"PYD-YPG Münbiç'te kalmayacak, 16 Nisan bu açıdan önem arz ediyor"

"PYD-YPG Münbiç'te kalmayacak, 16 Nisan bu açıdan önem arz ediyor"

Katıldığı ortak televizyon yayınında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, El Bab’tan Sonra Mübiç’e yaklaştıklarını söyleyerek, PYD-YPG’nin orada kalmayacağını, referandumun bu açıdan önemli olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Habertürk ve Show TV ortak yayınında yayında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Avrupa ile gerilen ilişkiler, FETÖ ve PKK konularında önemli değerlendirmelerde bulundu.

PYD-YPG’nin Münbiç'te kalmayacağını bu nedenle 16 Nisan’ın önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, Bab'dan sonra Münbiç'e şu anda yaklaşmış durumdayız. PYD - YPG bunlar Münbiç'te kalmayacak. Terör örgütüyle iş tutmanızı NATO içindeki stratejik ortaklığımıza uygun görmüyoruz. İki terör örgütüne de ciddi manada silah veriliyor. Bunların bazı silahları da DEAŞ'a geçiyor. Burada gönlümüz şunu arzu ediyor. İnsani yardım adı altında Münbiç'te bayrak dalgalandırmalar doğru değil. Bunları da arkadaşlarımızla değerlendiriyoruz. Üzerine üzerine gitmeye devam edeceğiz. 16 Nisan bu konuda da önem arz ediyor.” dedi.

“Cumhurbaşkanı olmayan bir konuda kararname çıkardıysa parlamento gerekirse münfesih hale getirebilir”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili konuşan Erdoğan, “OHAL ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı, tamam OHAL kararı için adım atar. Ama bunu attığı zaman Meclis'e gider ve Meclis bu OHAL kararını ne yapar, onar. Veya onaylamaz. Onadığı takdirde OHAL devreye girer. Onaylamazsa devreye girmez. 'Ben yine bunu uygulamaya koydum' böyle bir şey diyemez. Aynı sapıtmayı şunda da yapıyorlar; 'kararnameyi kanunların üzerine çıkarıyor' açıklamaları var. Cumhurbaşkanı kararnamelerinin ne yasa ne de anayasa üzerinde hükmü yoktur. Hakkında anayasal ya da yasal bir madde varsa kararname çıkaramaz Cumhurbaşkanı. Velev ki çıkardı, Cumhurbaşkanı olmayan bir konuda kararname çıkardıysa parlamento gerekirse münfesih hale getirebilir. Güçlü, denetim mekanizması ağır olan bir parlamento var. Bu zat'ın hiç haberi yok. Sınırsız başkan yardımcısı atamaktan bahsediyor. Bin 500'e kadar başkan yardımcısı. Böyle çocukça bir yaklaşım olur mu? Biz 36 bakanla devraldık ve aldığımız 36 bakanla, Başbakan dahil 25 kişilik kabine oluştu o zaman. Şu anda da ya 27'dir, ya 28. Herkese lütufta bulunan iktidarlar oluşturmadık. Tek başına hükümetin güzelliği burada.” şeklinde konuştu.

“18 yaşındaki gençlerimize büyük bir hakaret olarak görüyorum”

Muhalefetin 18 yaşından küçüklere seçme hakkının verilmesi konusu hakkında değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “18 yaşındaki gençlerimize büyük bir hakaret olarak görüyorum. Kaldı ki 18 yaş olarak sınırlı değildir. Şimdi ise 18-25 yaş arası gençlik bundan istifade edecek. Sadece bundan değil. Bu yaş grubunda AB'nin ortalaması yüzde 73. Biz bu işe çok çok geç kaldık. Şöyle bi tarihimize bakalım ya. Fatih'e bakıyorsun 21 yaşında çağ kapatıp çağ açıyor. Seçme yaşı olarak 18'i veriyorsun seçilme olarak vermiyorsun. Bakan olmaya bakıyorsun, 22-25 yaşında bakanlar tanıyorum ben. Niye gençlerimize güvenmiyoruz ya? Bizim genç yaşta parlamentoda olan arkadaşlarımızın bir çoğu esnaf. Partimizin gençlik kollarından girmiş seçilmiş ve gelmiş. Diyor ki vekil olacak. Olduktan sonra 2 senede emeklilik hakkını kazanacak. Ayda 10 bin lira maaş alacak ve emekliliğini böyle devam ettirecek. Bir defa 23 yıl prim ödeyecek. Erkeklerde 65 yaşına gelmeden maaş alamaz. Bayanlarda da 60. Ondan önce alamaz. Parlamento görevini askerlikten daha kolay görmüyorum. Kaç kişi burada muaf olacak. 3 kişi 5 kişi. Burada milletvekiline böyle bir hakkın tanınmasını ben vatani bir görev olarak düşünüyorum. Arkadaşlarım da buna katılıyordur.” ifadelerini kullandı.

