Selahaddin YILDIRIM

Selahaddin YILDIRIM

Ramazan mektebi

Ramazan için ‘mekteb' tanımlaması, onu özüyle, ruhuyla anlatan en doğru tanımlama olsa gerek. Çok yönlü, çok amaçlı, çok kısa süreli ve çok etkin bir mekteptir Ramazan. Ramazan okulunun dersleri teorik değil pratiktir. İnsanı zihinsel olmaktan çok ruhsal açıdan olgunlaştırmayı hedefler. Ramazan orucu, ham ruhları olgunlaştırıp pişiren manevi bir güneştir, bir değişimdir Ramazan. İnsanı melekler seviyesine ulaştırmayı, nurani varlıkların sıfatlarına büründürmeyi amaçlayan ilâhî bir programdır. Her türlü ihtiras ve şehvetin baskısından  azade bir hayat zevkini tattıran bir disiplindir oruç.  

İnsan, oruç ile özündeki zayıf ve güçlü taraflarını tanıma imkanı bulur. Bu alemde beraber yaşadığı diğer canlıların gıdası türünden olan şeylerin dışında çok farklı ve daha kaliteli bir gıdasının olduğunu fark eder. Maddi yapısının ötesinde çok üstün manevi, ruhi bir güce sahip olduğunu hisseder. Hayvani lezzetlerin ötesindeki manevî lezzetlerin kokusunu ve lezzetini keşfeder. Manevi lezzetlerin mideye hitap eden lezzetlerle kıyas kabul etmeyecek kadar değerli olduğunu anlatır oruç. Söz konusu bu maddi lezzetler ile manevi zevklerin farkını Hz. Mevlana şöyle bir temsil ile anlatır:

‘Öküzün biri, ansızın Bağdat'a gelir. Ve şehri bir baştan öbür başa dolaşır. Bağdat şehrinde hoşlandığı nimetlerden yalnız kavun ve karpuz kabuklarını görür.

Öküzle eşeğin seyrine layık olan şey, ya yolda dökülen ve saçılan samandır ya da yolların kenarında biten çayır çimendir.

Ey akıllı, sen başını yerden ve yerdekilerden kaldır da yukarılara bak.Yoksa eşekler ve öküzlerin ahırında onlarla beraber kala kalırsın.'

Ramazan'ın dersleri belli bir kesime değil herkese hitap eder. Bu özelliğiyle o, evrensel bir halk üniversitesidir. Dersler herkesin kaldırabileceği, kavrayabileceği bir seviyede sade ve açıktır. İnsan olarak hayatta en çok ihtiyaç duyduğumuz konulara yoğunlaşmış bir programı vardır bu okulun. Bu rabbani mektebin sunduğu derslerin en önemlilerinden birine kısaca değinelim.

Ramazan okulunun verdiği önemli derslerin başında ‘nefse hakimiyet, yani otokontrol' gelir. Kontrolsüz şeyler tehlikelidir; ancak kontrolsüz insan sadece bir tehlike değil, bir  felakettir. Kontrolden çıkan insan sadece kendisi için değil, bütün bir insanlık ve hatta varlık için tehlikelidir.

İnsan vücudunda kalp neye tekabül ediyorsa, evrende de insan ona tekabül eder. Yani insan evrenin kalbidir. Onun bozulmasıyla bütün evren üzülür, ıstırap çeker; iyi olmasıyla da bütün evren sevinir ve onun için dua ve istiğfarda bulunur.

Ramazan mektebi insana arzu ve ihtiraslarını kontrol ermeyi çok kısa yoldan, kısa bir sürede öğretir. Bu konuda Ramazan orucunun başka bir alternatifi yoktur. Açlık, insana kendi konum ve kapasitesini öğretmekle beraber, sahip kılındığı duyuların kontrolünü sağlar. Kontrolsüz kalan duygular serbest bırakılmış aç canavarlar gibidir. Serbest kalmış nefis canavarı evvela sahibine zarar verir. Bu zarar bu dünyanın sınırlarını aşacak kadar büyüktür. Bunun içindir ki insanın en büyük düşmanı nefsidir denmiştir. Yine bunun içindir ki hadisi şerifte nefis ile mücadele ‘cihad-ı ekber' (en büyük savaş) olarak adlandırılmıştır. 

İslam medeniyeti duyguların eğitimi demek olan nefis terbiyesine en çok yer ayırmış olan medeniyettir. Bu konudaki çalışmalar irfan ve tasavvuf alanında yüzlerce mektebi ortaya çıkarmıştır. Nefsi tanımayı Rabbi tanımanın şartı gören bir medeniyettir bizim medeniyetimiz.

Batı uygarlığı ise insanı bir hayvan seviyesine indirmiş ve insana ‘duygularını serbest bırak, istediğin gibi yaşa, hoşlandığın şey iyidir, hoşlanmadığın şey kötüdür, zincirleri kır, duvarları yık, özgür yaşa' gibi süslü söz ve telkinlerle insanı baştan çıkarmıştır. Bunun sonucunda ise bencil, kendini beğenmiş, tüketici insan tipi ortaya çıkmıştır. Sorumluluk istemeyen, zevki kutsallaştırmış bu insan tipini değiştirmenin yegane yolu duyguların yani nefsin eğitilmesidir ki bunun da önemli bir parçası oruç ile gerçekleşir ancak.

Nefsini eğiterek kontrol altına almayan insan kendisi o nefsin kontrolüne girer. Daha açık bir ifadeyle kendi arzularının kölesi olur. Yüce Kur'an bu hakikati ‘Arzularını ilâh edineni gördün mü?'(Furkan /43) şeklinde ortaya koymuştur.

Esaretten özgürlüğe çıkaran Ramazan mektebinin derslerine kulak kesilip kurtuluşa ulaşmak nasip olsun hepimize.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.