Polisin işi ıslah mı ifsat mıdır?

Yeni süreçte PİTEM!

Geçenlerde Adana’daki “şehadetgecesi” programına katılmak için Urfa’dan otobüsle yola koyuldum. Yanımdaki koltuğa 25 yaşlarında bir genç oturdu. İstanbul’a gittiğini söyleyince, ben de oradayım dedim. Ne işle meşgul olduğunu sordum. O da polis olduğunu ve çocuk biriminde çalıştığını söyledi.  “İçinde olduğunuz için soruyorum: Suç oranları artıyor mu azalıyor mu, suça yönelişin sebeplerini tespit etmiş misiniz, bu konuda nasıl bir çözüm düşünülüyor veya bir şeyler yapılıyor mu?” 

“Dışarıdan belki farklı görülüyor ama maalesef suç oranları arttığı gibi işin daha acı tarafı suç işleme yaşları da çok düştü. Şunu fark ettik ki; suç işleyen çocukların çoğunun ailelerinde sorun var. Yani anne babası sorunlu veya ayrılmış çocuklar çoğunlukla suça bulaşıyor. Bu tür ailelerin çocukları hırsızlığa, fuhşa, uyuşturucuya yöneliyor. Bunu ıslah etmek ve düzeltmek polis işi değil” deyince, kendisine;  “Ee, boşanma oranları da gittikçe arttığına göre, çocukların bozulup suçluya dönüşmesi de gittikçe artacak demektir, sistem ve toplum her yönden SOS veriyor” dedim.

Vaktiyle aynı soruyu Edirne F Tipi Cezaevi’nde iken bir gardiyana da sormuştum. O da polis ile aynı tespitlerde bulunmuştu. Polis ve gardiyanların bu tespitine sahip devlet kurumları herhalde çözüm için bir şeyler yapacak diye düşünmüşsünüzdür doğal olarak. Elbette devlet baba, çocuklarını sahipsiz bırakmaz, onlara el atar ve onları kötülüklerden uzaklaştırmak için çırpınır(!!!) Hatta gerekirse kurumlararasıişbirliğine giderek aileleri ziyaret eder ve çocuklarını kurtarmaya çalışır(!) Bu dediklerimizi aynen yapmışlar.  Ama gelin görün ki adres şaşırmışlar, suça yönelmiş çocukları değil; suçtan uzaklaşmış ve İslam’a yönelmiş çocukları, gidip İslam’ı ve Kur’an’ı öğrendikleri derneklerden uzak tutmak için ailelerini ziyaret etmişler. Yanlış anlamayın bu bir adres şaşırma falan değil, bilinçli bir organizasyon ve çalışma.

Adana’da kendisiyle ilgilenildikten sonra tiner çekmeyi bırakıp, İslami bir derneğe gidip gelen bir gencin evine emniyetten bir polis memuru ile birlikte bir diyanet görevlisi ve bir psikolog gider. Bu gencin ailesine tavsiyelerde bulunurlar ve çocuklarını bu dernekten uzaklaştırmaya çalışırlar. Tam bu sırada o genç eve gelir. Diğer iki kişiyi tanımaz ama polis memurunu çok iyi tanır. Niye geldiklerini sorunca, polis memuru kem küm eder: “Senin iyiliğin için… O derneğe gitmemen ve o insanlara takılmaman için…” falan der. Genç de ona çıkışır ve: “Şimdiye kadar tinercilere takılıyor ve tiner-bali kullanıyordum. Siz de ekip otosu ile bize uğruyor ve bize el sallayıp, “merhaba gençler” deyip geçiyordunuz. Yani bize “devam edin” der gibiydiniz. Bir gün gelip ailemi ziyaret etmediniz ve beni içinde bulunduğum kötülükten uzaklaştırmadınız. Şimdi babam yaşındaki bir adam bana Kur’an’ı öğretmek için 45 dakika beni durakta bekliyor ve siz gelmiş beni onlardan uzaklaştırmanın mücadelesini veriyorsunuz. Kalkın çabuk gidin” deyip evden kovmuş. Diyanet görevlisi de ne tür aymazlığın içinde olduğunu fark edince, vicdanen rahatsız olmuş ve müftülüğe gidip “ben bir daha böyle bir işte bulunmak istemiyorum”demiş. 

 Ya Başbakanın “dindar nesil” projesini yetkili kurumlar yanlış anlamış ve “dinsiz nesil” yetiştirme çalışmalarına başlamışlar veya Başbakan başka telden, sorumluluğundaki kurumlar başka telden çalıyor. Av. Emin Güneş, bu yaman çelişkileri şu şekilde ifade ediyor: “Bir bakanla karşılaşırsam şunu soracağım: ‘Bu ülkeyi kim idare ediyor?” Ki bunu bir sendika başkanı ile oturumumuzda da dile getirdi. İnançlı sendika başkanı güldü ve ‘yıllardır Ankara’da ve içlerindeyim, ben bile bu sorunun cevabını net veremem’ dedi.

Çocuk biriminde çalışan polis memuru, çocukları suçtan uzaklaştırma ve ıslah etmenin polis işi olmadığını söylemişti. Aslında polis işi de biz yine öyle kabul edelim. Ancak Adana’dan ve de diğer yerlerden öğreniyoruz ki, ıslahı kendi işi olarak görmeyen polis, ifsat işi için gayret sarf ediyor ve hatta gece mesaisine kalıyor. Belki de fazla mesai ücreti de alıyor bu ifsat çalışmaları karşılığında.

Yine Adana’dan Av. Halis Yetkiner, yaşananları güzel özetlemiş ve çok isabetli bir tespitte bulunmuş:  “JİTEM gitti, PİTEM geldi.”

PİTEM’in şerrinden çocukların ve hepimizin korunması duası ile…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.