“Kendi partiniz de olsa parlamentonun işine gelmiyorsa sizi engelleyebilirler”

“Genel kurulda ayak ısırmaya varıncaya kadar, bayan milletvekilinin burnunu kırmalar... Bunu ortadan kaldırdığımızda parlamento çok daha sağlıklı çalışacak ve kucaklama hakim olacak.” diyen Erdoğan daha sonra şöyle konuştu:  “16 Nisan'dan sonra Kasım 2019'a kadar ben zaten görevimin başındayım. Bir değişiklik olmayacak. Hükümet de görevinin başında. Şu anda yasalar neyse, yine bu yasalar çerçevesinde adımını atacaktır. ABD'de Trump sağlık reformuyla ilgili ne dedi, 'kaldıracağım' dedi. Ne oldu? Kaldırabildi mi? Kendi partisi aleyhte aldığı kararlarla şu anda Trump'ın bu adımı engellendi. Belki de Obama veya onun partisi işbaşında kalsaydı Obama'nın attığı adım devam edecekti. Trump'ın atmak istediği adım engellendi. Denetim gücü var demek. Kendi partiniz de olsa parlamentonun işine gelmiyorsa sizi engelleyebilirler. Bu kurumların hepsi anayasa teminatı altındadır. Bunlarla ilgili 'keyfim elverdi' diye bir şey yok. 5 keçiyi güdemeyecek adamlarla bu iş yürümez.”

"Zaten çok başlılığı kaldırmak önemli, biz tek başlılık olsun diyerek bunu birleştirmenin adımlarını atıyoruz"

Yönetimdeki çift başlılığın kaldırılması gerektiğini belirten Erdoğan, “Çok başlılığı ortadan kaldırmak önemli. Başbakan ayrı, Cumhurbaşkanı ayrı havada olursa bunları yaşadık biz. Bunların olmaması için, ki kendisi geçenlerde 'Başbakan ayrı, cumhurbaşkanı ayrı partiden olur ve birbirleriyle kavga ederse yönetim nasıl olacak, millete anlatmıyorlar' diyor. Bu kavga olmasın diye bunu yapıyoruz. Biz zaten bu ayrım olmasın, tek seslilik olsun diyerek bunu birleştirmenin adımlarını atıyoruz. Dersini çalışmamış. Artık Başbakan yok ki ya. Cumhurbaşkanı var. Kendisi için yeteri kadar başkan yardımcısını atayacak, bakanları atayacak ve böylece hizmette konsensüs meydana gelecek. Bu adımı atmanın aynı zamanda projesidir bu proje.” ifadelerini kullandı.

“Avrupa ülkelerinde yapılanlar ortada, yahu seçim Türkiye’de yapılıyor”

Referandumda Evet diyenlerin geleceğinin olduğunu Hayır diyenlerin ise olmadığını söyleyen Erdoğan, “'Hayır' diyenler neden 'Hayır' dediklerinin izahını yapamıyorlar. Ellerinde buna yönelik veri yok. Kandil'deki teröristler 'Hayır' diyor diye mi 'Hayır' diyecekler. İmralı'daki teröristbaşı, Pensilvanya'daki FETÖ'nün başı 'Hayır' deyin diye çağrıda bulunuyor diye mi 'Hayır' diyecekler. Bu önemli. 'Evet' demenin gerekçeleri var ama 'Hayır' demenin yok. Bütün bu 'Hayır' diyenlerle beraber hareket etmek 'Hayır' ifadesini kavrama anlamına gelmez. Almanya'da, Belçika'da, Hollanda'da, İsviçre'de yapılanlar ortada. Yahu seçim Türkiye'de oluyor. Türkiye'de yükselişi bunların kabul etmesi mümkün değil. Türkiye ciddi bir sıçramanın içinde. Büyüme oranlarına bakıyorsun Avrupa ülkelerinden daha iyi konumdayız. Türkiye yatırımlarını durdurmuyor. Bunların işine gelmiyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notların hiçbirisi tutmadı, hiçbirisi Türkiye'ye yatırımı durdurmadı.” dedi.

