimi ilim öğrenmek üzere medreseye gönderdi”

Yaşanan mayınlı saldırıda babası Beşir Tokdemir’i kaybeden oğlu Hacı Mehmet Tokdemir, “Ben babamın 6 oğlundan üçüncüsüyüm. Babamı bildim bileli dindar bir insandı. Köyümüzde kimin en ufak bir husumeti olsa hemen arabulucu olurdu. Beni ve diğer kardeşlerimi ilim öğrenmek üzere medreseye gönderdi. Her zaman okumamızı tavsiye ederdi. Kurtuluşun İslam’da olduğunu söylerdi. Zamanının çoğunu camide gençlerle geçirirdi. Babam, bir keresinde Susa şehitliğini ziyarete gittiğinde orada Allah’a şehadet temennisinde bulunup dua etmişti. O duasının ardından fazla bir zaman geçmeden de duası kabul oldu ve çok istediği şehadete kavuştu.” dedi.

“Köylülerden haraç toplamak istediler”

1990’lı yıllarda PKK’lilerin köy muhtarını, köylülerden haraç toplaması için sıkıştırdığını söyleyen Tokdemir, “1991 yılında bir gün tekrar muhtarın evine gelip ona bundan sonra ev başına haraç toplamasını söyledi. Muhtarımız onlara, köy halkının maddi durumunun çok düşük olduğunu ve bu yüzden gurbette çalışmak zorunda kaldıklarını söyleyip isteklerini reddetti. 15 gün sonra tekrar gelen PKK’liler muhtara haraç toplayıp toplamadığını sordu. O da ‘Ben size ilk gelişinizde gerekeni söyledim’ dedi. Muhtar böyle söyleyince içlerinden biri elindeki silahın dipçiğiyle muhtara vurup yaraladı. Muhtar da onlara karşılık verince, sesi duyan Molla Abdurrahman sesleri duyup neden muhtara zulmettiklerini sordu. Militanlardan biri ‘Molla Abdurrahman sensin değil mi?’ diye sordu. Molla Abdurrahman evet deyince onlardan biri elindeki silahı sırtına dayayıp ‘Bunu götürelim mi?’ diye sordu. Diğeri ise ‘Hayır onun da zamanı gelecek’ dedi. Muhtar da olaya müdahale edip müsaade etmeyince geri döndüler.” dedi.

“Hakkı söyleyen imamları katlettiler”

Molla Abdurrahman’ın PKK tarafından nasıl katledildiğini de anlatan Tokdemir, “Daha sonra Molla Abdurrahman komşu köye imamlık yapmak için gitti. O köye gittikten sonra da PKK’liler tarafından takip ediliyordu. Bir gün Molla Abdurrahman yatsı namazı için camideyken PKK’liler evini basıp, eşine Molla Abdurrahman’ın nerede olduğunu sordu. Eşi, Molla Abdurrahman’ın camiye gittiğini söyleyince bunlar yola pusu kurup Molla Abdurrahman’ı yakaladılar. Orada Molla Abdurrahman’a ‘hâlâ da Allah’ın hak olduğunu söyleyecek misin’ diye sorunca Molla Abdurrahman, ‘Ben imamım, tabi ki bunu söyleyeceğim’ diye cevap verdi. Molla Abdurrahman bu cevabı verdikten sonra PKK’liler onu silahla başından vurarak şehid etti. Molla Ramazan da tıpkı Molla Abdurrahman gibi bir hayat yaşadı. Onu da Molla Abdurrahman’ın şehadetinden sonra köy okulunun arkasına götürüp şehid ettiler.” diye konuştu.

“Pusuda babam ve 4 arkadaşı şehit edildi”

Babasının nasıl katledildiğini anlatan Hacı Mehmet Tokdemir, son olarak şunları anlattı: “Babam ve arkadaşları insanları doğru yola iletmek için Kayıklı köyüne doğru yola çıktılar. O köye gittiğini haber alan PKK’liler, yolda pusu kurup onu beklemeye başladı. Kayıklı köyüne varmadan, Çavuşlu köyünde babam ve 4 arkadaşı o pusuda PKK’liler tarafından şehid edildi.”

“İslami kimliğe sahip olduğumuz için ilçede bize kimse yiyecek bile vermiyordu”

PKK’nin kurduğu pusuda 2 kardeşini kaybeden Mehmet Emin Orhan, “Biz 4 kardeştik. Kardeşlerimden Hasan ve Hüseyin PKK pususunda şehid oldu. Mehîna tarafında bir köye gitmişlerdi. Köyden çıkarken PKK’lilerin kurduğu pusuda şehid oldular. Çok iyi insanlardılar. Hiç kimse onlardan şikâyetçi değildi. Çok cesurdular ve hiçbir zaman zulme boyun eğmediler. Rabbim hakkımızı zalimlere bırakmasın. Şehid olduklarında kardeşlerimden biri 35 diğeri de 39 yaşlarındaydı. Mayıs ayında şehid edildiler. Bizim aileden 4 şehid verdik. Köy halkı kardeş gibiydi, birliğimizden rahatsız olan PKK bize saldırılar düzenledi. İslami kimliğe sahip olduğumuz için ilçede bize kimse yiyecek bile vermiyordu. Aç kaldığımız günlerimiz de oldu. O günleri bir türlü unutamıyoruz.” dedi.

“Direnişimiz sadece İslam davası içindir”

Gêra Cafer köyü sakinlerinden İsmail Tokdemir ise 90’lı yıllarda yaşananlarla ilgili şunları aktardı: “Bu kadar şehit vermemizin sebebi, PKK ile dost olmamamızdır. Bunlar bu bölgede ilk çıktıkları zaman köyümüze gelip haraç istediler, kız ve erkek çocuklarımızı dağa göndermemizi istediler. Onlara tam anlamıyla destek olmamızı istiyorlardı. Biz de onlara bu davanın Kürt davası olmadığını, böyle bir oluşumla beraber hareket edemeyeceğimizi söyleyince saldırmaya başladılar. Aramızdan Molla Abdurrahman’ı şehid ettiler. Biz başka bir ile çalışmaya gittiğimizde Molla Abdurrahman’ın şehadet haberini aldık. Ardından işimiz bırakıp hemen köye geri döndük. PKK bize saldırıp arkadaşımız Molla Abdurrahman’ı şehid edince hepimiz ‘Madem bunlar bize saldırmaya başladı, ya hepimizi Molla Abdurrahman gibi şehid eder ya da her zaman onlara karşı direniriz’ dedik. O günden bugüne direniyoruz.”

Devam edecek… (M. Salih Keskin – İLKHA)
































 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler