Postmodern İnfaz

Postmodern İnfaz

‘Bombalarla hizaya getirilen mahkemeler'in 28 Şubat sürecinde verdiği kararlarla yıllardır cezaevinde tutulan yüzlerce kişinin mağduriyeti devam ediyor. 28 Şubat'ın “postmodern darbe” olarak kabul edilmesine rağmen “postmodern infaz”ın sürdürülmesine huku

ŞÜKRÜ GÜNDÜZ / DOĞRUHABER

28 Şubat 1997 yılında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından açıklanan kararlarla başlayan, dindar halka yönelik darbe şeklinde tezahür eden, ordu ve bürokrasi merkezli süreçte binlerce insan mağdur edildi. ‘Bombalarla hizaya getirilen' hakimler ve mahkemeler, talimatla insanlara müebbet ağır hapis cezaları verdi. 17 yıl önce resmi olarak MGK'da patlak veren Postmodern Darbe, Bölge'de(Doğu'da) daha 1990'lı yılların başında uygulamaya kondu. 1992 yılından itibaren dindar insanlar aleyhinde özel bir program yürütüldü.

DARBEYİ YAPANLAR YARGILANIYOR, MAĞDURLAR HÂLÂ CEZAEVİNDE

28 Şubat süreci resmi olarak yaşanmadan 4-5 yıl önce Bölge'de gizli bir el düğmeye bastı. O günlerde başlayan süreçle birlikte binlerce kişi cezaevine atıldı. Yüzlercesi ağır hapis cezaları ile cezalandırıldı. Yıllar sonra 28 Şubat'ın bir darbe olduğu kabul edildi. Darbeyi yapanlar bugün yargılansa da dışarıdalar.  Mağdurlar ise içerde. O dönemde haksızlıklar, cezaevine atmakla kalmadı. Mahkemeler zorlama da olsa delil bulamadığında, bıraktığı kişiler infaz edildi. Bu infazlara ‘silahlı çatışma' süsü verildi. 28 Şubat'ın Genelkurmay Başkanlarından Hüseyin Kıvrıkloğlu  '28 Şubat 1000 yıl devam edecek' demişti. Bu süreç bin yıl devam etmedi ama 28 Şubat'ın mağduriyetleri hala devam ediyor.

POSTMODERN DARBE VE POSTMORDERN İNFAZLAR YAPILDI

28 Şubat'ın en büyük mağdurlarının Doğu'nun dindarları olduğunu vurgulayan Avukat Halis Yetkiner, “28 Şubat bir darbeydi fakat bu aleni bir şekilde yapılmadığı için buna postmodern darbe deniliyor. Anayasa o dönemde fiilen askıya alındı. Bütün haklar ve temel özgürlükler iptal edilip ayaklar altına alındı. Savunma hakkı yoktu. Bu şekilde insanlar yargılanıp mahkum edildi. Adliyede deliller yetersiz olduğu için serbest bırakılanlar evlerinde infaz edildi. İnsanlar kaçıp canlarını kurtarmak isterken arkadan kurşunlandı ve buna silahlı çatışma dendi” şeklinde konuştu.

YA YENİDEN YARGILAMA YA DA AF

“DGM'lerin ve Özel Yetkili Mahkemeler 'in yaptığı yargılamalarda iade-i mahkeme yapılmalı ya da bu mahkemelerin kararları ile ceza alanlar af edilmelidir” diyen Yetkiner birisi Anayasa Mahkemesine başvuruyor, güçlüyse arkasında medya desteği varsa ‘ihlal kararı' alıyor ve yeniden yargılama hakkı veriliyor. Ama güçsüz, mustaz'af, sahipsiz ve kimsesiz insanlar ise bir şey yapamıyorlar,  yazdıkları dilekçeler reddedilip geri geliyor” diye konuştu.

28 ŞUBAT ATEŞİ HÂLÂ YAKIYOR

28 Şubat'ın resmi olarak bittiğini, ancak etkilerinin hala devam ettiğini ifade eden Yetkiner, “Bir fırındaki ateş sönmüş olabilir. Ama hala içerdeki sıcaklığın insanları yakacak kadar harareti var. Zulüm düzeninin mahkûm ettiği insanlar hala içerde, o zulüm düzeninin mahkûm ettiği din görevlileri hala açıkta, öğretmenleri hala açıkta” dedi.

28 ŞUBAT'IN MAĞDURLARI HALA CEZAEVİNDE

28 Şubat sürecinde yaşanan mağduriyetlerin ortadan kaldırılması için yasal düzenlemeler yapılması ve TBMM'nin bunun için harekete geçmesi gerektiğini ifade eden Avukat Rahmi Kurt da “28 Şubat resmi olarak 1997 yılında tamamlandı. Ama bu süreç 1992 yıllarında başladı. 1000 yıl devam edecek dendi ama bitti. Fakat 28 Şubat'ın mağduriyetleri hala devam ediyor. Bu mağduriyetlerin ivedilikle ortadan kaldırılması için hukuki olarak adım atılması gerekiyor. DGM'lerin mahkum ettiği kişilerin yeniden yargılanması için bir kanun çıkarılması gerekiyor. Meclis'te bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. 28 Şubat bitti ama etkileri devam ediyor. Yeniden yargılama tek başına çözüm değil. Çünkü kanunun değişmesi gerekiyor. Bunun için de meclisin harekete geçmesi gerekiyor” diye konuştu.

MAHKEMELER TALİMATLA CEZALAR YAĞDIRDI

Evrensel hukuka göre o dönemde verilen kararların yok hükmünde olduğunun altını çizen Kurt, “Hakimlerin baskıyla ve hizaya getirilerek o dönemde vermiş olduğu kararlar yok hükmündedir. Uluslararası hukukta ‘hiçbir makam mevki ve kişi hakimlere talimat veremez, baskı kuramaz genelge gönderemez deniliyor.' Buna aykırı kararların verildiği belli. Hakimler dosyayı incelemiyor. Dosya kesinleşmiş bana ne diyor. Hukuksuz yargılamalar yapılmış. Kanunsuzluk yapılmış, senaryolar yazılmış insanlar bu senaryolara oturtulmuş, ifadeler zorla imzalattırılmış. İslami kesim üzerine bu baskılar yapılmış” şeklinde konuştu.

YENİDEN YARGILAMA İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR OLUŞMUŞ

Yeniden yargılama için gerekli şartların oluştuğunu söyleyen Kurt, “Mahkemeler yeniden yargılama taleplerini kabul etmiyor. Mağdur olanların da yeniden yargılama için mahkemelere başvurup haklarını aramaları gerekiyor. Yeniden yargılama için gerekli şartlar oluşmuş. Fikri Boylu dosyasına baktım, onunla görüştüm. Suçlamaları kabul etmek zorunda kaldığını söylüyor. Bunu kabul etmesinin sebebi polislerin ‘eğer bu dosyayı imzalamazsan eşini buraya getiririz' şeklinde tehdit etmesidir” dedi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.