“'Hayır' diye düşünenler şunu söyleyeceğim.” ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu: “İsviçre'de senin cumhurbaşkanının posterini İsviçre parlamentosunun önünde sergileyip, şakağına silah dayayan ve o organizasyonu yapan, onların sosyalist partisi ile Türkiye'deki PKK, DHKP-C uzantıları birlikte yapıyorlar ve onların polislerinin nezaretinde yapıyorlar. Ya utanmayacak mısınız? Bunu yapıyorlar ya. Ben senin cumhurbaşkanın olarak, beğenirsin beğenmezsin, 14 yıldır hizmet verdim, veriyorum. Yaptığımız hizmetler ortada. Şöyle bir başımızı iki elimizin arasına alalım ya. Ne yaptık? Hangi hayat tarzınıza müdahale ettik? Tam aksine bizim hayat tarzımıza müdahale edildi. Bunları sabırla geçiştirdik. Birçok arkadaşımın kızları, vesaire bu ülkede kendi ülkemde üniversitelerde okuyamadı. İnancı gereği başını örtmek istedi, örtemedi. Kızlarımı mecburen ABD'ye gönderdim. İmkanım vardı gönderdim. Oraların en kaliteli üniversitelerinde okudular. Benim ülkemde öz yurdunda garipsin, öz yurdunda parya muamelesi yapıyorlar. Ama bunlar kalmadı. Bütün evlatlarımız istedikleri üniversiteye gidiyor. Kol kola caddelerde her yerde görüyorum. Neydi derdiniz ya? Tutturmuşlar 'tek adam'. Tek adam arıyorsa cumhuriyet tarihine bir bak. Gazi Mustafa Kemal tek başına yönetmedi mi? Biz öyle yönetelim derdinde değiliz. Ama İnönü'yle kavgalıydı. Onlar dahi geçinemediler. Bu belge ortada.”

“15 Temmuz darbesini sağlıklı şekilde görmeyenin sağlığından şüphe ederiz”

Almanya’nın Türkiye’ye karşı takındığı tavrı hakkında da konuşan Erdoğan, “Almanya her şeyden önce son dönemdeki bakanlarımızın, milletvekillerimizin giriş-çıkışlarında adeta işin koordinatörü konumunda. Tabii kendileri bunu izah edemiyorlar. Biliyorsunuz Şansölye buraya geldiğinde bir şey söyledim. Ben size 4 bin 500 PKK dosyası verdim. Ne oldu bunun neticeleri? Cevap yok. O benden sadece çifte vatandaş olan terörist - ajan gazetecinin serbest bırakılmasını istedi. 'Siz onu denize nazır rezidansınızda ağırlıyorsunuz' dedim. 'Söyleyin ona çıksın mahkemeye'. Bizde mahkeme sizdeki gibi değil, daha bağımsız. Kararını verir ve hareket ederiz. Yeni düzenlemede yargıda bağımsızlığın yanında tarafsızlığı da koyuyoruz. O gazeteci de şimdi tutuklanmış vaziyette. Binlerce teröristi kendi ülkesinde barındırıyor, mali kaynaklar temin ediyorlar. Polis araçlarının içinde terör örgütünün mensupları oturuyor ve oradan terörist başının posterlerini sallıyorlar. Araç polis aracı. Elimizde belgeleri var. Kalkıp da BND'nin 'onun arkasında onu görmüyoruz' demesi onu haklı çıkarmaz. 15 Temmuz darbesini sağlıklı şekilde görmeyenin sağlığından şüphe ederiz. Bütün belgeler, her şey içeride. Bütün failler cezaevinde sen kalkıyorsun arkasında onun olduğunu zannetmiyorum diyorsun.” diye konuştu.

“Galatasaray’ın almış olduğu kararı hafif buluyorum”

Galatasaray’ın Hakan Şükür ve Arif Erdem ile ilgili almış olduğu kararı hafif bulduğunu ifade eden Erdoğan, “Buradaki olay sadece aidata dayalı bir olay olarak değerlendirilmesi bana hafif gelir. Çünkü bu kişiler şu anda Türkiye'den kaçmış mıdır, kaçmıştır. Niye kaçmıştır? Demek ki FETÖ ile ilişkili oldukları belgeler var. Doğrusu Galatasaray yönetiminin aldığı kararın aidata bağlı olarak alınmasını hafif buluyorum. Aidat + FETÖ bağlantısıdır. En kötü ihtimalle yargılandıkları yerden bilgi ister ve kararını verirdi. Çok daha asil bir duruş olurdu.” dedi.

“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında birleşmişiz. '80 milyon kardeştir' diyoruz”

Bölgedeki operasyonlar hakkında da açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Güneydoğu'da terörle çok ciddi bir mücadele yapıyoruz. Çözüm süreci falan hepsi geçmişte kaldı. Bu noktada oturup konuşacağımız kişi falan ortada yok. Bitti o iş. Biz bütün orada evlerini terk eden, o garipler ki evlerinden tehditle boşaltılarak evden eve tüneller açmak suretiyle tehdit altında olan, o insanlarla başta İçişleri Bakanım olmak üzere, bütün bakanlar direkt görüşmeler yapıyor. Altyapı, üst yapı bütün inşaatlar devam ediyor. En kısa zamanda oralardan çıkan vatandaşları oralara taşımak... Kürtçülüğü ideal edeni değil, 'ben Kürdüm' diyeni bağrımıza basıyoruz. Ama Kürtçülüğü dayatırsa ırkçılığı getirir. Bunun karşısındayız. Ne Lazcılık, ne Türkçüklük şuculuk yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında birleşmişiz. '80 milyon kardeştir' diyoruz. Bunu başaracağız. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşığı ile övüneceğiz.” diye belirtti.

“600 milletvekilini bu iş için uygun bulduk”

Milletvekili sayısının artırılmasıyla ilgili eleştirilere cevap veren Erdoğan “Milletvekili sayısı 600'e çıkarılıyor. 550 bize yetmedi mi de 600 oluyor. 450 bize yeterdi gibi ifadeler var. Önemli olan bazı örnekleri vermem lazım. Şu anda bunlar AB üyesi ülkeler. Almanya; 82 milyon nüfus, milletvekili sayısı 667, demek ki milletvekili başına 123 bin kişi. Fransa; 66 milyon nüfus milletvekili sayısı senatoyla birlikte 925, ve burada da 75 bin kişiye bir milletvekili düşüyor. İspanya; nüfus 44 milyon, fakat İspanya'da milletvekili ve senatör 616 kişi, 64 bin kişiye düşüyor. İtalya; nüfus 60 milyon fakat milletvekili sayısı 952, ve 63 bin kişiye düşüyor. İngiltere; 65 milyon nüfusu var ama orası çok karışık zaten 1449 milletvekili var, 45 bin kişiye bir tane düşüyor. Bize geliyoruz; bizde 80 milyon nüfus 550 milletvekili, 143 bin kişiye bir tane milletvekili düşüyor. Burada temsilde adaletten bahsedebilir miyiz? Bahsedemeyiz. Olabilmesi için bu sayının çoğaltılması lazım. Ama şimdilik 600'ü bu iş için uygun bulduk.” şeklinde konuştu.

“Cumhurbaşkanı hiçbir zaman yüzde 50'nin altında oyla seçilemez”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yapılacak seçimler hakkında bilgi veren Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri 5 yılda bir yapılacak. İkisi aynı anda beraber yapılacak. Cumhurbaşkanı iki kere seçilecek. Bunları söylüyoruz söylüyoruz adam anlamıyor. Bir, eğer seçilirse iki. Bütün bunlar istikrar ve güven için. İstikrarın olmadığı yerde başarıyı yakalayamayız. Meclis'in Bakanlar Kurulu'na Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi iptal ediliyor. Artık Meclis KHK veremeyecek. Güvenoyu, gensoru kalkıyor. Meclis araştırması genel görüşme, Meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla Meclis'in denetlemesi güçlendiriliyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın yetkileri birleştiriliyor. Cumhurbaşkanı hiçbir zaman yüzde 50'nin altında oyla seçilemez. Birinci turda seçilemezse ikinci tura iki kişi kalıyor. O iki kişiden de en fazla oyu alan kimse o seçiliyor. Bu da 50'nin altında yok demektir.” ifadelerini kullandı.

“Bab'dan sonra Münbiç'e şu anda yaklaşmış durumdayız”

 Suriye’deki operasyonlarla ilgili de konuşan Erdoğan, “Suriye ile alakalı olarak askeri noktada 3 Genelkurmay Başkanı (Türkiye, Rusya ve ABD genelkurmay başkanları) birbirleriyle görüştü Antalya'da. Ve görüşmeleri onlar kendi aralarında devam ettiriyorlar. Bizim sayın Putin'le görüşmem oldu. Sayın Trump'la henüz bu şeyler vasıtasıyla görüşme yapmadık. Askeri olarak görüşüldüğü için bilgiler geliyor. Bab'dan sonra Münbiç'e şu anda yaklaşmış durumdayız. Daha önce sayın Obama'ya söylediğim şeyler vardı. PYD - YPG bunlar Münbiç'te kalmayacak. Burası Arap toprağıdır. Burayı terk etmesi lazım. Bu ikisi de terör örgütüdür. Terör örgütüyle iş tutmanızı NATO içindeki stratejik ortaklığımıza uygun görmüyoruz. Siz bir terör örgütüyle iş tuttuğunuz zaman uluslararası hukuk açısından uygun değil. Maalesef bu konuda mesafe alabilmiş değiliz. İki terör örgütüne de ciddi manada silah veriliyor. Bunların bazı silahları da DEAŞ'a geçiyor. Burada gönlümüz şunu arzu ediyor. İnsani yardım adı altında Münbiç'te bayrak dalgalandırmalar doğru değil. Bunları da arkadaşlarımızla değerlendiriyoruz. Üzerine üzerine gitmeye devam edeceğiz. 16 Nisan bu konuda da önem arz ediyor.” dedi. (İLKHA) 


 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler